Mağfiret Ayında Affedici Olmak
20 Haziran 2016, Pazartesi 08:47Bugün Ramazan-ı şerifin 15.gününü idrak ediyoruz. Mevlâm tuttuğumuz oruçlarımızı dergâhında makbûl ve kabûl buyursun. Ramazan-ı bizlerden hoşnut eylesin. Şikâyetçi eylemesin.
Ramazan ayının bereketiyle kendimizi test ederek kötü huylarımızdan vazgeçip, ahlâkımızı güzelleştirme yolunda gayret sarf etmeliyiz. Yüce dinimiz İslâm, insanlar arasında affedici olmayı teşvik etmektedir.
Enes (r.a.) şöyle anlatır: Rasûlullah (s.a.v.) aramızda oturuyordu, azı dişleri gürününceye kadar tebessüm ettiğini gördük. Hz. Ömer (r.a.):
“–Anam babam sana feda olsun ey Allah’ın Rasûlü! Sizi böyle tebessüm ettiren nedir?” diye sordu. Efendimiz (s.a.v.) şunları anlattı:
“−Ümmetimden iki kişi Yüce Rabbimiz’in huzûrunda diz çöktüler. İçlerinden biri:
«–Ey Rabbim, benim hakkımı kardeşimden al!» dedi. Allah Teâlâ:
«–Hakkını kardeşinden nasıl alayım, zira onun hiçbir hasenâtı kalmamıştır?» buyurdu. O:
«–O zaman günahlarımın bir kısmını ona yükle!» dedi.”
Söz buraya gelince Allah Rasûlü (s.a.v.) ağladı, gözlerinden yaşlar dökülmeye başladı ve şöyle buyurdu: “–Kıyamet günü öyle büyük bir gündür ki, o günde insanlar günahlarının başkalarına yüklenmesine son derece muhtaçtırlar.” Sonra sözlerine şöyle devam etti:
“Allah Teâlâ hakkını talep eden kişiye:
«–Gözlerini kaldır ve cennetlere bak!» buyurdu. Adam başını kaldırınca:
«–Yâ Rabbi, altından yapılmış şehirler, altından yapılmış ve incilerle süslenmiş saraylar görüyorum. Bunlar hangi peygamber, hangi sıddîk veya hangi şehîd için hazırlandı?» dedi.
Cenâb-ı Hak:
«–İstersen sen onlara mâlik olabilirsin» buyurdu. Adam:
«–Ne ile?» deyince, Allah Teâlâ:
«–Kardeşini affetmek sûretiyle» buyurdu. Adam:
«–Ey Rabbim, kardeşimi affettim» dedi. Bunun üzerine Allah Teâlâ:
«–Kardeşinin elinden tut ve onu cennete götür» buyurdu.”
Bu hâdiseyi anlattıktan sonra Allah Rasûlü (s.a.v.):
“–Allah’a karşı takvâ sahibi olun ve aranızı ıslaha çalışın! Gördüğünüz gibi Allah Teâlâ Müslümanların arasını ıslah ediyor” buyurdu. (Hâkim, IV, 620/8718)
Allah ve Rasûlü’nün mü’minlere olan şefkât ve merhameti ne kadar büyük… Bu durumda biz Müslümanlara düşen görevde, zulüm ve haksızlıktan şiddetle kaçınarak âhirette iflâsa düşmekten korunmak, şahsımıza karşı yapılan hataları mümkün olduğu kadar affetmek ve mü’min kardeşlerimizin arasını ıslah etmektir. Cenâb-ı Hakk, âyet-i kerimede şöyle buyurur:
“Af yolunu tut! İyi ve güzel olan şeyleri emret! (Delil kabul etmeyen ısrarcı) câhillerden yüz çevir.” (A‘râf, 199)
Cenâb-ı Hak bizim bilerek veya hatâen işlediğimiz günahları affetmeseydi hâlimiz nice olurdu?!. Merhameti sonsuz olan Rabbimizin affı sayesinde ayakta kaldığımızın farkında mıyız?! Diğer âyet-i kerimelerde şöyle buyrulur:
“Eğer Allah, yaptıkları yüzünden insanları (hemen) cezalandıracak olsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat Allah, onları muayyen bir vakte kadar erteliyor. Vakitleri gelince (bir an bile geciktirmez). Şüphesiz Allah, kullarını görmektedir.” (Fâtır, 45; Nahl, 61)
Cenâb-ı Hak, kullarını devamlı affediyor ve onlara mühlet verip akıllarını başlarına almaları husûsunda fırsat tanıyor. (Bakara, 52)
Bizlerde şu mübarek günleri fırsat bilerek, küs olduğumuz kardeşlerimiz var ise barışma yolunu tercih ederek affedici olalım. Çünkü ilk adım kimden gelirse o daha kazançlı çıkacaktır. Gönülden Muhabbetlerimle.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.