KENDİNİ YENİLMEZ ZANNEDENLER

Haddini aşan insanlık Allah’ın askerleri olan bir virüsün karşısında nasılda çaresiz.Modernizmin putperestliğinde makine ve teknoloji devi olma yolunda meydan okuyan batı şimdi bir virüse teslim     olmuş vaziyette.Küresel bir salgının sarmalında sıkışmış kalmış vaziyette insanlık.Kendine modern hayatın kapitalist hezeyanlarını yenilmez armada diye tanıtan ve bununla yoldan çıkan insanlığını ve insana olan bakış açısını makine ile eşdeğer yorumlayan batılı kafa inkar bataklığında debelenmekte   ve kendi sistemi ile beraber tüm insanlığın hayatını mahvetmektedir.

İlahi hükümleri hiçe sayarak kendine yeni bir hegemonya anlayışı ve doymak bilmez iştiha ile saldırgan vahşi kapitalizmi seçen batı geldiği noktada egoizmin bulaşıcılığını yaygınlaştırarak insanı sadece birey noktasına indirip, yalnızlığa iterken kardeşlik, dayanışma ruhu, paylaşımcılık, komşuluk hakkı gibi değerleri de hayattan uzaklaştırdı.

İslam toplumlarında dahi seküler hayatın cilvelerini ve bencilane yaşam biçimlerini, sarmaş dolaş iş ve yırtılan ar perdelerini yıkılan gönülleri, al aşağı edilen aile hayatlarını, kaybettiğimiz en önemli nokta olan bizzat kendimizi bulmamıza izin vermeyen ve yıllar yılı kurduğu tuzaklar ile her şeyi kendi sisteminin şemsiyesi altında tutmak isteyen batı bu coğrafya da ahlaksızlığın ve gayri medeni hayatın tüm püf noktalarını uygularken kendine direnenleri çağdışı ilan ediyor ve şirinelik taslıyordu.

Vahyi inkâr eden cahili bir yaklaşımı dayattığı seküler anlayış ile parlatarak kendine mürit bulmakta da gecikmeyen batı, en büyük zulmü halen İslam toplumlarında uygulamakta, tüm dayatmalarla onların öz kaynaklarını sömürmekte kan ve kemik yığıntıları üzerinde varlığını sinsice sürdürmektedir.

Kendine yaptığı helvadan putlara tapan batı beraberinde yeni putlar bulmayı da ihmal etmedi. İslama açtığı savaş ile batılın temsilcisi olarak modern hayatı ve tekniğinin göz kamaştırıcı aldatmacıları ile sekülerizmin İslam coğrafyasında zoraki yerleşmesine ön ayaklık etti.

Batının, eşrefi mahlûkata yani şerefli bir insan olan varlığa karşı açtığı savaş ile gözünü kan bürüyen ve kan koklayan hali her daim önde saf alırken, gönülleri titreten ve yürekleri parçalanan masumların arşa yükselen feryadı ve döktükleri gözyaşı karşısında suskunluğunu koruyan batının bu umursamazlığına, Suriyeli bir yetimin ”Sizi Allaha şikâyet edeceğim” nidası ile yaptığı şikâyet Kâinatın sahibine ulaşıyordu.    

Sahte ilahlara yelken açıp kendi asli derinliğini metafizik platformunda kaybeden ve inançsızlığı modernizmin en büyük silahı olarak kullanan batı ne yazık ki içimizdeki beyinsizlerin de iltifatları ile bugün ülkemizde bulduğu  taraftar  kesiminin hezeyanlarını, hemen her  platformda değişik ve illegal görüntülerin sahnelendiği alanlarda ahlakın ve değer duygularının hiçe sayılıp alay edildiği şekilde inanca karşı açtığı savaşı sürdürmekte bunu da  güçlü bir ses olarak medya aracılığı ile duyurmakta  öyle ki içinde bulunduğumuz bu  zoraki şartlarda Allaha olan inanç ve bağlılığını dua ve niyazlarla ifade edip af dileyen ve yalvaran Müslüman kesimin karşısında, bu okunan sala ve ezanlara, şarkı ve ıslıklarla, tava tencere çalgılarıyla cevap verip  direnmekte, özlediği toplum anlayışı olan  lgbt lilere ise  özenti  seviciliğini ön plana çıkarmaktadır.

