KORONA VE AŞI

Mart ayına gelene kadar sadece korona vardı.

Korona karşısında sağlık kurumları çaresiz, vatandaşlar ise umutsuzdu.

Ülkemizde günlük vaka sayıları bir ara 60 binli rakamların üstüne çıkmıştı. Hayat, her daim ve her şekilde arıza vermeye başlamıştı. İnsanlar ölürken, parada suyunu çekmişti.

Salgının pik yaptığı ve her gün 200’ün üstünde insanımızın hayatını kaybettiği o dönemlerde, yüksek dozlu aşı kavgaları yapılıyordu.

Aşı çareydi.

Aşımız olsa sorun çözülmüş olacaktı.

Aşı bulundu.

4.5 ayda da 60 milyon doz aşı uygulandı.

Lakin korona hala var.

Üstelik kolay gidecek gibi, kolay bitecek gibi görünmüyor.

Dünya farkına vardı sadece aşı ile insanlığın bu salgından kurtulamayacağının.

Amerika vatandaşlarını aşılarken öte yandan da aşı dışı önlemler almaya başladı.

İngiltere vatandaşlarını aşılarken öte yandan da aşı dışı önlemler almaya başladı.

Aynı şekilde Almanya, İtalya, Fransa ve benzeri ülkeler de kendi vatandaşlarını yoğun bir şekilde aşılarken ,salgından bir an önce kurtulmak için aşı dışı önlemler de alıyor.

Bizde de hatırlatma babından sözlü uyarılar yapılıyor. Bu kadarı yeterli mi? Yeterli olacak gibi değil. Etkili olacak uygulamalar gerekiyor.

Anlaşılan o ki aşı tek başına yeterli olmayacak.

Bir ara ülke nüfuslarının yüzde 60-70’nin aşılanması halinde toplum bağışıklığının meydana geleceğinden söz edilmişti. Dünyada bu orana ulaşan ülke henüz yok. Amerika’da yüzde 50’nin biraz üstünde aşılama yapıldı ama salgın her ülkede olduğu gibi bazen pik yaparak bazen de inişe geçerek devam ediyor.

Ülkemize bakalım.

Aşı sorunu aşıldı.

Aşı halloldu.

Aşımız var artık.

14 Temmuz tarihi itibarıyla 1. Doz aşı uygulanan vatandaşlarımızın sayısı 38 milyon küsur.

14 Temmuz tarihi itibarıyla 2. Doz aşı uygulanana vatandaşlarımızın sayısı 18 milyon küsur.

14 Temmuz tarihi itibarıyla 3. Doz aşı uygulanan vatandaşlarımızın sayısı ise 3.5 milyon küsur.

İki doz aşı yaptıranların nüfusumuza göre oranı da yüzde 20 civarlarında.

Toplamda uygulanan aşı sayısı 60 milyon.

4.5 ayda elde edilen bu sonuçları azımsamak insafsızlık olur.

Aşılamada önemli bir başarıdan söz edilebilir. Ayrıca bazı Avrupa ülkelerinde de aşılama oranları aşağı yukarı bu şekilde ve bir birine çok yakın.

Bu başarıya rağmen aşılama oranının yeterli olduğundan da söz edilemez.

Zaten aşılamadaki hedef de nüfusun yüzde 60-70’iydi.

Bugüne kadar aşılama oranı yüzde 20’lerde olduğuna göre daha çok aşılanma gerekiyor.

Aşımız var.

Önceki gün Türkiye’de 1,2,3. Olmak üzere toplamda 1 milyon dozun üzerinde aşı yapıldı.

Kabul edelim ki bu önemli bir başarı.

Öte yandan bakanlık yeni yaş gruplarını aşı uygulamasına dahil etmeyi sürdürüyor.

Peki vakalar aşılamaya  rağmen neye düşmüyor?

Sorunun cevabı basit aslında.

Birincisi..

Salgın karşısında toplum bağışıklığının elde edilmesi için hedef gösterilen yüzde 60-70 aşılama oranına henüz ulaşamadık.

İkincisi..

Aşılamanın tek başına yeterli olmayacağı ve başka önlemlerinde sıkı bir şekilde uygulamaya devam edilmesinin gerektiği insanlara her zaman hatırlatıldı. Hatırlatıldı ama ıskaladık.

Üçüncüsü..

Varyantlar.. Delta Varyantı ve Alfa Varyantı. Her ikisi de ülkemizde maalesef  görüldü. Özellikle sahil kentlerimizde turizm sezonunun açılmasıyla birlikte her iki varyantta kendisini gösterdi. Sadece bir sahil kentimizde 750 delta varyantı görüldüğü kamuoyuna yansıtıldı.

Bu arada mevsim gereği..

İç turizm sezonu açıldı.

Dış turizm sezonu başlatıldı.

Sırada uzun bir bayram tatili de var.

Bu etkinlikler gerekli ama ne yazık ki  salgını da körükleyecek etkinlikler olarak biliniyor.

Demem o ki  rehavete kapılmamak lazım.

Aşı olduk, aşımız var mantığı ile rehavete düşmemek lazım.

Kişisel önlemleri askıya almak yerine, mevsim ve tatiller nedeniyle önlemleri artırmanın gerektiği süreçler yaşanıyor.

14 Temmuz’da ülkedeki vaka sayısı  6 bin 907 olarak açıklandı.

Uzun sürecek olan bayram tatilinden sonra bu sayı artabilir.

Cadde ve meydanlardaki, tatil beldelerindeki rehavet bunu gösteriyor.

Sanki salgın tamamen ortadan kalkmış gibi manzaralar var ortada.

NOT: Kıymetli okuyucular Kurban Bayramınız kutlu olsun.

Sağlıkta, afiyette kalın.

Bayramdan sonraki ilk Pazartesi bu köşede buluşmak üzere hoşça kalın.