Konya Ovası’nda toprağın, suyun derdi ne?
23 Eylül 2021, Perşembe 09:13Ülkemizdeki 25 akarsu havzasından biri olan Konya Kapalı Havzası, Orta Anadolu Bölgesi’nde yaklaşık 5,5 milyon hektarlık yüzölçümü ile Türkiye’nin yaklaşık %7’sini kaplıyor. Bilim adamlarının uzun yıllardır üzerinde çalıştığı fakat yağışların azalmasıyla beraber göllerin kuruması, suyun azalması, balık ölümlerinin artması ve kirlenme ile birlikte tekrar ülke gündemine gelen Konya Havzası'nda yağış miktarı metrekarede ortalama 380-400 mm olup, bu rakam ülkemizin ortalaması olan 622 mm’nin çok altında kalıyor Türkiye’de kullanılabilir yüzey su kaynağının sadece %2’si, yeraltı su potansiyelinin ise yaklaşık %17’si Havza’da bulunuyor. “Münbit topraklar” olarak nitelendirilen Konya Kapalı Havzası’ndaki 2,6 milyon hektar tarım alanının yaklaşık 1,2 milyon hektarında kuru tarım, 0,8 milyon hektarında sulu tarım, kalan 0,7 milyon hektar bağ, bahçe, mera ve karışık tarım uygulaması yapılıyor. Ayrıca her yıl il genelinde toplam işlenen alanın % 38’ine tekabül eden 1.014.000 hektar alan nadasa bırakılıyor. Türkiye üretiminde; ekmeklik buğday üretiminin %11’ini, makarnalık buğday üretiminin %25’ini, arpa üretiminin %14’ünü, şeker pancarı üretiminin %25’ini, mısır üretiminin %8’ini, kuru baklagiller üretiminin %10’unu, ayçiçeği üretiminin %9'unu tek başına Konya karşılıyor. Havza’daki gerek yüzey, gerekse yeraltı su kaynakları önemli ölçüde baskı altında. Uzun yıllar yağış değerlerine bakıldığında Havza’ya düşen yağışlarda, son 30 yıllık dönem içerisinde yıllık 10-25 mm arasında bir azalma olduğu gözlemlenmekte. Bu durum, bölgenin iklim karakterinin yarı kurak iklim tipinden “kurak iklim tipine” doğru kaydığına bir işaret olduğu bilim adamları tarafından değerlendiriliyor. Türkiye’nin toplam tarımsal üretiminin yüzde 10-12’sini karşılayan, uçsuz bucaksız düzlükleriyle binlerce yıldır tarım yapılan bereketli Konya Ovası tehlike altında. Kuraklık, iklim değişikliği ve kontrolsüz sulama ova için ciddi tehdit oluşturuyor. Havza’daki toplam yıllık kullanılabilir su kaynağı 4,365 milyar m3, yıllık su tüketimi ise 6,5 milyar m3 seviyesinde. Suyun yaklaşık %90’ı tarımsal sulama için kullanılıyor. Havza’nın su bütçesinde yıllık 2 milyar m3’ü açık olduğu bu açığının büyük bir kısmı, yeraltı suyu rezervlerinden karşılanmakta, bu nedenle yeraltı su depoları hızla tüketiliyor Büyük oranda Toros Dağları’ndan beslenen yer altı suyu her yıl en az 2 metre çekilirken, havzanın kuzeyindeki bazı bölgelerde ise artık yer altı suyuna ulaşılamıyor. Sıcaklıkların ve buharlaşmanın artmasıyla beraber, 2030’ların sonundan itibaren Konya Havzası’na %20-%30 daha az yağış düşmesi bekleniyor. Konya Havzası’nda önümüzdeki 50 yılda yüzey suyunda % 65, yeraltı suyunda %54 azalma olacağı öngörülüyor. Buna bağlı olarak havzadaki toplam kullanılabilir su miktarında %56 azalma tahmin ediliyor. Ovanın sorunları “çok derinde” Bölgenin en önemli sorunlarının başında kaçak kuyular geliyor. Bu bölgede 30-35 bin civarında belgeli kuyu var, bunun 3 katı kadar da kaçak kuyu olduğu tahmin ediliyor. Bu kuyulardan ne kadar yeraltı suyu çekildiği ise bilinmiyor. Yunak Çeltik bölgelerinde yer altı suyuna ulaşılamıyor. “fazla su-fazla ürün” verir mi? Ülkemizin tarım lokomotifi olan Konya kapalı havzasında yapılan sulamanın büyük bir kısmını “salma su” veya “vahşi sulama” oluşturuyor. Fazla miktarda uygulanan su sadece sulama maliyetinin artmasına neden olmuyor, aynı zamanda kök bölgesindeki bitkinin hava-su dengesinin bozulmasına sebep olarak, bitki köklerinin de çürümesine ve toprakların çoraklaşmasına neden oluyor. Yani bir olumsuz sonuç, başka olumsuz sonuçlara neden olarak sorunların içinden çıkılamaz hale dönüştürüyor. “Her damla sudan daha fazla ürün elde etmek” için sadece bitki kök bölgesinin ıslatıldığı, sulama randımanı yüksek, damla sulama gibi modern sulama tekniklerinin uygulanmasına geçilmesi yüksek nitelikli tarımsal üretim için vazgeçilmez durumda. Son zamanlarda modern sulama tekniklerinde kullanım oranını yüzde 6'dan yüzde 28 yükselmesine rağmen, bu oran toprakların korunması ve suyun azalmasının önüne geçmekte çok cılız kalmakta. Damla sulama yönteminde salma sulama ile karşılaştırıldığında sulanan tarım alanlarının yaklaşık iki kat artacağı değerlendiriliyor Basına açıklama yapan Konya Teknik Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Fetullah Arık, “yer altı su seviyesindeki düşüşün 60'lı yıllardan 2000'li yıllara kadar yılda 10 santimetre civarında olduğunu, 2000'li yıllardan sonra bir metre seviyesine yükseldiğini, 2015'ten sonra ise 2 metre civarına yükseldiğini” söyledi. Ülkemiz “tarımının belkemiği” olan Konya’da, su bütçesindeki açığa rağmen su tüketimi yüksek ürünler olan yonca, mısır, patates ve ayçiçeği ekim alanlarında kayda değer artış gözleniyor. Aynı zamanda biyolojik çeşitlilik açısından dünyanın en önemli 200 ekolojik bölgesinden biri olan Konya Ovası, Türkiye’nin toplam tahılının ancak yüzde 10-12’sini üretirken, pancardaki payı yüzde 25’e çıkmış durumda. Salgından ve müsilajdan daha tehlikeli bir durum bizi bekliyor… Türkiye'nin "tahıl ambarı" olarak bilinen Konya Ovası'nın bu özelliğini yakında kaybedebileceği, yaşanan kuraklık ve su sorunu nedeniyle bölgenin coğrafyasında da ciddi değişimler olabileceği ihtimali artık “su götürmez bir gerçek” olarak karşımıza çıkıyor. Havza içinde çok su tüketen ürünler yerine daha az su tüketen bitkilere doğru bir geçiş yapmak kaçınılmaz olarak görünüyor.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.
Yorumlar
BEYTULLAH HACİLAR
23-09-2021 12:33Ellerine sağlık Mükemmel bir yazı olmuş inşallah herkes suyun kıymetini daha iyi anlar ve muslukları biraz kısarlar biz küçükken babalarımız muslukları az açın derlerdi biz de çocuklarımıza aynı şeyi uygulamamız gerekiyor