KONYALIDA VEFA OLMAZ DİYORUM !...

09 Temmuz 2021, Cuma 08:24

A+
A-

Lafı uzatmadan bugün direk konularımıza giriyoruz.

Önce izninizle sizlerden gelenlerle başlayayım

BİN BİN HİKAYESİ

KIZGIN EMMİ rumuzlu okurumuz şöyle diyor;

“Sayın Özteke; o bin bin dediğiniz, insan sağlığına bisiklet kadar faydası olmayan ve trafikte tehlikeler ortaya koyan şeyleri kaldırmak çok kolay ama birilerinin menfaati varsa, bunları kaldırmak o derece güçtür.

Merakım şu, belediye bunların zararını bildiği halde hala bunlara izin veriyor ve yaygınlaştırıyorsa bunun altında bir bit yeniği ve dolaylı veya dolaysız birilerinin rantı vardır.”

Murat Rumuzlu okurumuz ise konuya başka bir noktadan dikkat çekiyor;

“Yollarımızda çok fazla yarık, çatlak, kapak kot farkı, çukur vb durum varken bu küçücük ve ince tekerli araçların güvenle bu yollarda gidebileceğini beklemek başlı başına bir hata.”

TRAFİK KÜLTÜRÜ

Gazetemizin bulmacasına kadar duyarlı hassas abimiz Ali Demirhan ise şehir ile ilgili şunları bizlerle paylaşıyordu;

“Konya’da ben yaptım oldu dedikçe biz daha çok sıkıntı çekeriz aylar önce bin binler hakkın da bu yiğit kalem Kardeşimiz Uğur ÖZTEKE uyardı değişen bir şey yok bisiklet yolları da aynı. Caddelerdeki ağaçları sözde damla sulama ile sulayacaktık. Milyonları toprağa gömdük ne oldu, çalışmıyor. Mevlana’nın önü ayrı bir dert canım ağaçlar gitti, zaman gitti, para gitti değişen bir şey yok saygı ile.”

ŞEHİR PLANCISI BİR BİLEN

Bir bilen rumuzlu okurumuz ise “Trafik sorunu çözülmez, zira belediye hala bakanlıktan devraldığı arsaları işyeri imarlı satıyor. Son 6 ayda binlerce iş yeri olacak arazi satıldı. m2 fiyatları 2000 leri buldu ve hala üç beş kişi dükkan alsın servetine servet katsın diye şehrin 250 bin mültecisi ve 750 bin garibanı bu çileyi çekmeye devam edecek. Bu gün gördüğünüz trafik ikiye katlanacak altyapı çökecek ama olsun gün bu gün para gelsin de 5 yıl sonraya Allah Kerim mantığı. Bir şehir plancısı olarak baksanız uçaktan Konya’nın son 20 yılına inanın kahrolursunuz. Yazık ettiler şehrimize vesselam.” diyor.

…………….

Uğur Başkanın avukatı değilim.

Hatta her gün bu kadar yerel yorum yaptığımız için. Birde sizlerden gelenleri yerel gazetecilik mantığı ve görevi gereği paylaştığımız için belkide Uğur Başkanın en çok kızdığı yerel gazetecilerden birisiyim. Çünkü Sayın Başkan Uğur İbrahim Altay ile Selçuklu dönemlerinde bayağı iyi dost idik.

Hani damdan düşen bilir demişler yaaa.

Kısa geriye dönüyorum.

Sayın Mustafa Özkafa Karatay Belediye Başkanı iken Başkan benim her şeyim idi. Mesela gazetecilere tarihinde bugünde dahil adeta bedava ev sahibi yapan tek insandır. Ama Sayın Başkan Büyükşehir Belediye Başkanı oldu bizim dostluk buzdolabına girdi.

Kulakları çınlasın Tahir Akyürek Bey partide iken nasılda birbirimizi sever idik.

Tahir Başkanın seçim önceleri ile bile seçim döneminde bile en güvendiği gazetecilerin başında geliyordum.

Ama başkan o koltuğa bir oturdu biz bütün geçmişi sildik atıverdik.

Niye?

Bu zıkkım meslek yüzünden.

Uğur Başkanla da Selçuklu’da vallahi abi kardeş gibiydik.

