KORKU MAYINLARI ve BİR TÜRKİYE GERÇEĞİ
06 Ağustos 2016, Cumartesi 09:45Şunu söylemek istiyorum. Küresel aktörler bilhassa bizim ülkemizde oluşturdukları” kriz çıkarma üniteleriyle” her zaman ekonomimize siyasetimize iç huzurumuza zarar vermişler/verdirmişlerdir.
Hatırlarsanız iki binli yıllarda dış manipülasyonlu bir ekonomik kriz yaşatıldı. Hükümet olabilme için sergilenen tiyatroda afacan üçlüler, zorla bir araya getirilip diktelere maruz kalmışlar ve berbat bir yönetim sergilemişlerdi.
Sonrası malum gelişmeler. Diyeceğim o dur ki: bugün ekonomik çalkantılar varsa siyasal krizler çıkartılmak isteniyorsa bu tamamen dış endeksli anglo-sakson aktörler ve onlara hizmet eden figüranlar eliyledir. Zamanında salınan bu korku parana yoları işe yaradı. Şimdi ise sıkıyor biraz. Çünkü “one minute” diyenler var. Öyleyse ne olacak? Ha işte o zaman haddi bildirilecek bunun. Niye? Onlar ellerinden ekmeklerinin gitmesini istemiyor da ondan tabiî ki.
Bakın bugün dünyayı dizayn etmeye çalışan güç kimdir?diye sorsam sizlere…Cevabınızı duyar gibiyim ama mesele şu.Churchill,ikinci dünya savaşı sonunda şöyle diyordu.”Bu savaşı da kazandık ama yıprandık.Şimdi gücümüz geçici olarak ABD’ye ödünç veriyoruz”..
Ruslar İngilizlerin hep yanındadır. Ruslar İngilizlerin adeta kara gücüdür. İngilizler(Anglo-Sakson) siyaseti denizde kendileri yapar ve üzerinde güneş b atmayan ülkedir diye söylerler. Çünkü onlar müstemlekecidir.
Mesela bizler şimdiye kadar hep ABD’de Yahudi lobisi güçlü diye bilirdik ama öyle değilmiş. Eski dış ileri bakanı Kissinger, kendisine İngiliz kraliyet nişanı takılırken şöyle diyordu.”Ömrüm boyunca Kraliçenin tacına sadık kalmaya özen gösterdim.”….
ABD, İngiltere’nin paravan şirketi ve Yahudi lobisi de, gizlenen İngiltere’nin maskesidir. Yahudi kendi güvenliğini geleceğini para ile eş değer olarak görüp varlığını buna bağlı kılmanın peşinde koşan, cani sahtekâr işgüzar eli kanlı bir Siyonist zihniyet ürünüdür.
Anglo-Sakson hegemonyası vatansız İngiltere’nin Protestan hükümdarlık anlayışını Fransız misyonerliği, Hint ve İran Aryanlığı eşliğinde yanına bazı önemli şehirleri de katarak başta Hindistan olmak üzere birçok önemli şehir devletleri ile küresel güç merkezi odağında kalmaya devam edip sömürü çarkını böyle yürütmek istemektedir. Ki bizim bölgemizde Orta Doğu coğrafyasındaki en önemli şehirler buna dâhildir. İstanbul da öyle.
Şimdi sen bu hödüklerin siyasi anlayışına ters düşecek şekilde, biz kanal İstanbul yapacağız, köprü yapacağız, marmaray yapacağız, tüp geçit yağacağız dersen ve nasırlarına basarsan o zaman onlarda son sözlerini böyle söylerler yani içeriden birilerini bulurlar ve seni kendi milletine karşı suç işlemiş! tarzın da gösterir ve yıkma doğru giden bir ülke koduna geçilir. Allah muhafaza.Nitekim yıllardır devletin içine sinsi bir şekilde yerleşenler,batılı güçlerin himayesinde,ülkeyi yıkmak ve bir iç savaşa sürüklemek için,ülkemizde bir kalkışmaya/darbeye girişmişlerdir.Halkımızın büyük reisin çağrılarına anında cevap vererek meydanlara inmesi ,olaya el koyması ,tarihimizde ender raslanan ve eşine az raslanır bir destan yazması ve bu zamana kadar her on yılda bir girişilen darbelere karşı böyle bir karşı koyma bilincine topyekün yönelmesi kısaca geleceğine tarihine milletine geçmişine reisine ve yönetimine sahip çıkması,bu milletin istenildiği zaman neler yapabileceğini gösteren en önemli bir vakıadır.Allah milletimize bir daha istiklal marşı yazdırtmasın temennisiyle,yolumuza en güçlü badireleri atlata atlata devam edeceğiz inşallah.Durmak yok yola devam,diyoruz.Yine bundan öncede Bir ağaç bahanesiyle başlayan gezi olayları ülkeye milyar dolar kaybettirdi. Devletin zorunlu nedenlerden dolayı yapması gereken dersane düzenleme isteği, başlatılan bu vb. çeşitli bahaneli olaylarla, ülkemizde belli bir grubun çakma gayreti ve dış basın desteği ile toplumsal bir travmaya dönüştürülmek istendiğini ve ajite edildiğini biliyoruz.. Görevlerini kanunlar çerçevesinde yapması gerekenler o çerçevenin dışında başka amaçlar peşinde koştular. Bu kargaşada ülkeye milyar dolarlar kaybettirdi. Olan kime oluyor. Bize yani Ülke’ye. Bizler ne zaman oturup adam gibi korkmadan kendi sorunlarımızı kendimiz çözme konusunda olumlu bir adım atmayacağız? Daha ne zamana kadar bize dikte ettirilen saçmalıkların peşinde koşup enerjimizi boşa akıtacağız. Bu kaybettirilen paranın hesabını kim verecek?
Niye sahip olduğumuz davamıza Ülke birlik ve beraberliğine sahip çıkmıyoruz da başkalarının maşası oluyoruz.
İnsan bu dünya da kendi davası ve adamlığı ile vardır. Sadece ihtirasları ve yönlendirmelere direnemeyecekse o zaman ben dava adamıyım diye yola çıkmasın. Hırs ve kin insanı insanlıktan çıkartır ve onu adeta yok haline getirir, makineden farksız kılar.
Şimdi anladınız mı neden bizim ülkemizde olaylar ve saldırılar durmaksızın devam ediyor. Küresel sermayeye kim karşı çıkarsa orada komplo vardır, Linç vardır, karalama vardır ve anarşi ve terör vardır. Niye sadece İslam coğrafyasında savaşlar sürüyor? Diğer ülkeler çok mu rahat ya da huzurlu? Hayır, onlar korkularına mağlup olmuş esirlerdir. Onlar köle olmayı kendilerine yedirmişlerdir ve öylece yaşamaya alıştırılmışlardır. Ama biz asla öyle olmayacağız.
Nitekim Büyük Reis’in çağrısı ile; FETÖ terör örgütünün askeriye içerisinde odaklanan karanlık mahfillerince yurdumuzu bölmeye ve en az elli yıl geriye götürecek olan kokuşmuş darbe seviciliğine tevessül etmelerinin milletçe darbeye karşı darbe vurması sonucu ülke genelinde başlatılan demokrasi nöbetlerinin son günü olan 7 Ağustos Pazar günü için başta, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN’a, Sayın Başbakanımız Binali YILDIRIM’a, Sayın Dr. Devlet BAHÇELİ’ye ve tüm partili partisiz aziz milletimize hem katılmaları ve devletimize sahip çıkmaları hem de bugüne kadar olağanüstü bir gayret ve sabırla devam ettirdikleri nöbetleri için milletçe şükran borcu olduğumuzu bildirir, teşekkür eder ve su uyur düşman uyumaz atasözünü aklımızdan çıkarmamamız temennisiyle herkesi 7 ağustosta meydanlara bir kez daha davet ettiğimizi ilan ederiz. Saygılarımla...
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.