KEMAL TAHİR VE OSMANLI (2)
06 Haziran 2020, Cumartesi 09:32Bu düşüncesini önceleri Bizans’ın ilk yıllarında kendi halkına uyguladığı az sömürüye dayalı yahut ta hiç sömürmeyen “Devletçi” zihniyeti ile Bizans’ın, daha sonra bu sistem uygulamasından vazgeçerek feodalleşmeye başlaması sonucu insancıl özelliğini yitirdiğini dile getirip tam bu noktada Osmanlıların Ortadoğu devlet biçimlerinden olan İkta/tımar sistemini seçmesi Hem Bizans hem de Ortadoğu uygulamalarının ortak sentezini oluşturan bir sisteme geçmesi, Kemal Tahir’inde ilham kaynağını oluşturmuştur.
Özellikle insana duyulan saygı,dini inançlara gösterilen hoşgörü karşısında Latin külahı yerine Osmanlı sarığını tercih eden Balkan toplumlarının sayısı artıyordu.Osmanlı kılıç gücü yerine kalpleri fethetmenin yolunu benimsemiş Doğu Avrupalı toplumlar Halil İnalcık hocamızın yerinde tespitleri ile artık Osmanlı Bayrağı altına girip feodalizmin zulmünden kendilerini kurtarıyorlardı. Kemal Tahir tımarlı sistemin Osmanlı devlet ve toplumsal yapısına sınıfsız bir yapı kazandırdığı ve eğer dümen batılılaşmaya kırılmamış olsaydı, kesinlikle sosyalizme geçiş yapacağı görüşündedir.” Osmanlı ; Feodalizmden daha insancıldır ve daha gelişmiştir.Böyle bir model oluşturduğu için ayakta kalabilmiştir,büyümüştür,ancak yine Avrupa’nın bağrından doğan kapitalizme karşı alternatif bir modelle karşı koyamadığından yani kendi kendini gereken şartlarda değişimi yaşayamadığından yenilerek kapitalizme teslim olmuştur,yıkılıp gitmiştir.” der.Olaylara bu pencereden bakan ve inandığı değerlerle yorumlarda bulunup görüşlerini açıklayan ve romanlarında işleyen Kemal Tahir; Osmanlı’ya olan hayranlığını ve Osmanlılığını hiçbir zaman inkara yeltenmemiştir.Eleştirmiştir,ancak insaf ölçüsünü kaçırmamış reddi mirasta bulunmamıştır.Hatta neden Osmanlı etrafında gayet kalın bir unutturma duvarı çekilmiştir?Bu duvar bugün bile mümkün olduğu kadar kalınlaştırılmak istenmektedir”diyen de bizzat kendisidir.Onun düşünce sancısı bağlamında çektikleri arasında; dikkat buyurun” Tarihimizle ilintimizi kesmemizin nedeni ne? Bunun kimin işine yaradığı, ilerde yarayacağı” sorusu yatmaktadır. Bir toplumun yolu geleceğinde değil tarihinde kesilir diyerek aslında bugün de gündeme getirilen ya/ya da getirilmek istenmeyen resmi söylemlere de atıfta bulunmaktadır. Kemal Tahir dış güçlerin içteki yerli ve yabancı örgütlerin ve ajanlarının, Devleti Hükümeti ve diğer resmi ve özele ait kuruluşları denetlemesi, sevk ve idaresi, uzak yakın etkilemesinin önüne kesinlikle geçilmeden yani Türk Türk’e,yerli yerliye yani kendi kendimize kalmadıkça hiçbir köklü tedbirin alınamayacağı,alınsa da müspet sonuç vermeyeceği görüşündedir.Şu bugün kü ortama bak ! diyerek işaret ettiği ve partilerden vatandaşlara kadar her şeyin bıçakla bölünmüş gibi ikiye ayrıldığı ve insanların birbirlerini anlamadığı kanaatini beyan edip, biz bize kalsak hiç birbirimizi anlamazmıyız ! demek ki bunu istemeyenler var deyip, onların yüzündeki maskelerinin düşürülmesini ister.
Bu haliyle Kemal Tahir Osmanlı konusunda hassastır. Osmanlıya hayrandır. eleştirisini yapmıştır ancak hiçbir zaman sahip olduğu atasını reddetmemiştir. Cumhuriyete geçildikten sonra da kendisi birtakım kolaycıların yaptığı gibi hareket etmeyip her ne kadar önceleri Osmanlı tarihi ve kültürel mirasına sırt dönmüşse de bilahare hayatının ikinci döneminde bu mirası sonuna kadar sahip lenmiş,Osmanlıyı , feodal toplum yapısından daha adil ve gerçekçi bulmuştur.O doğulu toplumları ve bu arada Osmanlıyı daha iyi anlayabilmek için olaylara Marks’ın penceresinden bakmak gerektiğine inanır.Doğu toplumlarında özel toprak mülkiyetinin olmayışını, kendi açısından, Türk toplum yapısını doğru anlamak için adeta bir anahtar görevi addeder.Aydınların ,halkların işlerine eğilmelerini,onların buralara nasıl ve nerden geldiklerini, niçin geldikleri üzerinde düşünmelerini ve durumlarını açığa kavuşturacak yol bulmalarını önerir. “Ben Anadolu halkının yazarıyım. Bu halk kimilerinin sandığı gibi bir yabancı imparatorluğun, zorla köle edilmiş ve yüzyıllar boyu çalıştırılmış bir köle halkı değildir. Dünyanın en büyük imparatorluğunu kurmuş, bu imparatorluğu kökleştirip geliştirmiş en az altı yüzyıl kanıyla canıyla aklıyla malıyla savunup yaşatmış kahraman ve soylu bir halktır. Bu özelliği ile çok pek çok paşa görmüştür. Hiç bir paşa, ne yapmış olursa olsun, bu halka Allah olacak, Allah tanıtılacak güçte sayılamaz. Ancak ödevini yapmıştır. Buna karşılık biz ona ne kadar şan ve şeref vermişsek bir o kadar da eleştirmek hakkı kazanmışızdır”…diyen de Kemal Tahir’in bizzat kendisidir.(Kemal Tahir’in Sohbetleri Sayfa:178- İsmet Bozdağ)
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.