KURBAN (2)
31 Ağustos 2017, Perşembe 09:29Aslında Allah'ın haşa ne kurbana, ne ete, ne de kana ihtiyacı yoktur. O yemeden içmeden münezzehtir. Kur’an’da şöyle buyurulur: “Onların (Kurbanların) ne etleri ne kanları Allah'a ulaşmaz. Fakat O’na sadece sizin takvanız ulaşır”(5) Allah kendisi için Hz. İbrahim’i “vadine yerine getirecek mi?” diye denediği gibi kullarını da; “benim bunlara verdiğim bu kadar nimete karşılık acaba onlar da benim emirlerimi yerine getirecekler mi, benim için bir şeyler verebilecekler mi, nimetlerime şükür edecekler mi?” diye kullarını denemektedir.
Cenâb-ı Allah Peygamber Efendimize, dolayısıyla kullarına Kevser Sûresinde: “...O halde namaz kıl ve kurban kes”(6) diye emrettiği için Hanefi mezhebine göre: Hür, mukim, akıllı, buluğ çağına gelmiş ve İslâmî ölçülere göre zengin sayılan kişilerin üzerine kurban kesmek vaciptir, diğer mezheplere göre müekked sünnettir.
Hak veya batıl bütün dinlerde mevcut olan kurban olayı, sanki sadece İslâmiyet’te varmış gibi bazı art niyetli ve maksatlı kişilerin gözüne batmakta Kurban bayramı günleri yaklaşınca: “Efendim bu acımasızlıktır, hayvan katliamıdır, memleket ekonomisine zarardır…” gibi sözler basına yansımaktadır. Ziya Paşa’nın:
Onlar ki lâf ile verirler dünyaya nizâmat
Bin bir türlü teseyyüp bulunur hanelerinde
dediği gibi bunu söyleyen adamlar da sofrasından kuzu ve piliç eti eksik olmayan entel veya inanç zafiyeti içinde olan kişilerdir.
Bu zat-ı muhteremler! Lokantalarda yengeçlerin kaynar suda pişirilmesine, salyangoz ve benzeri hayvanların içine limon döküp diri diri eritip yenilmesine, arka butları çok lezzetli olduğu için sadece butları için öldürülüp Avrupa ve Amerika’ya gönderilmek üzere yüz milyonlarca kurbağanın itlâf edilmesine(7) kürkleri için yüz binlerce hayvanın yok edilmesine, ABD de Bizon neslinin tüketilmesine,(8) dinamitle balık, siyanürle tilki avlanmasına, aşırı çoğaldıkları ve çevreye ve çiftçilere zarar verdikleri için Avustralya’da her yıl milyonlarca (2002 yılı içinde 1,5 milyon) kangurunun devlet eliyle itlaf edilmesine, her yıl 300 milyon hayvanın laboratuarlarda deney için öldürülmesine(9)… Bir şey demezler, ama Müslümanların dini inançlarını yerine getirme hususuna geldi mi bir kaşık suda fırtına koparıyorlar.
Halbuki bu devede kulak misali. 2001 yılında hacda ve Kurban bayramında kesilen hayvanları dile dolanıp lüzumsuz şeyler söylenmeye başlanınca TURSAB yetkilileri şu açıklamayı yaptılar:
“2001 yılında 86 bin kişi hacca gitti ama, büyük ekseriyeti turist olarak 5 milyon kişi yurt dışına çıkış yaptı. Kutsal topraklara gidenler yurt dışına gidenlerin 20 de biri bile değil. Bu mesele neye böyle haksız bir şekilde dile dolanıyor?” Memleket ekonomisi, fakir ve fukara düşünülüyorsa bir kurban parasının belki yüzlerce katını yurt dışında harcayan bu insanlar neye göze batmaz.
Osmanlının son dönemlerinde, İstanbul Zabıta müdürlerinden Osman Bey hak ve hukuka çok riayet eder bilhassa hayvanların hakkını korumak için çırpınırmış. Yük taşımada kullanılan hayvanların bakımlarının iyi olup olmadığını, karınlarının doyurulup doyurulmadığını sık sık kontrol edermiş. Bir gün fakirin birini durdurup hayvanının karnını yoklayınca adam; “Müdür Bey Allah razı olsun çok merhametlisiniz, hayvanın karnını yokladınız da, bir de sahibinin karnını yoklasanız” demiş.(10)
Fakir ve fukarayı, sayıları yüz binlere varan sokak çocuklarını, yılda bir defa Kurban bayramında ancak et görebilen düşkün ve yetimleri… Düşünmeyip sırf çarpık fikirlerinden dolayı hayvan hakları savunuculuğu adı altında, Müslümanların bu ibadetine dil uzatanların misali de zabıta müdüründen pek farklı değil. Yani hayvanları da düşünelim ama, onlardan önce sahiplerini.
Üstelik Kurban’ın hiçbir şeyi boşa gitmez. Eti, derisi, bağırsağı, yünü…Yine vatandaşımızın menfaatine sunulmakta. Ya yurt dışında harcanan milyar dolarlar kimin menfaatine akmaktadır?
Dipnotlar:1- Tîn Sûresi, 4.
2- Bakara Sûresi, 30.
3- İsrâ Sûresi, 70.
4- Bakara Sûresi, 29; Câsiye Sûresi, 13; Nahl Sûresi, 18; İsrâ Sûresi, 70.
5- Hac Sûresi, 37.
6- Kevser Sûresi, 2.
7- Z.Gazetesi, 20. 11. 1992.
8- S.Dergisi, sayı: 200, s. 375.
9- Milliyet Gazetesi, 23. 09. 1992.
10- Ö. Faruk Yılmaz, “Osmanlı Fıkraları”, Osmanlı yay. ist. 2000 s. 75.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.