Küstürülen beyinler, engellenen güzel ülkem (6); Kağıt Endüstrisi
17 Eylül 2024, Salı 00:0918 Nisan normalde ülkemin “Kağıtçılık Günü” olarak bilinir ve bir zamanlar kutlanırdı.
18 Nisan 1936 ülkemde ilk yerli kağıdın üretim tarihidir. Her önemli endüstrileşme adımı gibi bu adım da kolay gerçekleşmemiş, yerli ve yabancı nice güçlerin engellemeleriyle karşılaşılmış ve her zaman olduğu gibi bir vatansever cesur yürek babayiğidin çabalarıyla gerçekleştirilmiştir, kağıt endüstrisini kurmak ve geliştirmek için çabalayan ve her reformist gibi başına gelmeyen kalmayan Mehmet Ali Kağıtçı’dır bu cesur yürek vatansever. Türk kağıt sanayi ilk kez Fatih Sultan Mehmet zamanında Kağıthane’de kurulmuş, sonraları sayıları artırılmış ancak bu işten para kazanan tacirler tarafından engellenmiş, uzun ömürlü olamamıştır zira hedef hep aynıdır “bizi Pazar olarak bıraktırmak”
Mehmet Ali Kağıtçı 1899 Heybeliada doğumlu. 1923 Darülfünun Kimya mezunu. Ülkemde Kimya Enstitüsü çalışanı iken Almanya ve Fransa’da kağıt sanayiinde eğitim alır, çalışır ve uzman olarak ülkeme döner, tek amacı vardır, tüm sahillerimizi incelemiştir, ülkemde kağıt sanayiini kurmak tek amacıdır. Yurt dışı teklifleri reddeder ve ülkeme döner hizmet için. Yazılar ve konferanslarla amacı doğrultusunda çalışır ancak Kırşehir Milletvekili Müfit Özdeş ve Kastamonu Vekili Hasan Fehmi’nin bile “gelmeseydin, burada değerini bilmezler, yabancı olsan el üzerinde tutarlar “sözleri de yıldıramaz kendisini. 1929 yılında Tütün İnhisarı Umum Müdürü Behçet beyin daveti ile kolları sıvar, umutla çalışmaya başlar, kendisine kağıt fabrikası proje, sipariş ve ihale hazırlama görevi verilir. Olayın duyulmasıyla klasik süreç başlar, yabancıların “uygun değil” raporları, iç basının olumsuz yazıları ve yabancı firmaların vazgeçirme çabaları. Kendisine “kurup ne olacaksın, çok çok bir umum müdürlük verecekler, bizim bayimiz ol satışlardan pay al” önerisi getiriler. İhale süreci iptal edilir zira başta İktisat Vekili Mustafa Şeref bey karşıdır bu işe. Konu Celal Bayar’ın İktisat Vekili olmasıyla hız kazanır, gene de yıllar boşa geçer, ithalatcılar kazanmaya devam ederler. Atılan kağıt fabrikası temellerinden sonra İzmit Kağıt Fabrikası üretime geçer, 7 yıl kaybetmiştir ülkem ve Kağıtçı.1938 yılında Sümerbank Kağıt ve selüloz fabrikası eklenir ve kendisi Umum Müdür olarak atanır. Ahmet İhsan Tokgöz, Velid Ebuzziya gibi olumsuz yazılar yazanlar hep vardır gene de. 1939 yılında yabancı uzmanlar tarafından incelenmeye alınır fabrika, tüm Cumhuriyet dönemi kazanımları gibi kağıt endüstrisi de Atatürk’ü kaybettikten sonraki yöneticilerin farklı düşüncelerinin kıskacına girmiştir. İkinci bir müdür atanması ve işlerin çift başlı yürümesinin zorluğuyla karşılaşır Kağıtçı, 1940 yılında hakkında soruşturma açılır, 20 Haziran 1941 tarihinde görevine son verilir. Kuruluşlar 1955 yılında Türkiye Selüloz Kağıt Fabrikaları Umum Müdürlüğü (SEKA) adını alır. 1955 yılında yurt dışından Raoul de Saint Haire uzman olarak ülkemize davet edilir zira işten anlayan uzman yoktur kurumda. Gelen uzman Mehmet Ali Kağıtçı’nın okul arkadaşıdır ve işin başında mütehassıs olarak bulunmamasına şaşırır zira onun mantığına göre işin başında işten anlayan olmalıdır ve Kağıtçı da bu işin uzmanıdır. Kendisini davet edenlere Kağıtçı’yı