Şimdi tahmin ediyorum ki Uğur Başkan bizi bir kaşık suda boğacak.

………….

Olsun yazdıklarımız bir kenara ben Sayın Uğur İbrahim Altay’ı seviyorum.

Saygım büyük.

Başkanın kendisini her gecen gün çok ama çok geliştirdiğini görüyorum ve takdir ediyorum.

Başkanın bugün için bu şehre yaptıklarının da 10 yıl sonra ancak fark edilebileceğini bu sütunlardan defalarca yazdım. Yazmaya da devam edeceğim inşallah.

……………

Gelelim trafik meselesine bu şehirde değil metro, geçen gün bir abimin fotoğraf olarak söylediği anlattığı gibi MONO RAY yapsak bu kafa ile dert bitmez.

Önceki gün saat 19 suları. Trafik felç. Kımıl kımıl ilerleyebiliyoruz.

Mobilyacılar alt geçidinden geçtim sağa doğru yanaştım.

Arkamdam kırmızı bir araç geldi sağdan önüme geçti.

Benim araba vasat bir araba kırmızı araç benimkinden de vasat. Bildiğiniz dökülüyor.

Direksiyondaki amcamda saç sakal birbirine girmiş.

Bendede sakal bir karış ama saç olmadığı için biraz daha düzgün gibiyim.

Neyse hareket ettik. Amcam bir frene basıyor cıııııyk.

Sola geçiyor filan.

Neyse ileride kırmızı ışık yandı durduk.

Ben amcamın önündeyim.

Yani sağlasa da sollasa da olmuyor.

Dikiz aynasından baktım el kol işareti yapıyor.

Tepem attı.

El frenini çektim, indim arabadan gittim yanına. Başladım bağırmaya;

“Dayı ne yapıyorsun Allah aşkına? Bir sağımdan geçiyorsun bir solumdan. Frene basıyorsun bir gaza basıyorsun? İşte trafik yürümüyor. Nereye yetişeceksin? “Deyince dayı benden fazla bağırmaya başladı;

“AZRİAİLE YETİŞECEĞİM AZRAİLE”…

Bu cümleyi duyunca abimizle konuşmayı bırakıp süratle aracımın başına döndüm.

Şehrin trafik sorunu bu kafayla asla ama asla çö-zü-le-mez.

İŞİNİZE GELSEDE BUYUZ

GELEMESEDE BUYUZ

İki gün önce bu şehirde görev yapan Emniyet Müdürümüz Sayın Mustafa Aydın Beyi uğurladık.

Pardon ben yoktum. Çünkü davet edilmemiştim.

Ama Sayın Müdürümün vedasında ne bir protokol varmış ne de siyasetçi.

Bu durumu da yine önce sosyal medya aracılığı ile öğrendim.

Burada gördüğüm fotoğraflarla uyandım.

Şehrin başarılı aktif yardımsever iş kadınlarından Halime Altay hanımefendi sosyal medyasından şöyle bir paylaşım yapmış;

“Bazen büyük sayfalar gelir önüne çok biriktirmişliklerin vardır, ama yazamazsın. Sıraya koyamazsın anıları yüzünde bir gülümsemeyle kalemle oynaşır durursun. Ya şu an o anları yaşıyorum. Çok değerli iki büyüğüm tanıdığım andan bu yana bana abla ve abi olan Konya Emniyet Müdürümüz Sayın Mustafa Aydın ve eşi Gökşen Aydın hanımefendiye şehrimiz adına emeklerinden ve başarılarından dolayı teşekkür ederim. Yolunuz bahtınız aşkla olsun sizi seviyorum..”

……………

Peki düne kadar sayın Müdürümüzü 24 saat arayanlar nerelerdesiniz.

Yoksunuz.

Ben biliyorum.

Sayın Müdürümüze ulaşmak için beni bile devreye sokuyordunuz.

Eski Kral öldü yaşasın yeni kral öyle mi?

Ah sizi ah.

Evet sizler için aynen öyle.

Yazık.

Özellikle bürokratlar bu şehirde görev yaparken zaman içerisinde bizleri tanıyorlar.

Tanıyorlar ama makamları ve ekmek davaları adına susuyorlar.

Gittikten sonra ise konuşmalarda hatıraları hep kötü oluyor.