KUTLU DOĞUM (4)
17 Nisan 2017, Pazartesi 10:52Peygamber sevgisiyle yoğrulan bir mayaya sahip oldukları için, Osmanlı saltanatı Allah’ın yardım ve nusratı, Peygamberimizin de sevgi ve duası sayesinde, 600 sene sürmüş ve inşallah bu yüce milletin devlet olma özelliği de kıyamete kadar bâki kalacaktır.
Bu millet Peygamber sevgisiyle öyle özdeşleşmiş ki, neredeyse doğan çocuklarının üçte birine Mehmet ismini vermiştir. Bu isim Muhammed isminden çevirmedir. Muhammed ismine bir küfür, bir hakaret olmasın, ruh-ı Muhammedî incinmesin diye Mehmet demişlerdir. Ayrıca yine Anadolu da en çok rastlanan Ahmet, Ali, Hasan, Hüseyin... Kadınlarda da Ayşe, Fatma, Hatice... İsimleri de O’na ve Ehl-i Beytine bir aşk, bir muhabbet eseridir.
Peygamber sevgisi Allah’ın emridir. Cenâb-ı Hak O’na Habibim “Sevgilim” buyurmuş ve kullarının da sevmesini istemiştir: “(Resûlüm) deki, eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyunuz (ve seviniz) ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece esirgeyici vebağışlayıcıdır.”([1])
“Peygamber müminlere kendi canlarından daha yakın (sevimli) dir. Eşleri de onlarınanalarıdır”([2]), “Kim Resûle itaat ederse, Allah’a itaat etmiş olur”([3]), “Allah ve melekleri Peygambere çok salâvat getirirler. Ey müminler ! Siz de O’na salâvat getirin ve tam bir teslimiyetle selâm verin.”([4])
Hadis-i Şeriflerde de bu hususa işaret vardır. Peygamberimiz: “Hayatım kudret elindeolan Cenâb-ı Allah’a yemin ederim ki, kalbinizde nûr-ı iman yerleştikçe bana olanmuhabbetiniz daha da artacaktır.”([5]), “Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, ben ona babasından ve çocuğundan da daha sevgili olmadıkça, gerçek iman etmişolmaz”([6]), “Seni nefsim hariç her şeyden daha çok seviyorum Ya Resûlallah” diyen Hz. Ömer’e Peygamberimiz: “Nefsinden de çok sevmelisin ya Ömer” buyurmuştur.([7]) “Sünnetime sarılan beni sevmiş demektir. Beni seven ise Cennette benimle beraberdir.”([8])
Türkler; Hz. Muhammed’i güle benzetmişler, gülün güzelliğinde ve kokusunda onu bulmuşlar, aşkın, sevginin, muhabbetin, kardeşliğin alâmeti, timsali olan gülde O’nu ve onun kokusunu aramışlar, bu aşkın temayüzü ve yansıması olarak revaklara, portallere, sütunlara, mihraplara, tekke ve türbelere, kabir taşlarına, çeşme başlarına nakış nakış gül figürleri işlemişler, bu aşk ve iştiyâkın ateşiyle, mermeri bal mumu gibi yumuşatıp, ona içlerini dökmüşlerdir.
Tasavvufta, tarikatta, kasidelerde, nâtlar’da, muhammes ve murabba’larda, hatta şarkıların birçoğunda zikredilen gülden maksat, Allah Resûlüdür. Fuzûlî’nin Su Kasîdesindeki:
Suya versin bâğıbân gülzâre, zahmet çekmesin
Bir gül açılmaz, yüzün tek verse bin gülzâre su,
“Bahçıvan sular verip zahmetler çekmek suretiyle binlerce gül yetiştirse, yine de Muhammed gibi bir gül yetiştirmesi mümkün değil” diyerek Allah Resûlü’nü emsalsiz bir gül olarak telâkki etmiştir.
Ve Süleyman Çelebi’nin([9]) şu beyti de, bu estetik düşünceye bir misaldir:
Çünkü nûrun rûşen etti âlemi
Gül cemâlin gülşen etti âlemi
Yine bu sevgi Türk milletinden başka hiçbir millet tarafından bilinmeyen ve su üzerine gül motiflerinin işlenip kağıda alınması olarak bilinen Ebrû sanatını ortaya çıkarmış, bu gül ve çiçek sevgisi o raddeye varmış ki, bir devre Lâle Devri diye isim verilmiş ve Tabip Mehmet Aşkî’nin eserinde 1350 çeşit lâle isminden bahsedilmiştir.
Avrupa’ya lâleyi ecdadımızın tanıttığını kendileri de kabul etmektedirler. Türkler de gül ve çiçek hayranlığı aşk derecesinde, ibadet zevkinde idi. İkinci Viyana bozgunundan sonra, savaş meydanında kalan Serdar-ı Ekrem Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın çadırına giren General Sobiesky, Kraliçesine yazdığı zaferini müjdeleyen mektubunda: “bunun çadır değil botanik bahçesi olduğundan sitayişle bahseder.” Ecdat savaş meydanlarına bile gül ve çiçek taşımışlar.
Dipnotlar:
1- Âl-i İmrân Sûresi, 31.
2- Ahzâb Sûresi, 6.
3- Nisâ Sûresi, 80.
4- Ahzâb Sûresi, 56.
5- “Tecrîd-i Sarih Tercümesi”, D. İ. B. Yayınları, c. 6, s. 508.
6- Buhârî İman 8, Müslim İman 16.
7- “Tecrîd-i Sarih Tercümesi”, c. 1, s. 31.
8- Tirmizî, İlim 16.
9- Süleyman Çelebi, “Mevlid”, Merhaba Bahri.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.