KEMAL TAHİR VE OSMANLI (1)
03 Haziran 2020, Çarşamba 08:51Kemal Tahir’in babası Padişah 2.Abdülhamit’in yaverlerinden bir deniz yüzbaşısıdır.Yani Bir Osmanlıdır.Kemal Tahir eğitimini babasının görevleri nedeniyle Türkiye’nin çeşitli yerlerinde tamamlamıştır.1932 yılında da gazeteciliğe başlamıştır.İlk fikir edindiği şahsiyetler gayet entellektuel insanlar.Mesela Nihal Atsız,Necdet Sancar,Arif Nihat Asya,Mükrimin Halil Yinanç gibi.Fakat Kemal Tahir özellikle köy ve köy sorunları konularını bir romancı olarak işleyerek okuyucusunu bu vesileyle bilgilendirmeyi ön görmüş ve yakın tarihimizin olaylarını ele alarak sahip olduğu Marksist bakış penceresinden olayları değerlendirmiştir.Kendisinin en sevdiği insanlar arasında Nazım Hikmet vardı ve onunla beraber 1938 yılında “orduyu isyana teşvik suçundan” yargılanmışlardır.Dr. Hikmet Kıvılcımlı ve Nazım Hikmet’in Marsizme ait öğretilerini kendi düşünce dünyasında değerlendirmeye başladığında,Nazım’ın Marksizm den haberi bile olmadığı ve sadece sloganlarla düşündüğü ortada diyerek eleştirilerini sözünü esirgemeyen keskin diliyle ifade etmeye başlamış ve fikir fukaralığımızı anlatmak istiyorum diyerek hem ülke tarihimizi hem de dünya tarihini çok iyi bilmek gerektiği vurgusunu yinelemiştir.Osmanlı Tarihi ile ilgili okunması değer eserler arasında, Mükrimin Halil’in yazdıkları ile Cevdet Paşa’nın batı’yı en iyi bilen doğulu tarihçi olduğunu söylüyor ,Osmanlı Toplum hayatını ve devlet hayatının bu kadar uzun ömürlü olmasını hangi sosyal süreçlerle gelişip tarihe mal olmasını araştırıp öğrenerek sahip olduğu Marksist öğreti penceresinden değerlendirip olaylara ve sonuçlarına ilkeli yorumlar getirmeye, belgelere dayalı bir Osmanlı kompozisyonu oluşturmaya çalışıyordu….
Kemal Tahir romanlarında Osmanlıyı eleştirmiş olabilir ancak Osmanlıya karşı şimdilerde birçoklarının yaptığı gibi temelsiz tefekkürsüz düşünmeyip Osmanlı hayranlığını kendi düşünce öğre tisinden kopmadan ifade etmeyi becermiş birisidir. Yani Aslını inkâr etmemiştir. O Batılı Toplum yapısı ile doğulu toplum yapısının farklı olduğunu söyleyerek Kapitalist düzene tepki olarak doğan ve mademki bilimsel olduğu söylenen kaynağını dünya tarihinden, Fransız ansiklopedistlerinden, Alman sosyal yapısından ve hatta İngiliz ekonomisinden alan bir öğretinin acaba Türk ekonomisine ve Türk toplum gerçeklerine ne ölçüde denk düştüğü ya da düşebileceği konusunda kafa yormuş bizim kendi asli ihtiyaçlarımıza cevap verip vermeyeceği üzerinde düşünceler serdetmiştir. Ona göre Osmanlı soylu sınıfı olmayan bir toplumdu. Hatta kapitalist sınıfı da yoktu. Soylu olan ve kapitalist olan sadece padişahtı. Şimdi böyle bir sınıf olmayınca acaba hayalini kurduğu Marksizm böyle bir toplumda oluşabilirmiydi? Ya da bir diğer ifadeyle; Marks’ın kurmak istediği ve ilerde oluşacağını söylediğini umduğu toplum düzeni ile benzerlik gösteriyor muydu? Kendisinin sorguladığı ve aradığı cevaplar içerinde şöyle bir soru vardı.”Osmanlı Batılı devletler tarafından parçalanmak isteniliyor. Batılı devletlerin düzenleri iktidarların soylu ve kapitalistlerin elinde olması.Öyleyse Osmanlılar kapitalizme tepki olarak ortaya çıkan Marksizm’e koşullanacağına ,Tanzimat’ın düzenlemeleriyle beraber neden onların silahına teslim oldu? Bu yapılanlar gerçekten bilinçli bir hareket mi ? yoksa kurulan bir tuzak mı ?” diye sormaktan kendini alamıyordu.Ancak Kemal Tahir Marksizme ait öğretilerin yapılanma ve gelişmelerini özellikle Sovyet ihtilali sonrası gelişmeleri ve umduğu şekliyle değilde işci sınıfının ihtilal sonrası oluşumların dışına itilmesi ve kukla olarak kullanılmaları, aynen burjuvaya benzer yeni bir yönetici ve teknokrat tabakanın(sınıfın) oluşması,önceleri Mao’nun Kültür İhtilali ile toplumsal sınıfsızlığa son verecek hayaline kapılarak ümit beslemesi fakat gelişmelerin seyrinin böyle olmadığını anlayınca da “Böyle bir rezillikten iyi bir şey çıkacağı nerden aklımıza takıldı kaldı…Yuh bize !!!! diyerek pişmanlığını belli etmesi onun düşüncesi üzerinde fikir olarak Türkiye gerçeği ve Türk toplumsal yapısı üzerinde gerçekçi düşüncelere sahip olmaya yöneltmiştir. Türk toplumunu anlamak için Osmanlı toplumsal yapısı üzerine eğilmek gerektiği düşüncesinden hareketle kaleme aldığı eseri olan “Devlet Ana” onun Osmanlıya ait düşünce egzersizleri yaptığı güzel bir eseridir.ATÜT (Asya Tipi Üretim Tarzı) fikir olarak benimsediği temel hareket noktasıdır.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.