Gurur ve kibir abidesi batının ilahi yoldan sapması ile vardığı yerin tablosu,yaşadığı ve yaygınlaştırdığı güç zehirlenmesinin  insanlığın başına açtığı gaile ile gün yüzüne çıkmış olması iken,batı buna da bir hal çaresi sunarak,süslü neon ışıkları eşliğinde ,arada kendine yapılan eleştirileri bu cazibe ile ört bas etmiş, acımasızlığını yine şeytani oyunlarla üzerini ört bas ederek  her zaman ki yine gizlemeyi başarmıştır.İnsana olan saygısını yitiren,elindeki makine ve teknolojiyi güç gösterisi olarak kullanan ve insanları bununla korkutan ve kendine bağımlı kılan batı,bu versiyonu ile aile, ahlak ve toplumsal değerlere ait ne varsa hepsini gayesinden uzaklaştırıp kendi kavramları ile yeni bir dünya sistemini sunmuştur.Kontrolünü kaybeden,değerlerini yitiren,insanı makine ile eş tutan,ve onları kendi rüzgarında savurup hayatlarını alt üst eden batı,çılgınlığını ve insanlığını yitirmenin faturasını bugün bütün dünyaya ödetmektedir.

Kendi kendinin kurdu olarak kendini kendi içinde ilmi fikir ve düşünce de yiyip bitiren, Allah’ın indirdiği kanunlara isyan edip vahyin değil de aklını ön plana alıp vahyi inkâr eden sistemini en başa koyan batı, bugün mutsuzluğun, yalnızlığın, itilmişliğin, kakılmışlığın, dayanışmasızlığın en ileri boyutunda kendi enaniyetini kendine sunum yapmaktadır.

Her şeyi madde bazında değerlendirip ele alan, vahyin penceresin de abı hayat pınarlarında susuzluğunu gidermek varken, inkârcılığın pençesinde kendi ölçüleri ile sistemini yaşayan batı, kıvrana kıvrana kendi sonunu hazırlayan kapitalizme tutunmuş ve bugün bunu korumaya çalışsa da artık kendi sonunu hazırladığı bir gerçektir. En tehlikeli bir virüstür batı kapitalizmi. Her gittiği yerde insanlığı öldüren ve kendinden olmayanlara hayat hakkı tanımayan zihniyeti ile batı bugün sorgulanmaktadır.

Kuru kalabalıklar içerisinde kendi yalnızlığına mahkûm edilen insanın artık kendine gelme zamanı gelmedi mi?

Her şeyi madde planında düşünüp insanı bir makine ile eş değer gören batının, bu aşağılık hezeyanlarına karşı insanlık dediğimiz âlem ne zaman kıyam edecek ve hakkın gür sesini dalga dalga her yere yayıp kendine gelecek?

Ve insan bu inançsızlık virüsüne karşı eşrefi mahlûkat olduğunu ne zaman anlayacak?

Ve insan hak ve hakikati anlayıp Rabbine ne zaman yönelecek?

Ve İslam dünyası dirilişin ilhamı ile toplumsal kardeşliğin mayasını ne zaman hayata geçirecek?

Ve bizler ne zaman kendimizi sorgulayıp hayatımızın muhasebesini ölüm bizi yakalamadan önce yapabileceğiz?

Ve biz bu hayatın sadece kendimizi ilgilendirdiği yönünü değil de başkaları içinde yaşayabilmek demek olduğunu sevgi saygı ve kardeşlik dozunda ne zaman anlayacağız?