KAFALAR BOZUKSA KAR ETMİYOR ÇABALAR (2)
08 Ağustos 2020, Cumartesi 09:32Ülkemizin şu son yüz yıllık serüvenine baktığımızda tüm yaşananların toplumun kültürel hançeresine dayatılan bir kasatura gibi sürekli acı ve kıvranma ile problemlerin artarak devam ettiği, kültürel kimlik yozlaşmasının halkın ahalisini birbiriyle çatışır hale getirdiği, aydın ve halkın kahır ekseriyetinin aralarındaki uyuşmazlığın ayyuka çıktığı, aydın dediğimiz kesimin halktan kopuk ve fildişi kulelerinde yaşadığı, halkı küçümsediği görülür. Halk ise onların nezdinde, sadece üreten, askerlik yapan ve vergisini veren bir konumda düşünüldüğü için devlet, millet ve yönetim işlerine karıştırılmadığı ve oy deposu olarak kalması gerektiği fikrine alıştırıldığı ve öyle kalması gerektiği, kıl beşi karışma başkalarının işine düz mantığıyla adeta leğende un ve su karışımı hamur gibi yoğrulduğu görülür. Artık bu intibalar her ne kadar vatandaşın nezdinde günümüzde geçersizleştirilse de hala eski hastalık özlemlileri nezdinde, dağdakilerin oyu ile aydının oyu bir olmamalı denilerek savunulur. Hâlbuki halkımız önünde liyakatli bir lider olduğunda yapamayacağı ve başaramayacağı hiç bir şey oktur ve her şeyin üstesinden gelmek gibi, her acıya dayanmak gibi sabırlı olduğu da tarihen sabittir. Bundan dolayı biz her fırsatta tarihimizi hafızamız olarak asla yanımızdan ayırmadan problemleri çözmek için başucu olarak kullanmak zorundayız.
Şimdi efendim bu girişten sonra asıl konulara kısa da geçiş yapmak istiyorum. Her olayın çözümü varken kimileri üstüne vazife olmayan hususlarda ahkâm keser kimileri okumadan âlim yazmadan kâtip olur ve bizde de nedense pek fazla görülür. Efendim günün birinde şöyle bir gelişme yaşanmıştı bizde. Yani toplum nezdinde. Bir örnek vereyim mesela. Müftülerin nikâh kıymasını sağlayacak yasa tasarısının ardından başlayan tartışmaya türkücü İbrahim Tatlıses de dâhil olmuş ve sosyal medya hesabından açıklamalarda bulunarak, 'resmi nikâhı müftü kıyacaksa imam nikâhını da belediye başkanı mı kıyacak?' diye sormuş ve devamla şu açıklamalarda bulunmuştu..
“Arkadaş dünya neredeyse tersine dönecek. Gecenin bu saatinde tartışılan şeye bak; resmi nikâhı müftüye kıydıralım mı kıydırmayalım mı? Burdan yak. Peki, bende bir şey soracağım; resmi nikâhı müftü kıyacaksa imam nikâhını da belediye başkanı mı kıyacak? Hade canım!...DEMİŞ .!(gazetelerden)
………Şimdi yukarıda dedim ya bizde herkes alim,herkes prof mübarek.Keşke varsın olsun diyorum lakinherkesin her konunun, her alanda uzmanı olması sizce mümkün mü? Senin konuşman gereken şeyler ve yerler vardır, benim konuşmam gereken yerler ve konular vardır. Anlaşılan kafalar Caner Tıslamana göre odaklanmış sanki..
Kafa karıştıran bu kavramlardan kurtulmadığımız sürece kendimizi anlayabilmemiz çoooook zor. İslami nikâhın adını tıpkı, ramazanın şeker bayramına, kurbanın laikçilerin literatüründe et bayramına dönüştürülmesi gibi kelime ve kavramlarda laikçilerin argümanlarında bin bir şekle sokulunca herkes âlim, herkes din yorumcusu oldu. Hem karşılar dine hem de vazgeçemiyorlar bu tür söylemlerden. İstiyorlar ki bizde her şey özünden uzaklaştırılıp içi boşaltılsın, zaten öylede oldu, sonuçta büyük âlim İbrahim Tatlı'da ağzında sakladığı baklayı çıkartıverdi açığa. Bak ibrahim".İslam, ideolojik kalıplara sığmayacak kadar azametli, her ovayı sulayacak kadar bereketli ve bütün zalimlerle hesaplaşacak kadar şecaatlidir. (dr. ihsan şenocak"). O nedenle büyük lokma yeyip büyük laflar etmeyeceğiz . Bu ikazlar elbette önce kendi nefsime tabiî ki. Hiç kimse bir şeyler biliyorum diye böbürlenme yerine, bilen bilmeyene anlatırsa var bi her şey tamam olur ve toplumsal paydaşlıkta bir o kadar derinden kök salıp, artılarda artarak çoğalır. Zaten temennimiz bu değil mi?
Soralım bilmediğimizi, öğrenelim birbirimizden lakin konuşacaksak öyle ulu orta değil de bilenlerden öğrenerek kitaplara müracaat ederek olmalı. Öyle ezbere falan değil.
Sözlerimi yine kısa dörtlüklerde pekiştirmek istiyorum. Umarım maksada hâsıl olur.
Böbürlenme gururlanma erişemezsin göğe
Gurur ve kibir yapar şeytanın vesvesesi
Ancak ruhi olgunlukla erişilir yükseğe
İnsanı durdurmaz edermiş heva ve hevesi
Kin tutma küçük görme insana değer ver
Değer ver ki karşından da değer bulursun
İğneyi kendine batır çuvaldızı başkasına
Sana bir laf söylerim pişman olursun
İslam potasında erimeyen kalpler lekelidir
İşte bunun için farklıyız uyuşmazlık, burda
Dinime dahledenlerle nasıl birlik olurum?
Birde ilâhi hesabın var, ahiret yurdunda.
(yusuf erdoğan)
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.