KİTAPLARLA DOST OLALIM ? 6
02 Nisan 2016, Cumartesi 10:26Çiçero; “Kitapsız bir oda, ruhsuz bir adama benzer” Françis Bacon; “bazı kitaplar tadılmalı, bazıları yutulmalı, bazıları da hazmedilmeli” demişler.
“Tarih kitapları (okuyan insan için) insanların, özellikle de idarecilerin en iyi, en sadık ve en doğru müsteşarlarıdır” sözü de ne kadar ibretli. Geçmişin bütün ibretli olayları, tecrübeleri, ibret alınması, hata yapmamak için faydalanılması gereken numuneleri kitapların içinde mevcuttur. Onları okuyanlar, faydalananlar elbette zararlı çıkmazlar. Peygamberimiz: “İstişare eden pişman olmaz”([1]) buyurur. Hele bu istişare, riyadan, korkudan, dalkavukluktan, menfaat beklentisinden, istikbal kaygısından, uzak olan kitaplarla yapılırsa hiç pişmanlık olmaz.
Osmanlının torunları bugün bu hale düşmüş ise sebebi; ekonomik kaygılarla, kalifiye elemanlarının yurt dışına kaçmış olması, insanımızın okumaması, okuma alışkanlığımızın olmamasıdır.
Dünya çapında yapılan araştırmaya göre en az okuyan Brezilyalılar 11.500 kişiye bir kitap, ikinci Taylandlılar 10.500 kişiye bir kitap düşüyor, üçüncü Türkiye 7.250 Türk vatandaşına bir kitap düşüyor. Yine memleketimizde yapılan bir araştırmaya göre kitabın ihtiyaç sıralama listesinde 222. sırada yer aldığı ortaya çıkmıştır.([2])
Almanya’da bin kişiye 2700 kitap, ABD de 12000, Türkiye'de ise sadece 7 kitap düşmektedir.([3]) Avrupa’da yapılan bir araştırmada; Tarihini en az okuyan ve en az ilgilenen Türk çocukları çıkıyor.([4])
Halen piyasada 3575 yabancı dilden tercüme varken, sadece 841 Türk kitabı yabancı dile çevrilmiş, bu da memleketimizin büyük bir kültür istilası ile karşı karşıya olduğunu gösterir.([5])
Bir Üniversitenin dil araştırma bölümü tarafından yapılan istatistiğe göre ilköğretimden bir Alman çocuğu 70.400 kelime, bir Japon çocuğu 44 bin kelime, Fransız 30 bin kelime, Türk 7260 kelime ile mezun olup hayata atılıyor.([6])
Talebe psikolojisi her zaman aynı olmuştur. İşi ciddiye alan, öğrencilerine bir şeyler vermenin azmi ve gayreti içinde olan öğretmenler, hocalar sevilmez, beğenilmez, adları “kıl hoca”ya çıkar. Böyle bir hocanın talebeleri hep beraber “Hoca ölsün” diye dua ederlermiş. İçlerinden birisi demiş ki; “Hata ediyoruz. Duamız kabul olsa da hoca ölse, başka bir hoca gönderirler. Yine kurtuluş olmaz. Gelin biz Okuma ölsün diye dua edelim de tam kurtulalım” demiş. Bizim memlekette her halde bu gerçekleştirilmiş ve okumayı öldürmüşler. Halbu ki Şair Nâbi’nin sözü bu hususta ne kadar güzel:
Etme ar, oku öğren ehlinden
Her şeyin ilmi güzel cehlinden
Bu olumsuzlukların gözler önüne dökülmesi de belki iyi değildir. Moralimiz bozulmaktadır. Ama bunlar, bu gerçekler dile getirilmediği zaman, bazı gafil veya maksatlı kişiler, bu gün zillet derecesi diyebileceğimiz bu seviyenin vebalini ve faturasını İslâm’a yıkıveriyor. Bu günkü geri kalışımızın sebebi; dünya devlet ve milletleri ile aramızda kıyas kabul etmeyecek bu farklardan, bu tembellik ve ataletimizden değil de İslâm’dan kaynaklandığı iftirasını atıveriyor. Bu da iftira ve haksızlıkların en büyüğüdür. Akif bunu şöyle dile getirir:
Çalış dedikçe şeriat, çalışmadın durdun
Onun hesabına birçok hurafeler uydurdun
Kim kazanmazsa bu dünyada bir ekmek parası
Dostunun yüz karası, düşmanının maskarası
Dipnotlar:
1- Heysemî, “Mecmeu’z-Zevâid”, Beyrut 1967, c. 2, s. 280.
2- Tarih ve Düşünce Dergisi, sayı: 2001/2, s. 2.
3- Sur Dergisi, Kasım 2001 s. 23.
4- Tarih ve Düşünce Dergisi, sayı: 4, s. 72.
5- Sur Dergisi, sayı: 236, s. 21.
6- Av. M. Ali Uz’un makalesi, Konya Postası Gazetesi.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.