KONYA’YA GELMEK NİYE BU KADAR ZOR OLUR?

Yerel basında Ramazan öncesi bugün son günümüz.

İnşallah nasip olursa bayram sonrası ilk çalışma gününde yine sizlerle oluruz.

O zaman biraz da erken olsa da bayram havasına girmiş olalım.

……………….

Gerçi alt gelir ve de kaldı ise orta gelir grubunun hızla aşağılara doğru çakılmakta olman insanları için bayram alışverişi yavaş yavaş başlamış görünüyor.  

Esnaf giyimden kuşamdan geçtim bayram şekeri için bile o eski alışverişlerin hala başlamamış olmasından yakınsa da sonuçta bunun adı BAYRAM.

Anneler babalar, yemeyecekler bayramda yedirecekler, giymeyecekler küçükleri giydirip onların yüzlerinde ki tebessüm ile mutlu olacaklar.  

Tabi ki bir de bayramı sessiz sessiz gözyaşları yüreklerine akıtan insanlarımız olacak.

Hastası olanlar evleri ile hastane arasında mekik dokurken, bayramda kaybettiklerinin hatıraları ile acılarını bir kez daha yaşayanlara bol bol sabır diliyoruz.

Rahmetli olanlara da dua ediyoruz.

Tabii birde yine bayramı yürekleri hasretle özlemle ve sevdiklerini bağırlarına basma hayalleri ile yaşayan cezaevindeki insanlarımız ve yakınları var.

Onlara da bol bol ecir sabır dilerken “Cenab-i Allah’ım hayırlısı ile sizleri de kavuştursun” diyoruz.

Ve hep dediğimiz gibi bizler için en büyük nimet olan sağlık ve özgürlük yani HASTANE VE HAPİSHANE olmadığı takdirde yalan dünyanın cennetinde yeni bir bayrama daha hazırlanıyoruz.  

PEKİ İZMİR’DEN AFYON’A KADAR

GELEN KONYALI ORADAN BURAYA

NİYE VAKTİ ZAMANINDA GELEMEZ?

Bayram hazırlığı dedik ya.

Dün şu anda İzmir’de yaşayan başarılı da bir fabrikanın sahibi olan dostum ziyaretimize gelmişti.

Eskileri deştik. Yarınlar için hayaller kurduk.

Sohbetin bir bölümünde sıkı bir Konya milliyetçisi olan dostum birden ses tonunu yükselterek;

“Uğur abi benim gibi İzmir’de yaşayan artık İzmir’e yerleşmiş binlerce insan var.

Ve yine biliyorum ki bu insanların pek çoğu bayramda Konya’da olmak için hazırlıklar yapıyorlar.

Biz dün iftara yetişemedik biliyor musun?

Orucumuzu yolda açmak zorunda kaldık.

İzmir’den Afyon’a kadar hesapladığımız şekilde huzur içerisinde neşe ile heyecanla geldik.

Konya karayolu il sınırlarına girdik ve Konya’ya doğru yaklaştıkça arabanın içindeki herkesin morali bozulmaya başladı.

Konya için iftar saati için yaptığımız planlama tutmadı biliyor musun?

Herkes orucunu arabada açmak zorunda kaldılar”

…………

Hemen atladım “Geçmiş olsun kaza mı oldu?”

“Hayır abi”

“Yol çalışması mı vardı, niye gelemediniz?”

………….

“Abi Konya il sınırlarına girdik ve o güzelim duble yolda bir EDS başlıyor tam 32 kilometre 70 km hız ile geliyorsunuz.

Sonra EDS uyarası bir müddet sonra kalkıyor.

Ama birazdan bu kez tam 60 kilometre yine 70 km hız uygulaması başlıyor.

Abi neden?

Neden İzmir’de Afyon’da böyle bir uygulama yok da Konya’da var?

Öğrendiğime göre Konya’nın bütün yollarında böyle bir uygulama varmış.

Ama diğer illerin girişinde yok da niye Konya’da?

Siz gazeteci olarak bu konuları niye işlemiyorsunuz?

