KUTLU DOĞUM, MUTLU DOĞUM (2)
15 Nisan 2016, Cuma 08:39Hemşehrimiz olan büyük alim Hadimi Merhum’da Allah Resûlüne şöyle nazlanarak ondan şefaat talep ediyor:
Günahkârım yüzüm kara
Korkaram atarlar nâr’a
Meğer senden ola çâre
Şefâat Ya Resûlallah
Ümmetin Hâdimi Ahkâr
Âlemde nâkıs ü ebter
Meğer lutf olmasa âher
Şefâat Ya Resûlallah
Cem Sultan ise O’nu şöyle vasfediyor:
Halk olmaz idi âlem ü felek-melek
Ger olmasa idi anda rızâı Muhammedin
Dil gözgüsünü kaplar ise jeng-i ma'sıyet
Dâm cilasıdır salavât-ı Muhammedin
Öperdi şem'i çerh-i cemâli Muhammedin
Zeyn etti yeri vasfı kemâli Muhammedin
Baştan ayağa nûr idi zât-ı hamîesi
Düşmezse tân mı yere zılâl-i Muhammedin
Sıcaktan kavrulan, her tarafı kabaran, dudakları şak şak yarılan, bir damla su diye kıvranan ve fakat rahmet yağmaya başlayınca da ona kızan, isyan eden bir adam misali, asırlardır peygamber bekleyen, bunun geleceğini duyan, bilen ve hisseden fakat Resûlullah dünyayı şereflendirince de ona karşı çıkıp olmadık eziyetleri eden insanlara hitap eden Akif Merhum da şöyle der:
On dört asır evvel yine böyle bir geceydi
Kumdan ayın on dördü bir öksüz çıkıverdi
Lâkin o ne hüsrandı ki, hissetmedi gözler
Kaç bin senedir halbuki bekleşmedelerdi
Yakın tarihimizin en büyük simalarından, bugünkü imanlı gençliği kendi tabiriyle “damarlarından kanlar çekip mürekkep yaparak”, yazdığı yazılarla manen onları sulayıp ASIMIN neslinin yetişmesinde en büyük emeği olan Necib Fazıl da Allah Resûlüne muhabbetini Şeyhini de araya koyarak şöyle ızhar ediyor:
Düşünün ben ne büyük rütbeye tutkuluyum
Zira O'nun kulunun kölesinin kuluyum.
Memleketin ve milletin kurtuluşu için tek çare olarak İttihat ve Terakki’nin başa gelmesini isteyen ve bir ömür bunun için çalışan, fakat onlar geldikten sonra geçmişi mumla arattıklarını görünce, Filozof Rıza Tevfik’in yazdığı şu şiirde ibretli:
Musîbetten belâdan ibret aldık Ya Resûlallah
Uyandık şimdi, evvel hab’e daldık Ya Resûlallah
Acep dergâh-ı Hak'dan biz ne çaldık Ya Resûlallah
Medet kıl biz bu ellerde nasıl kaldık Ya Resûlallah
Bu günlerde bunaldıkça bunaldık Ya Resûlallah
Rûhum sana âşık, sana hayrandır Efendim !...
Bir ben değil, âlem sana kurbandır Efendim !...
Ecrâm-ı felek, levh ü kâlem mest-i nigâhın,
Medh eyleyen ahlâkını Kur'andır Efendim !...
Tâ Arş'a çıkar her gece âşıkların âhı,
Dîdârına âşık Ulu Yezdan'dır Efendim !...
Aşkınla buhurdan gibi tütmekte bu kalbim,
Sensiz bana Cennet bile hicrândır Efendim !...
Ali Ulvi KURUCU
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.