KÖTÜ BİR RÜYAYDI
01 Kasım 2019, Cuma 09:24Aslında rüyalar anlatılır, yazılmaz.
15 gün kadar önce etkisi bizde iz bırakan bir rüyayı sizlerle yazarak paylaşmak istedim, ‘belki biraz rahatlarım’ diye.
Çocukluğumuzdan beri bir çok ailede olduğu gibi, bizim ailede de “Rüya tabirleri” kitabı hep olmuştur. Gerçi o kitaplarda artık nostalji oldu. Aç interneti. Bak gördüğün rüyanın ne anlama geldiğine ve ne söylediğine..
Ama ben gördüğüm son rüyadan sonra her nedense her ikisine de bakamadım.
Olur ya. Allah muhafaza’ İçinden çıkılmaz düşüncelere gark olurum.Yorgun düşerim, bitap olurum. Ruhumda telafisi imkansız yaralar açılır’ endişe ve korkusuyla kıvranıp durdum. Kendi kendime ‘En iyisi okuyucular bir baksın ve değerlendirsin beni hüzne boğan rüyamı’ diye, düşündüm.Bizi tanıyanlar sakın ola ki “Senin rüyan şuna delalet” falan da demesin.
Gecenin hangi saatinde tam olarak kestiremediğim rüyamı anlatıyım şimdi...
Gece karanlık ve ıssızdı.
Hangi ülkenin, hangi şehrindeyim belli değil.
Lakin ortalık çok kalabalık. Kalabalığı fark ediyorum.
Rüyamda yolda karşılaştığım ve bilmediğimim birisine ‘Burası nere?’ diye sordum.
Dedi ki “Ben de tam olarak bilmiyorum. Senden önce karşılaştığım birisi bana buranın Avrupa’nın sınırlarının bittiği, Ortadoğu’nun sınırlarının başladığı bir noktada olduğunu söyledi.”
Aldığım cevaptan sonra ‘Allah, Allah burası tam olarak nere? Ben nerdeyim? Diye, düşünmeye başladım. Rüyanın tesiriyle terlemişim. Yatakta sağa sola durmadan dönüp duruyorum..Rüya da yakamı bırakacak gibi değil. Ele geçirdiler bir kere.. Bırakırlar mı hiç?
Rüyada maceradan maceraya geçiyoruz..
Mübarek sanki rüya değil, korku filmi..
Meğer gündüzleri otobüslerin, otomobillerin ve binlerce insanın geçtiği bir şehirdeymişiz.Etrafa bir baktım sıra sıra dükkanlar. Yüksek binaların tam ortasında bir mekan. Adına restoran mı desem, kafe mi desem, ne desem. Bir türlü karar veremiyorum.. ‘Burası bizim oralarda olsa adını şak ‘ diye, söylerdim diyorum . Sanki buralara kendi şehrinde girip çıkan birisiymiş gibi..
Neyse mekana giriyorum. Dedim ya rüya değil, korku filmi sanki..
Aval aval etrafa bakarken büyükçe bir masa etrafında bir kalabalık ilişiyor gözüme.. İlgimi çekiyor bu durum. Masadakiler muhtemelen bir şeyler yiyor. Garsonların birisi gidiyor, birisi geliyor.Çaylar nefis mi, nefis görünüyor ‘Kahvelerde öyle olmalı ‘ diye içimi geçiriyorum.. Masanın başında bir adam görüyorum. Orta yaşlarda. Hafiften de sakallı.Adam bilgiç bilgiç konuşuyor. Ama belli ki bu adam akıl satan/akıl veren bir adam.Konuklarının davranışlarına, yayınlarına müdahale ederek şekil vermeye ve kontrol altına almaya çalışıyor. Masanının etrafında da 15 kadar düzgün giyimli, sakin tavırlı, naif insanlar var.Çoğu umur görmüş,ömür sürmüş bu insanların nezaketli halleri dikkatimi çekiyor.
Ben etrafta ne olup bittiğini anlamaya çalışırken ilk defa gördüğüm bir el omuzumdan tuttu ve çekti..
İrkildim. Korktum ama omuzumdan tutup beni çeken insana bütün cesaretimi toplayarak sordum.. ‘Afedersiniz.. Bu adamlar kim?’ diye. Daha önce masanın başında büyük bir gururla oturan adamın bir takım sözlerini işitmiştim. Karşısındaki adamları fazla önemser gibi görünmüyordu. Benim ilk defa duyduğum şeyleri söylüyordu. “Sütun/santim.Haber. İzleme. Takip etme.Ona göre değerlendirme. Ona göre mani diyordu” Bir ara vay anasına bu adam ‘Ne kadar ekmek, o kadar köfte’ demek istiyor, galiba dedim. Adam mağrurdu. Ayıp üstüne ayıp ediyordu. Karşısındakiler yine de ağırbaşlı ve vakur davrandılar.. Ne de olsa okumuş, yazmış ve hayatın zorluklarını görmüş insanlardı onlar.
‘Afedersiniz bu adamlar kim?’ diye sorduğum adam başladı anlatmaya..
“Bu masanın başında gördüğünüz adam şehrin belediye başkanının bu işlere bakan adamı.Onun yanındakiler de şehirde faaliyet gösteren mevkutelerin sahip ve şerikleri. Aralarında mutemet olanlar da var.”Ülkenin adını düşünürken bir şehirde olduğumu öğremiş oldum.
‘Peki masanın başında oturan adamın patronu böyle yerlere gelmez mi?”
Umarsızca dedi ki “Hayır gelmez?
Baktım adam konuşacak gibi..
Bu sefer dedim ki ‘Patron madem gelmiyor. Patron 1 numara olduğuna göre, patronun 2 numaralı, 3 numaralı, 4 numaralı adamları yok mu? Hiç değilse onlar gelseydi. Böyle adamlarda mı yok?”
Sorularla bunalttığım adam ters yapmaya başladı ve beni bir güzel azarladı.. “Eskiden buralarda böyleymiş. Şimdi böyle değil. Hadi sen işine bak. Devir değişti haberin yok mu ? Sen hangi gezegenden geldin buraya?” dedi.
Kendi kendime ‘Hay Allah!’ dedim yine de.. Madem 1 numaralı adam gelmiyorsa, hiç değilse 2,3,4 olmadı 5 numaralı adamını gönderseydi’ diye düşündüm haddim olmadan. Muhtemelen rüyamda gördüğüm bir birinden değerli mevkute sahipleri de aynı şekilde düşünmüş olabilirler.
Sabah ezanlarıyla rüyadan da, uykudan da uyandım..Gördüğüm rüyadan yorulmuşum saate baktım 06.00’dıydı
Çok farklı ve farklı olduğu kadar da zor bir rüyaydı..
Dışarda da hayat uyanmaya başlamıştı.. Hayat, sabah kaldığı yerden devam edecekti..
O cephede değişen bir şey olur mu, bilmem.
Lakin olmalı.. Yani karşı taraf temsil ve katılımda eşit muamele ve mukabelede bulunmalı. Daha fazla umursamazlık hak edilen bir durum değil. Her insanın ama özellikle de siyasetçllerin bu gibi durumlar karşısında hassas olmalarında fayda var.
Rüyalar genellikle anlatılır ama biz belki ‘daha iyi anlaşılır’ düşüncesiyle yazdık.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.