Makam Araçları; İtibar mı Savurganlık mı?
13 Nisan 2022, Çarşamba 08:30Makam araçları, yüksek makamdaki kişilere tahsis edilen araç olarak tanımlanıyor.
Devletimize, milletimize hizmet eden kişiler her şeyin en iyisine lâyık elbette ; bu benim görüşüm; ancak..işin standardının olmaması kamusal vicdanı etkileyen bir hal almakta.
Çocukluk ve gençliğimizdeki makam araçlarının kapısında “resmi hizmete mahsustur” yazar hatta çoğunda tahsis edilen aracın hangi kuruma ait olduğu da belirtilirdi. Aracın bu şekilde olması belki keyfi kullanımlarda da kontrol sağlardı. Günümüzde makam araçları satın alma, kiralama gibi çeşitli yöntemlerle edinildiği ve resmi araç olduğu bile belli olmadığı için kullanım kontrol dışı olabiliyor ve makam sahibinin vicdanına kalıyor. 1945 yılında “resmi araçlara eş ve çocukların bindirilmesi yasaklanmış”. 1951 yılında makam aracını özel işlerinde kullanan İçişleri Bakanı Halil Özyörük istifa etmiş. (son iki cümle kaynağım tanıtım amaçlı yararlandığım YKY Cumhuriyet Ansiklopedisi’dir. Olay tarihinde İzmir Milletvekili olan Halil Özyörük daha sonra iki dönem Konya Milletvekili olarak Meclis’te bulunmuş ve Adalet Bakanlığı da yapmıştır)
Günümüzde makam araçları siyaset malzemesi olarak özellikle muhalefetin gündeminden düşmüyor. Geçmiş yıllarda tasarruf genelgeleri ile kısıtlama getirildi, Bakanlığı dönemlerinde merhum Adnan Kahveci hangi makama hangi aracın alınabileceği ile ilgili çalışmalar yaptı, kurallar getirdi; bugün araç alımı ve kullanımları maalesef kontrolsüz bence. Devletin üst zirvesi değil herhangi bir ilçe Belediye Başkanı en lüks araçları makam aracı yapabiliyor. Sınırsız yolu var. Kiralayabilirsiniz, vakıf veya dernek aracılığıyla alabilirsiniz, ucuza mal etme isteğiniz varsa İtfaiye ön aracı adıyla satın alabilirsiniz. Resmen ve alenen standart dışı aracı satın alıp makam aracı yapsanız dahi Sayıştay denetimlerinde geri ödeme gibi uygulamalar değil uyarı söz konusu oluyor. Yıllar öncenin makam sahipleri bile görevden ayrıldıktan sonra makam aracı ve koruma polisli olarak yaşamına devam ediyor ömür boyu.
Makam araçlarının zorunluluk ve gerekliliği tartışması dışında gözden ırak tutulan bir konu bence araçların yakıt ve bakım masrafları. Kamu kuruluşları ve Belediyelerin çoğunda makam sahipleri 3000-5000 cc altında motor gücüne sahip araçları tercih etmiyor. Bunun ekonomimize getirdiği yük elbette tartışılmalı. Bence acilen araç standardizasyonu getirilmeli ve hangi makama ne tür makam aracı tahsis edileceği kurallara bağlanıp sıkı şekilde izlenmeli. Makam araçlarının en lükslerini seviyor makam sahipleri. Şimdiye kadar hatırladığım Renault Safrane makam aracı tercih eden ilk ve son Başbakan merhum Bülent Ecevit idi.
Günümüze bakıyorum. Bir çok şeyi itibar uğruna savurganlık olarak nitelendiren muhalefeti gözlüyorum. Malum altı lider toplantılar yapıyor. Hazine yardımı almayan ve arkalarında oy oranı henüz meçhul liderler dahi makam aracı lüksünde iktidardan geri değil. Ben gelecekteki tavırları yönünden merak ediyorum; mesela keşke iktidar ve muhalefet partileri kendi partilerinden seçilen Belediye Başkanları’nın makam tahsisli araçlarının markaları ve motor güçlerini kamuoyuyla paylaşsalar da bizler de bugünden öğrensek itibarı mı savurganlığı mı seçtiklerini.
Milletimiz zor günlerden geçiyor. Tasarrufun devletçe önemi de gerçek. Kamu vicdanını yaralayabilecek konulardan birisi de makam araçları. Standardizasyonu ve kontrollü kullanımı gerçekten çok önemli. Dikkate alınmasını diliyorum.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.