Umum Müdür yapmalarını önerir ancak Kağıtçı görevden ayrıldıktan sonra CHP Milletvekilliği için başvurmuş ancak listeye aday olarak konulmamış olsa da Demokrat Partisi açısından parti mülahazaları onun Umum Müdür olmasına engeldir. Yabancı uzman ülkesine döner kısa süre sonra. Yıllar sonra Seka’nın bir törenine davet edilerek hatırlanır Kağıtçı, 1963 yılında Avrupa Selüloz, Kağıt Mühendisleri Kimyagerler Birliği Onur Ödülünü alır. Avrupa basınında günlerce konu edilir ama Türk basını nedense görmez bu başarıyı ve ülkemde haber bile olmaz. Fabrikayı Kağıtçı 3.3 milyon liraya mal etmiştir ama 12000 ton kapasiteli fabrikanın ilk yıllık üretiminin getirisi 2.8 milyon liradır. Kuruluş aşamasının her kademesinde zorluk çıkarılmıştır aslında Mehmet Ali Kağıtçı’ya. İhaleler engellenmiş, Almanya makineleri bloke etmiş, üretim aşamasında kendi hammaddemizi sağlayana kadar kusurlu kimyasallar göndermiş, basından bazı kalemler ithalatçıların güdümünde yazılarla olayı saptırmış ama gene de bu azimli vatan evladı kağıt sanayiinin ülkemize kazandırılmasını yurt dışı çok cazip teklifleri reddederek kurmuş ve geliştirmiştir. İzmit Kağıt Fabrikası çıraklık okulu, ek fabrikaları, lojmanı, sosyal tesisleri, sineması, Sabanca’daki kampı ile dev bir tesistir aslında. Seka Orman İdarelerinden ağaç sağlamada da zorluklar yaşar yıllar içinde, oysa selüloz için gerekli görülen ağaçtan çok daha fazlası kaçak olarak kesilmektedir ülkemde. Gerekli yatırımlar yapılmaz hükümetlerce, liyakatsız ellerde giderek büyüyen zararlara girer, 1998 yılında özelleştirme kapsamına alınır SEKA , iyi kurulan, her şeyiyle kendi kendine yeten bir kuruluşumuz içeriden zorluklara rağmen büyümesine karşın yanlış adamlar ,yanlış adımlar ve yanlış politikalarla yok edilir ve özelleştirilir. İzmit Kağıt Fabrikası bugün Sekapark içinde bir müze olarak temsil edilmektedir. 2005 yılında Giresun fabrikaları satışıyla Seka tamamen mazi olur.
Gelelim ülkemdeki kağıt sanayiinin bugününe, bilinenin aksine kağıt fabrikalarımız var, hatta Avrupa’nın en büyüğü bir yıl önce Söke’de açılmış. Son 10 yılda ağaç sayımız yüzde elli artış göstermiş. Ağaç cinsleri ile ilgili plansızlığımız, özelleştirilen fabrikalardan sadece Çaycuma’nın selüloz üretmesinin yetersizliği nedeniyle selüloz ithalat zorunluluğumuz, kitap kağıdı üretmememiz eleştiriliyor. Selüloz ithalatını önlemek için Devlet/özel sektör ve Üniversite destekli milli kağıt politikası öneriliyor. Yurt dışı ithalatta döviz bazında bile fiyatlarda ciddi artışlar ekonomimizi zorluyor. 48 fabrikanın üretim yaptığı kağıt sektöründe 4 milyar dolara yakın ithalata karşın ihracatımız da var düşük oranlarda ama eleştirilen konu sadece bir fabrikamızın selüloz üretmesi ve bazı kağıt türlerinin gereksinim fazlalığı yanında bazılarındaki üretim eksikliği ve dışa bağımlılık, Kısaca burada da bir plansızlık söz konusu. İzmit Kağıt Fabrikası’nın ilk ürünü kendisine sunulduğunda Atatürk ‘ün sözlerini sunuyorum “Bazı fabrikaların işletilemeyeceğini, memlekete dert olacağını raporlarla bana söyleyen hep oldu, Kağıt fabrikası bunların başında gelir hatta bunu söyleyenlerden bugün Bakan koltuğunda bile oturanlar var” 1982 yılında kaybettiğimiz Mehmet Ali Kağıtçı’yı rahmet ve minnetle anıyorum.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.