Lânetli Siyonistler (2)
23 Şubat 2019, Cumartesi 09:31Ekseriyetinin sahip olduğu bu kötü huy ve hasletlerinden dolayı, Yahudi milletinin içindeki Siyonistlere zillet damgası vurulduğu, peygamberlerin ve milletlerin intizarını aldıkları, hatta lânetlendikleri Kur’an-ı Kerim tarafından bildirilmektedir.
Kur’an’da lânete uğradıklarını bildiren ayetler:
“(Yahudiler peygamberlerle alay ederek) ‘Kalplerimiz perdelidir’ dediler. Hayır, küfür ve isyanları sebebiyle Allah onlara lânet etmiştir. O yüzden çok az inanırlar”(1)
“Daha öncede kâfirlere karşı zafer isterlerken kendilerine Allah katından ellerindeki (Tevrat’ı) doğrulayan bir kitap gelip de (Tevrat’tan) bilip öğrendiklerini gerçekler karşılarına dikilince onu inkâr ettiler. İşte Allah’ın lâneti böyle inkârcılaradır.”(2)
“İndirdiğimiz açık delilleri ve kitapta insanlara apaçık gösterdiğimiz hidayet yolunu gizleyenlere hem Allah hem de bütün lânet ediciler lânet eder.”(3)
“Yahudiler, Allah’ın eli bağlıdır (sıkıdır) dediler. Hay dedikleri yüzünden elleri bağlanası ve lânet olasılar…”(4)
“…Küfürleri, gerçeği kabul etmemeleri sebebiyle Allah onları lânetlemiştir. Artık pek az inanırlar.”(5)
Fakat bu topyekûn bir etnik kökene ait değildir. “Artık pek azı inanırlar” ayetiyle de Rabbimiz genelleme yapmamış, Yahudi kavminin tamamını lânetlememiş, az da olsa içlerinden inanan, hak ve hakikate gelen insanların olacağını haber vermiştir.
Bu sebeple: “Yahudi milletinin tamamı lânetlidir” demekte hem Kur’an’ın evrensel mesajlarına ters düşer hem de Allah Rasülü’nün hadislerine aykırıdır.
Bu da ayrı bir ırkçılık ve fanatizm olur ve İslâm inancına uygun bir görüş değildir. Yahudilerden Müslüman olup Peygamber efendimizin çok samimi arkadaşı olan insanlar da çıkmıştır. Yine eşlerinden biri olan Safiye validemiz de aynı kökendendir. Şu olayda çok enteresandır.
Müreysi Gazvesi dönüşü bir su kuyusu başında, su doldurma sırası yüzünden münakaşa çıkmış, münâfıkların reisi durumunda olan Yahudi Übey İbni Selül durumdan faydalanmak, Ensar (Medine yerlileri) ile Muhâcir (Mekke’den hicret edip gelenler) arasını bozmak, fitneyi alevlendirmek için şöyle demiştir: “Medine’ye varınca azizler, zelilleri oradan çıkaracak.”
Bu söz Medine’de duyulunca, babası münâfıkların reisi olmasına rağmen, kendisi iman ve ihlâs âbidesi olan oğlu Abdullah, Medine dışında babasının atının yularını tutmuş ve: “Muhammed azizdir. Ben ise zelilim demedikçe seni şehre sokmam” demiş, sözünde durmuş ve babası bu sözleri söyledikten sonra ancak onu evine salmıştır. Hatta bazı rivâyetlerde babasını öldürmeye kalkmış ve Hz. Peygamberin müdahalesiyle vazgeçmiştir.”(6)
Atalarımız: “Kötü emsal olmaz” demişler ve bu Mecelle’ye fıkhî bir hüküm olarak geçmiştir. Misal: Yahudi Müslümanlara böyle böyle yapıyor diye, eline fırsat geçse, diyelim ki, ıssız, sessiz, kimsesiz bir yerde yani kanun korkusunun olmadığı bir yerde suçsuz Musevilerle karşılaşsa, onlara kötülük yapabilir mi? Hayır. Öldürebilir mi asla! İslâm Tarihi bunun örnekleriyle doludur.
Uhut Savaşında, Hz. Hamza’nın, Ebu Katade’nin ve daha birçok kişinin müşrikler tarafından karınları deşilmiş, kalpleri çıkarılmış, burunları kesilmiş, gözleri oyulmuş, cesetleri parçalanmış... savaştan sonra bunları gören akrabaları Müşrik cesetlerine misilleme yapmak istemişler ama Rasülullah katiyen müsaade etmemiş: “Onlar bize emanettir, aynısını biz de yaparsak müşriklerden farkımız ne olacak” buyurmuş, “Ama yemin ettik Ya Rasulallah” diyenlere yeminlerinin kefaretini verdirmiş, fakat misilleme yapmalarına asla müsaade etmemiştir. Hendek Savaşında da aynı olaylar vuku bulmuştur.(7)
Hz. Peygamber şöyle buyurur: “Her doğan çocuk İslâm fıtratı üzerine doğar (İslâm’ı yani Allah ve Rasulünün varlığını kabule hazır bir yaratılışla doğar).Sonra anne ve babası onu Yahudileştirir, Hıristiyanlaştırır, Mecusileştirir.”(8)
Bu sebeple Yahudi olsun, Hıristiyan olsun gayri Müslim çocukları, buluğ çağına kadar günahsızdırlar. Bu devreye kadar ölse cennete gidecektir. Bu sebeple, Hz. Peygamber gayri Müslim çocuklarını sevmiş, okşamış, onları Müslüman çocuklarından ayırmamıştır.(9)
Bir savaşta ihmal ve hata yüzünden birkaç gayri Müslim çocuğu ölünce buna sebep olanları şiddetle tekdir etmiştir. Etraftan: “Ya Rasülallah! Onlar neticede müşrik çocuklarıdır” diyenlere; “Siz de müşrik çocukları idiniz. Onların büyüyünce iyi bir Müslüman olmayacaklarını bilir misiniz?” buyurmuştur.
Dipnotlar:
1- Bakara, 2/88.
2- Bakara, 2/89.
3- Bakara, 2/159.
4- Mâide, 5/64.
5- Nisâ, 4/46.
6- Buhârî, Menâkıb 8; Müslim, Birr 63; Gülen, a.g.e. c.2, s.135.
7- Sur Dergisi, sayı 287, s.9; Sur Dergisi, sayı 287, s.10.
8- Buhârî, Cenâiz, 80,93; Müslim, kader, 22 hadis no: (2658).
9- Ahmet Cevdet Paşa,nın “Kısas- ı Enbiyâ”sından naklen, Ali Yardım, “Peygamberimizin Şemâili”, Damla Yay. İst. 1997, s.51.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.