Kudüs, Osmanlı ve Araplar (4)
14 Eylül 2017, Perşembe 07:15Mısırlı bir Arap aydını olan Fehmi Sınnavî Osmanlı’nın katiyen bir sömürgeci olmadığını, Arap âleminin ve Arap gençlerinin bunu Batı propagandası neticesi söylediklerini, ama bu sözlerin çok büyük iftiralar olduğunu söylüyor ve şöyle diyor: “Osmanlı zamanında bütün Arabistan’a pasaportsuz gidebiliyorduk şimdi hangi devlete pasaportsuz gidiliyor? Arap zirveleri, İsrail’e ne kadar boyun eğileceğinin kararlaştırılması için toplanıyor.”(1)
Cezayir kurtuluş savaşının efsanevi lideri ve özgür Cezayir’in ilk cumhurbaşkanı Ahmet b. Bella da şöyle diyor: “Bizim Türklere ilişkin hatıralarımız nedir biliyor musunuz? Endülüs’ün düşmesinin ardından İspanyollar, Cezayir, Tunus ve Libya’yı işgal etmişlerdi. O dönem Cezayirliler, Osmanlı’dan yardım talep etmişlerdi. Osmanlılar da gelmişler bizi kurtarmışlardı.
Dolayısıyla Oruç Reisi, Barbaros Hayrettin Paşa’yı hatırlıyoruz. Doğrusu bizler Maşrık’taki, yani Arap dünyasının doğusundaki kardeşlerimizin Osmanlı’yı emperyalist olarak nitelemelerini esefle karşılıyor ve kınıyoruz. Osmanlı, Arap ülkelerini sömürmek için gelmedi, sadece aramızdaki dini bağın gerektirdiği dayanışma için geldi.”(2)
Yine Cezayir Cumhurbaşkanı Abdülaziz Buteflika’nın Eski Cumhurbaşkanımız sayın Abdullah Gül’e Osmanlıyı övmesi ve İngilizlerin uyguladığı gibi bir Osmanlı milletler cemiyetinin kurulmasını teklif etmesi, asrımızda cereyan eden Siyonist-Haçlı ittifakı ve bu ittifakın faaliyetlerinin ne kadar tehlikeli olduğunun bilinmeye başladığını ve Osmanlının kadrinin kıymetinin daha iyi anlaşıldığını, biz reddi miras etsek de dünyanın Osmanlıyı aradığını göstermektedir.(3)
The Guardian gazetesi “Osmanlı imparatorluğunun çöküşünün olumsuz sonuçları bugün daha çok hissediliyor.” diye başlık atmıştır. Bu menfi faaliyetlere inanan, İngiliz altınlarına tamah edip onlar lehine, Osmanlı aleyhine çalışanlar,(4)
Osmanlıya kalleşlik yapanlar, 400 yıl koruyuculuğunu yapan o kerim devlete ihanet edenler, hatta Osmanlıyı arkadan vuranlar çıkmıştır.(5) Ama bunlar münferit hadiselerdir. “Araplar bizi arkadan vurduğu için biz Filistin cephesinde ve Kanal Seferlerinde yenildik” gibi radikal sözler ve fikirler asla doğru değildir.
Bu da yine Haçlı-Siyonist ittifakının ve propagandasının bir neticesidir. Araplara bizi öyle tanıtıp nefret ettirmişler, bize de böyle diyerek Araplardan tiksindirmişler, tabiî ki parsayı da kendileri kapmışlar ve hâlâ kapmaktadırlar.(6) Bunlara yani Türk-Arap düşmanlığını pompalayan sözlere asla inanmamak gerekir.
Bazı hadiseler olmuştur. Bunu kendilerinden akl-ı selim sahibi olanlar da itiraf ediyorlar.(7) Filistinli bakan Salim Tamari, Türkiye’den Filistin’e giden resmi parlamento heyetine “Araplar olarak Osmanlı Devletine yaptıkları ihanetin bedelini ödediklerini” söylemiştir.(8)
Osmanlı sadece onların kalleşliği neticesi yenilmiş değildir. Bazılarının yaptığı gibi, bunun vebal ve sorumluğunu tamamen onlara yüklemek, her halde haksızlıkların en büyüğü olur. O zaman Balkanlarda 600 sene uşaklığımızı yapan Bulgarlara neye yenildik? Edirne’ye kadar onlar nasıl gelebildiler? Tarihteki bu menfur oyuna hâlâ inanmakta ısrar etmeyelim.
“Bazı tarihçilerin ‘Araplar Osmanlıyı arkadan vurdu’ demeleri hiçbir delile dayanmamaktadır. Şerif Hüseyin Paşa’nın emri altında toplanan birlikler; para gücüyle toplanmış bir tür lejyoner bedevilerdi. Bunlar Hicaz çöllerinde göçebe hayatı yaşayan, yağmacılık, hırsızlık ve talanla geçinen son derece cahil, dünyadan habersiz kimselerdi. Bunlar çarpıştıkları Osmanlı askerlerinin mahiyetinden bile habersizdiler. Aklı başında olan Araplardan şehir halkından kimse bu isyancılara katılmamıştır.”(9)
Dipnotlar:
1- Mustafa Armağan, Geri Gel Ey Osmanlı, Ufuk Kitap, Ekim 2007, İst. s.226.2- Ahmet b. Bela İbrahim Refik, Boğaziçi Notları 1, Albatros Yay. İst. 2001, s.119. 3- İbrahim Refik, Tarih Şuuruna Doğru-4, Albatros Yay. İst. 2007, s. 220- Mustafa Armağan, Geri Gel Ey Osmanlı, Ufuk Kitap, Ekim 2007, İst. s.138. 4- Musa Anter, Hatıralarım, Yön yay. İst 1991, s. 86; İbrahim Refik, Tarih Şuuruna Doğru-2, Albatros Yay. 7. Bas. İst. 2001, s. 63. 5- Çharles V. F. Towshend, Irak Seferi ve Esaret, Yeditepe yay. İst. 2007, s. 112. 6- İlham Bardakçı, Tuğraların Ağıtı, Türk Edebiyatı Vakfı Yay. İst. 2004, s.89. 7- İbrahim Refik, Tarih Şuuruna Doğru-4, Albatros Yay. İst. 2004, s.94. 8- Tarih ve düşünce der. Temmuz 2004, s. 74. 9- Burhan Bozgeyik, Nasıl Yaşadılar, Cihan Yay. İst. 2008, s. 93.)
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.