KİTAPLARLA DOST OLALIM -2
31 Mart 2015, Salı 00:00"Ortaçağda Camilerin çoğunun kütüphaneleri vardır. Bağdat Moğollar tarafından işgal edildiği yıllarda, şehirde 36 umumi kütüphane vardır. Hususi kütüphaneler ise sayısızdır. Bir tabip, Buhara Emîrinin sarayına gelerek, orada yaşaması için yapılan daveti, kütüphanesini nakletmesi için, 400 deveye ihtiyacı olması sebebiyle reddetmiştir.
El Vakıdi öldüğü zaman 600 sandık kitap bırakmıştır. Sahib İbni Abbad gibi, ümeranın kendi kütüphanelerinde Avrupa’daki kütüphanelerde bulunan kitapların toplamı kadar kitap vardır."([1])
"İslâm halifeleri çeşitli ilim dallarına ait kıymetli eserleri, çeşitli beldeleri dolaşarak başka milletlerin faydalı kitaplarını bulup getirmek üzere, ücretli kitap mütehassıslarını ve tüccarları görevlendirmişlerdir."
"Halife el Me'mun, Huneyn b. İshak’a, Arapça’ya tercüme ettiği eserlere karşılık, kitabın ağırlığınca altın vermiştir."([2])
"Tarihte galip devletlerin, mağlup devletlerden savaş tazminatı olarak ya para, ya toprak yâda askeri malzeme vb. şeyler istedikleri sık görülen bir gerçektir. Fakat İslâm halifeleri tazminat olarak kitap istemişlerdir. "
"Harun'ür Reşid Amoria ve Ankara’nın fethinden sonra tazminat olarak Yunan el yazmalarını istemiştir"
"El Memun Bizans kralı 3. Michaele karşı kazandığı zaferden sonra, tazminat olarak antik filozofların, henüz Arapça’ya çevrilmemiş eserlerini istemiştir."([3])
"1064 yılındaki Bağdat’taki yüksek okulların sayısı 30 dur. Endülüs Müslümanlarının sarayında 900 bin kitap varken, aynı devirde Avrupa’nın en zengin kütüphanesi olarak kabul edilen Sen Gal Kütüphanesinde 400 cilt eser vardır."([4])
Hıristiyanlar Gırnatayı aldıklarında, şehrin meydanında 500 bin el yazması kitap yakmışlardır.([5])
Fransız fizikçi Pier Curie şöyle der: "Kral Şarlman İspanyayı Müslümanlardan aldığında, Gırnata sarayının meydanında, bir milyon el yazması eseri şenlikler yaparak yaktırdı. Bunlardan bize sadece 30 eser intikal etti. Biz bu otuz eserle atomu parçaladık ve aya çıktık. Eğer o yakılan kitapların yarısı kalsaydı, bugün galaksiler arasında seyahat eder olacaktık.”([6])
O dönemde (Ortaçağda), Avrupalı ile Müslümanlar arasında o kadar medeniyet farkı var ki, Endülüs Müslümanlarının bırakıp gittikleri tarım ve sanayi makinelerini Hıristiyanların, bir asra yakın kullanmasını bilemedikleri, tarihi rivayetler arasındadır. İslâm Medeniyeti ile yüz yüze gelip kendileri ile kıyas imkânı bulup, eksikliklerinin ve geriliklerinin farkına vardıktan sonra, İlime, kitap ve kütüphanelere gereken önemi vermeye başladılar. İslâm ilim ve âlimlerinden aldıkları ilham ve ivme ile Rönesans’ı gerçekleştirdiler.
Bu sebeple bugün okumaya ve kütüphanelere fevkalade ehemmiyet veriyorlar. Birkaç defa Avrupa seyahatim oldu. Onların Banof dedikleri tren garlarında bile bir değil, birkaç tane kitapçının hatta kütüphanenin olduğuna ve en kalabalık yerlerin de oralar olduğuna şahit oldum. Trenlerde, metrolarda, hatta belediye otobüslerinde yolculuk yapanların bile, vaktini boş geçirmeyip bir şeyler okuduğu en çok görülen manzaralar. Geceli gündüzlü açık tutulan İlim ve irfan merkezleri. Okuyup çalışacağım diyenlere sunulan sonsuz imkân ve kolaylıklar.
Değil kendi kitaplarını, İslâm âlemindeki eserleri bile onlar inceliyor. Hatta Müslümanların okuyacakları kitapları bile onlar yazıveriyor. İslâm Ansiklopedisini, Müncit isimli dünyaca ünlü Arapça Lügatı, Mu’cem, Konkordans isimli hadis fihristlerini ve daha birçok meşhur eseri, maalesef Hıristiyan ilim adamları hazırlamışlardır. Kütüphanelerimizde yerli araştırmacılardan fazla onları, yani yabancıları görmek, insanı kahrediyor ama, neylersin, gerçek bu. Şu misal ne kadar ibretli:
Ebül Izz ( El Gazzara) Cizreli Müslüman bir âlim. 1205 miladi yıllarında yaşamış. Su ile çalışan, halifenin eline abdest suyu döken, şerbet veren robotlar, devr-i daimle çalışan fıskiyeler, çalar saatler, tulumbalar, şifreli anahtarlar... birçok makineler yapmış ve otomasyonun temelini atmıştır. Bu Zatın kitabı Topkapı sarayı 3. Ahmet kütüphanesi 3472 kayıtlıdır ama bizim haberimiz yok. Alman Prof. E. Videman 1908 de gelmiş, kitabı incelemiş, kopyalarını götürüp Almanya’da öğrencilerine göstermiş, robotların ve makinelerin orada aynısını yapmışlar, bizim yine haberimiz yok. İngiliz Donld Hill l976 yılında yine bu kitabın içindeki plân ve projelerin aynısını yapıp, Londra İslâm fuarında sergileyince bizim ancak haberimiz olmuş.([7])
Dipnotlar:
1- Max Mayerhof, “İslâm Medeniyeti Tarihi”, Çeviren Ömer Rıza Doğrul.
2- Almet Çelebi, “İslâm’da Eğitim ve Öğretim Tarihi”, s. 174.
3- Sigrid Hunke, “Avrupa’nın Üzerine Doğan İslâm Güneşi”, s. 273.
4- İ. Hami Danişmend, “İslâm Medeniyeti”, s. 16.
5- Yılmaz Öztuna, “Büyük Türkiye Tarihi”, c. 3. s. 160.
6- Türk Edebiyat Dergisi, sayı: 252 Ekim 1994. s. 13.
7- TÜBİTAK, Bilim Teknik sayı: 77, l03, ll0.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.