KALE İÇERDEN YIKILIR
18 Kasım 2020, Çarşamba 09:11BİRİNCİ ADAM :
Geçmişe dair okuduğumuz kitaplardan öğrendik.
Babası ihtilalciydi.
1960 ihtilalini yapan ekibin kurmay heyetindendi.
Çok hareketliydi.
Fikirleri ve eylemleriyle ihtilale yön veren, 3-5 insandan birisiydi.
Milliyetçi fikirlere sahipti.
Cesur ve mertdi.
İhtilalciydi ama demokrasiye de inanıyordu.
Her yıl 10 Ocak’ta kutlanan Basıın Bayramı’nın mimarlarından birisiydi.. Basın Kanunu ihtilal şartlarında o ve bir kaç arkadaşı sayesinde çıktmıştı.
1960 ihtilalini yapan ekip zamanla fikir ayrılığına düştü.
İhtilalin güçlü adamları, Alpaslan Türkeş’’le birlikte, “14”ler gurubu tasviye edildi.
Fikir ayrılığı kısa zamanda ihtilalciler arasında sert kavgalara sebep olmuştu. O günleri yazanlar, silahların çekildiğinden dahi bahseder.
Günün sonunda 1960 ihtilalinin zorlama lideri Orgeneral Cemal Gürsel vearkadaşları, ihtilal komitesininin güçlü adamları olan “14” leri tasviye etmekle kalmayıp sürgüne de gönderdiler.
Alpaslan Türkeş sürgün edildi.
Sürgüne gönderilenler arasında baba Muzaffer Özdağ’la birlikte 12 ihtilalci daha vardı. Yani son günlerin popüler siyasetçisi Prof.Dr.Ümit Özdağ’ın babası Muzaffer Özdağ.
Farklı ülkelerde yıllarca sürgün yaşadıktan sonra yurda döndüler.
Alpaslan Türkeş ruhundaki siyaset ve liderlik ateşini söndürememişti.
Türk siyesetinin unutulmayan efsane isimlerinden Osman Bölükbaşı’nın Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’nde aktif siyasete adım attı.
Sonraki yıllarda bu partinin adı değişti.
Alpaslan Türkeş’de liderliği kaptı.
Lakin halk Türkeş’e ihtilalci olduğu, başbakan Adnan Menderes ve iki bakan arkadaşının idamına sebep olduğundan dolayı uzun yıllar sıcak bakmadı.
Türk kamuoyu çok uzun yıllar sonra Ümit Özdağ’ın adını duymaya başladı.
Ümit Özdağ adını duyurmasını becermişti ama gene de ihtilalci bir babanın oğlu olarak bilinecekti.
Akademik dünyada basamakları çıkarken o her zaman ihtilalci Muzaffer Özdağ’ın oğlu olarak hatırlandı.
Esasen soy,sop, aile geçmişi böyle bir şeydi.
Miras gibiydi.
Geriye kalanlar miras maddi ya da manevi neyse onu alacak ve onunla yaşayacaktı.
Ümit Özdağ zaman içerisinde profesör oldu.
Öte yandan babasının kader arkadaşı Alpaslan Tükeş’le irtibata geçerek siyasete göz kırptı.
Siyaset dünyasında da adından bahsettirdi.
Kendisine özgü ve çok sıra dışı fikirleri vardı.
Köşe yazıları ve kitaplar yazıyor ve sivri fikirler beyan ediyordu. Şahsen bizde kendisinin müdavimi olan bir okuyusuyduk. Keyf alıyorduk yazılarından.
MHP’den milletvekili oldu.
Parti yönetimine girdi ve önemli görevler üstlendi.
Aklında günün birinde parti lideri olmak vardı.
MHP’de Devlet Bahçeli’ye karşı adaylık yarışına girdi.
İyi bir adı, iyi bir mesleği vardı.Rahmetli babasından da sağlam referanslıydı.
Sonra iyi bir Türk milliyetçisiydi, ülkücüydü.
Fikirleri milliyetçi/ülkücü camiada karşılık buluyordu.
Yüksek bilgiye sahip iyi bir konuşmacı ve iyi bir müzakereciydi aynı zamanda.
MHP’den milletvekili oldu.
Doğrusunu söylemek gerekirse, parti için iyi bir silahtı.
Ama o silahın elde tutulması ve iyi kullanılması gerekiyordu.
Olmadı.. MHP üst yönetimi ile bir süre sonra arası açıldı.
Dört yıl önce MHP’den ihraç edilen arkadaşlarıyla birlikte İyi Parti’nin kurucuları arasında yer aldı.
İyi Parti’de ikinci adam koltuğuna oturtuldu.
İşler iyi giderken , İyi Parti yükseliş trendiydeydi. O, ne olduysa ya da kulağına kim ne fısıldadıysa el firenini çekti ve parti genel başkan yardımcılığından istifa etti ama İstanbul milletverkili olarak partisinde siyaset yapmayı sürdürdü.
İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener güvendiği yol arkadaşı Prof.Dr.Ümit Özdağ’ı, 2018 yılında yapılan genel seçimlerde İstanbul’dan milletvekili adayı yaptı ve seçildi. Aradan da iki yılı aşan bir zaman geçti.
Sonra ne oldu?
Prof.Dr.Ümit Özdağ parti yönetimi ile bazı isimler üzerinden fikir ayrılığına düştü.. Partide FETÖCÜ bir kanadın olduğundan bahisle, Türk milliyetçilerinin tasviye edildiğini ileri sürdü.Ümit Hoca hızını alamadı İyi Parti ile HDP arasında yeni bir anayasa konusunda görüş birliği olduğunu da ileri sürdü.
Gerçekten de İyi Parti’de bir şeyler olmaya başlamıştı. Milliyetçi/ülkücü bir takım insanlar partiden ayrılıyordu. Genel başkanın politikalarını beğenmeyen bazı milletvekilleri partiden istifa etmeye başlamıştı.
Hoca “Kale içten yıkılır” mantığı ile hareket ederken fazla da haksız sayılmazdı. Fakat parti içinde yaşanan gelişmelerin ve rahatsızlıkların televizyon ekranlarında dile getirilmesi ne kadar doğru bir stratejiydi acaba?
Bu arada Prof.Dr. Ümit Özdağ son 15 gündür kamuoyu önünde paylaştığı bilgileri daha önceleri bilmiyor muydu?
Madem partide sakıncalı adamlar vardı da bugüne kadar neyi bekledi, neye durdu?
Şimdi akıllardaki soru şu: Prof.Dr.Ümit Özdağ konuşmak zorunda mı kaldı?
Ya da kendisi kamoyu önünde bildiklerini anlatmaya mecbur mu bırakıldı?
Ve..Ümit Hoca önceki gün partisinden ihraç edildi.
Bilge bir siyasetçiyi elinden kaçıran İyi Parti ve Meram Hanım için zor günler de öncek gün başlamış oldu. Bu yara zor kapanır.
İKİNCİ ADAM :
CHP’de de Muharrem İnce vakası iki de bir ısınıyor ya da ısıtılıyor.
İnce, öğretmenlik yaparken siyasete giren ve milletvekili olan birisi.
Türkiye’nin en eski partisinde yıllarca milletvekilliği yaptı.
CHP’nin geleceği görme engelli genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Muharrem İnce’yi 2018’de Cumhurbaşkanı adayı yaptı.
Arkasında CHP ve küçük muhalif guruplar olan Muharrem İnce 10 milyon oy aldı.
Muharrem bey “Ben Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde 10 milyon oy almış bir insanım” diyerek, aklına ne gelirse söylüyor. Tabi kendisini Cumhurbaşkanı adayı yapan parti genel merkezini ve partinin genel başkanını da eleştiriyor.
Neymiş?
CHP yönetimi Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, Muharrem İnce için çalışmamış. Hatta engellenmiş, köstek olmuş.. Burdan şunu anlıyoruz.. Muharrem bey “Bu on milyon oyu vatandaş bana verdi, CHP’ye değil” demeye çalışıyor.
Kendisi şayet böyle düşünüyorsa... Bırakın insanları kargalar dahi güler böyle bir değerlendirmeye.
Acaba Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kendileri CHP’nın adayı olarak değilde, Muharrem İnce olarak katılsaydı 15-20 bin oy alabilir miydi?
Yakın geçmişte “Memleket Hareketi”ni başlattı.
Bir otobüse bindi yanına yakın arkadaşlarını aldı ve Sivas’tan başlayarak, mümleketi dolaştı.
Ekranlarda bizim gördüğümüz şehirlerde İnce’yi 30-40 kişi karşıladı. Muhtemelen bu sayının yarısı da otobüsteteki arkadaşları olmalı. İki küsür yıl önce yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde , 10 milyon oyun kendi oyları olduğunu zanneden birisi için bu tam bir fiyasko. İşte bu Muharrem İnce’nin siyaseten bittiğinin resmidir. Bundan daha iyi bir delil ve resmi arasan da bulamazsın.
Şimdi kalkmış CHP genel merkezinde kendisiyle ilgili entrikalar yapıldığını söylüyor.
Sonra da parti yönetimine sesleniyor.. “Beni oynatın” diyorum.. “Oynatmıyorlar.”
Ve.. Bir de “Parti kurarım” tehdidi.
Ya seni Cumhurbaşkanı adayı yapan CHP yüzde 22’ye geçemiyor.
Sen parti kursan ne olur, kurmasan ne olur..
Bu gidişle “Kıymeti kendinden menkul” çok siyasetçi göreceğiz galiba.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.