Bence gurbette yaşayan Konyalılar için sevinçle heyecanla gelmek istedikleri memleketlerine gelişlerinde farklı bir uygulama var”

………….

Evet bizde böyle bir uygulama var.

Diğer illerde var mı yok mu? Bilmiyoruz.

Dostumuza da söyledik.

Devlet bu kadar resmi ve alenen bir uygulama yapıyorsa bunun mutlaka bir alt yapısı ve açıklaması vardır dedik.

Dedik ama dostumuzu ikna edebildik mi?

Kocaman bir hayır.

SİNYAL KOLU NE İŞE YARAR?

Her gün şehir merkezinden Bosna mahallesine gidip gelmek sorunda ol.an bir abimiz önce ki gün önce şöyle bir mesaj atmıştı

“Üstat

Şerit değiştirme

Sinyal kolu ne işe yarar?”

………….

Haluk abimizi aradım.

“Abi bu ne?”

Haluk abimiz adeta yalvararak durumu şöyle özetliyordu;

“Uğur abi Allah rıza için bir yaz.

Allah aşkına yaz.

Bak her gün Bosna’ya gider gelirim.

Yemin ediyorum şehir merkezinde sorun hız filan değil.

Zaten millet korkusundan hız limitini aşmıyor.

Bizim insanımız da en büyük sorun sinyalsiz şerit değiştirme.

Kafasına göre adam bir sağ bir sol yapıyor.

Niye yaparsın arkadaş?

Yapıyorsun sinyal ver.

O sinyal kolu başka ne işe yarar?

Bayram’da bu şehirde trafikte yine aynı sorunlar yaşanacak.

Emniyet Müdürlüğü’ne mi yazarsın, Trafik Müdürümüze mi yazarsın bilemiyorum ama nasıl olsa polis yine bayramda çalışacak.

Bu konuda sürücüleri uyarsa olmaz mı?”

…………..

Haluk abimiz doğru söylüyordu.

Bizim sürücülerimizin ne hikmetse o kolu kullanma gibi bir alışkanlıkları yok.

Mecburiyetleri ise hiç yok.

Allah ıslan etsin diyoruz.

HER EVİ KENDİN OTURACAKMIŞ GİBİ YAP

Fikret abim var.

Hadi zaman zaman biz de de yazıyor ya.

Dün sabah bunu gönderdi ve buda benden sana bayram şekeri olsun dedi.

……………..

Bazı hikayeler çok tanıdıktır.

Anlatılınca verilen tepkiden dinleyicinin kişiliği ortaya çıkar.

Deneme amaçlı yapılan işlerden söz ediyorum.

………………..

Emekli olmak isteyen Usta'dan, son bir ev daha yapmasını isteyen iş adamının hikayesi böyledir.

Usta patronunu kıramaz ve kerhen de olsa bir ev ortaya çıkarır.

Ancak bu ev diğerleri gibi özenle ne yapılmamıştır.

Çünkü yorulduğunu, emekli olmak istediğini söylediği halde bu evi yapmaya mecbur edilmiştir.

Ev bitince patrona gidip anahtarı ve emeklilik dilekçesini verir.

Patron ona teşekkür ederek anahtarı geri verir.

"SEN BİZE ÇOK EMEK VERDİN, SON YAPTIĞIN EV SENİN İÇİNDİ. BİR TEŞEKKÜR OLARAK KABUL ET."

Bunu duyan işçi çok şaşırır, eve yeterli özeni göstermediğine mi üzülsün, yapılan bu jeste mi sevinsin bilemez.

Hayat böyledir işte.

Dürüstlük ne kadar önemlidir.

DÜRÜSTLÜK DAİMA KAZANDIRIR.

……………..

Bayramın mübarek olsun.

Sağlıklı, özgür, mutlu, gönlünüzce her gününüz Bayram gibi olsun inşallah,

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

“Beni kimseye muhtaç eyleme” diye dua eden birine Hz. Ali şöyle buyurmuş “İnsan insana muhtaçtır. Beni kimseye yük eyleme” diye dua et.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Yaşamakta olduğumuz günlerin kıymetini bildiğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz.