Maaş Bağlatan Ağaç (2)
07 Şubat 2017, Salı 07:29Ağacın önem ve ehemmiyeti hakkında son zamanlarda milletimiz arasında bir teyakkuz, bir uyanış vardır ama yeterli değildir. Başka milletler bu seferberliği çok daha önceleri başlatmışlardır.
Avustralya’nın Melbörn kentinde bir caddeye Çanakkale Savaşında ölen her bir asker için bir ağaç dikilmiş ve üzerine o askerin ismi yazılmıştır. Ağaçtan bir tünel oluşmuş, hem güzel bir görüntü ve gezinti yeri, hem sıcaktan korunma, hem de vatanları için canlarını fedâ edenlere bir kadirşinaslık, yani her yönden faydalı bir tutum ve davranış.
Biz ise yıllarımızı hamasi konuşmalarla, samimiyetsiz törenlerle, tutum ve davranışlarla heba etmekteyiz. Şöyle bir misal verirsek, ne demek istediğimiz daha iyi anlaşılır:
Demokrat Partinin meşhur Millî Eğitim Bakanı merhum Tevfik İleri, bakan iken Çanakkale Zaferimizin bir yıldönümü törenlerine katılır. Tören icra edilirken kürsüde konuşmakta olan Bakan Bey’e birkaç genç, kendi aralarında kanlarını topladıkları bir şişe getirip sunarlar ve “nasıl ki dedelerimiz buralarda kanlarını akıttılarsa, bizde akıtıp bu şişede topladık, fedâ olsun” mealinde sözler söylerler.
Bakan bey onlara der ki; “gençler, ilginize teşekkür ederim, davranışınız beni duygulandırdı, ama keşke daha faydalı bir iş yapsaydınız. Atalarımız kanlarını akıttı ama o gün öyle icap ediyordu ve en faydalı işi yapıp, vatanlarını, bayraklarını, inançlarını, namus ve şereflerini korumak için kanlarını akıtmaları gerekiyordu.
Ama bugün sizin akıttığınız kanın kimseye bir faydası yok. Keşke böyle yapacağınıza elinizde birer fidan getirip, savaş dönemi yakılıp kavrulan, hâlâ kendine gelemeyip çıplak vaziyette duran şu tepelere ekseydiniz, daha bilinçli ve yararlı olurdu” diye çok ibretli bir cevap vermiş.(1)
Gerçekten Avustralyalıların Anzakları için yaptıkları ile bizim şehitlerimiz için yaptığımızı karşılaştırdığımızda onlarınkinin daha bilinçli, yararlı ve kalıcı olduğunu itiraf etmek durumunda kalırız. Bu bilinçli uygulamalardan bir başka örnek de; dünyada “Ağaç Bayramı” diye bir uygulamayı başlatan kişinin de, Doğu Anadolu Fâtihi tâbir edilen Kâzım Karabekir Paşa olduğu rivâyet edilir.(2)
Kore savaşında hava çok soğuktur, halk titriyor, donarak ölenler var. Bizim subaylar onlara; “ormanlarınızdan neye odun kesip ısınmıyorsunuz?” demişler onlar; “ilerde torunlarımızın aç kalma pahasına ısınmak istemiyoruz” diye cevap vermişlerdir.(3)
Birinci Dünya Savaşında Ruslara esir düşen Faik Tonguç hatıralarında; dünyada en büyük orman alanlarına sahip olan Rusların bile, kamçı yapmak için bile olsa, küçücük bir ağaç kesenden nasıl hesabının sorulduğunu anlatması,(4) bizde ise bu hususa nasıl bigâne kalındığının hatırlanması insanı ürpertmektedir. Ama bu lakaydilik devam ederse, kısa bir müddet sonra yani bir çeyrek asır sonra Anadolu’nun çöl olacağını TEMA vakfı yetkilileri ve ilim adamları dile getirmektedirler.
Hâlbuki ecdâdımız ağacın kıymetini darbı mesel haline getirdiği şu cümle ile özetlemiş ve ağaçla ilgili birçok vakıflar kurum ve kuruluşlar ihdas etmişlerdir; “Ağaç yuvamızın eşiği, yavrumuzun beşiği, soframızın kaşığı, mevtamızın tabutu, ocağımızın yakıtıdır.”(5)
Dipnotlar:
1-Yavuz Bülent Bâkıler, “Gidenlerin Ardından”, Türk Edebiyatı Vakfı Yay. İst. 2006, s. 110.
2-Mustafa Armağan, “Kâzım Karabekir’in Gözüyle Yakın Târihimiz”,Timaş Yay.İst.2011,s.195.
3-Sâmiha Ayverdi, “Ne İdik Ne Olduk”, Kubbealtı Yay. İst. 2007, s.118.
4-Faik Tonguç, “Bir Yedek Subayın Anıları”, İş Bankası Yay. İst. 2006, s. 306.
5-İsmail Hâmi Dânişmend,“Târihi Hakikatler”, Tercüman Gazetesi Yay.1979, c. 2, s. 253.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.