Lânetli Siyonistler (3)
25 Şubat 2019, Pazartesi 08:37Atalarımız: “Kötü emsal olmaz” demişler ve bu Mecelle’ye fıkhî bir hüküm olarak geçmiştir. Misal: Yahudi Müslümanlara böyle böyle yapıyor diye, eline fırsat geçse, diyelim ki, ıssız, sessiz, kimsesiz bir yerde yani kanun korkusunun olmadığı bir yerde suçsuz Musevilerle karşılaşsa, onlara kötülük yapabilir mi? Hayır. Öldürebilir mi asla! İslâm Tarihi bunun örnekleriyle doludur.
Uhut Savaşında, Hz. Hamza’nın, Ebu Katade’nin ve daha birçok kişinin müşrikler tarafından karınları deşilmiş, kalpleri çıkarılmış, burunları kesilmiş, gözleri oyulmuş, cesetleri parçalanmış... savaştan sonra bunları gören akrabaları Müşrik cesetlerine misilleme yapmak istemişler ama Rasülullah katiyen müsaade etmemiş: “Onlar bize emanettir, aynısını biz de yaparsak müşriklerden farkımız ne olacak” buyurmuş, “Ama yemin ettik Ya Rasulallah” diyenlere yeminlerinin kefaretini verdirmiş, fakat misilleme yapmalarına asla müsaade etmemiştir. Hendek Savaşında da aynı olaylar vuku bulmuştur.(1)
Hz. Peygamber şöyle buyurur: “Her doğan çocuk İslâm fıtratı üzerine doğar (İslâm’ı yani Allah ve Rasulünün varlığını kabule hazır bir yaratılışla doğar).Sonra anne ve babası onu Yahudileştirir, Hıristiyanlaştırır, Mecusileştirir.”(2)
Bu sebeple Yahudi olsun, Hıristiyan olsun gayri Müslim çocukları, buluğ çağına kadar günahsızdırlar. Bu devreye kadar ölse cennete gidecektir. Bu sebeple, Hz. Peygamber gayri Müslim çocuklarını sevmiş, okşamış, onları Müslüman çocuklarından ayırmamıştır.(3)
Bir savaşta ihmal ve hata yüzünden birkaç gayri Müslim çocuğu ölünce buna sebep olanları şiddetle tekdir etmiştir. Etraftan: “Ya Rasülallah! Onlar neticede müşrik çocuklarıdır” diyenlere; “Siz de müşrik çocukları idiniz. Onların büyüyünce iyi bir Müslüman olmayacaklarını bilir misiniz?” buyurmuştur.
Nitekim; “Danimarka’da 31.436 kişi üzerinde Hükümetin desteği ile 30 milyon dolar sarfıyla yapılan araştırmada insanların mayasında (DNA) larında suç kromozomlarına rastlanmadığı kesin olarak ortaya çıkmıştır.”(4)
Nitekim günümüzde de bu katliamları tasvip etmeyen, mitingler yapan, asker olup katliam emirlerine uymadığı için hapis yatan, işkence gören, cemiyetten dışlanan, mevki ve makamını kaybeden Yahudiler de vardır.
Dolayısıyla bu tenkitler, bu tahkirler, bu zillet ve lânetler onların soyuna, sopuna, etnik kökenine değil, onların ekseriyetinin sahip olduğu kötü huy ve hasletleredir. Kısacası Siyonist zihniyetli insanlaradır.
İslâm inancına göre hiç kimse ırk ve milliyetinden dolayı hakarete, şekavete, yine milliyet ve etnik kökeninden dolayı saadete ve övgüye mazhar olamaz. Hiç kimse doğuştan suçlu veya doğuştan torpilli değildir. Üstünlük ancak Takva ile, güzel ahlak ile, yaratılmışlara faydalı olmakla elde edilebilir.
Cenâb-ı Allah: “... Muhakkak ki; Allah yanında en değerli ve en üstün olmak (soy-sopla değil) takva iledir.”(5) buyurur.
Daha birçok ayet ve hadis de, bu milletin kötü ahlakından, bozuk karakterinden, ellerindeki Tevrat’ın muharref yani: Sonradan insanlar tarafından yazılmış bir kitap olduğundan ve bu kitap içindeki bozuk inanç ve akidelerden bahsedilir.
Ayrıca Yahudilerin, Hıristiyanlarla olan ortak yönlerine de dikkat çekilir. Onlardan bazıları da şöyledir:
1-Mukaddes kitaplarını ve peygamberlerini bir kenara bırakıp, bilginlerini ve rahiplerini Rabler edindiler.(6)
2-Bu iki dinin din adamları kendilerine inanan insanları kandırıp mallarını yediler.(7) Günah çıkarma, vaftiz olma, endülijans (cennetten bağ, bahçe, saray, köşk satılması) gibi usullerle hala yiyorlar.
3-Yahudiler Hz. Üzeyir’i, Hıristiyanlarda Hz. İsa’yı Allah’ın oğlu olarak lanse ettiler. Yani Allah’ı insan seviyesine indirdiler.(8)
4-Bile bile hak ve hakikati gizlediler, kitaplarını değiştirdiler.(9)
5-Allah’ın âyetlerini inkâr edip ona iftira ettiler.(10)
6-Yahudi ve Hıristiyanlar Müslümanlara ısınamayıp, yaklaşmayıp, birbirini dost edinip ortak cephe oluşturdular.(11)
7-Ehl-i kitap “Cennete ancak Yahudi ve Hıristiyanlar girecek” dediler. Müslümanlara orada yer bırakmadılar.(12)
Dipnotlar:
1- Sur Dergisi, sayı 287, s.9; Sur Dergisi, sayı 287, s.10.
2- Buhârî, Cenâiz, 80,93; Müslim, kader, 22 hadis no: (2658).
3- Ahmet Cevdet Paşa,nın “Kısas- ı Enbiyâ”sından naklen, Ali Yardım, “Peygamberimizin Şemâili”, Damla Yay. İst. 1997, s.51.
4- Haluk Alan, “Efsaneler Çökerken”, Zafer Dergisi, 1987, sayı 132, s.10.
5- Hucurât, 49/13.
6- Tevbe, 9/31.
7- Tevbe, 9/34.
8- Mâide, 5/18.
9- Âl-i İmrân, 3/71; Mâide, 5/15.
10- Âl-i İmrân, 3/70-78.
11- Mâide, 5/51.
12- Bakara, 2/111.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.