Makro İhtiyati Tedbirler
30 Haziran 2022, Perşembe 09:17Ülkeler ve milletler de aynen canlı bünye gibi, insan gibi bazen hastalanır. Acze düşer ve kontrol edemediği olaylar gelişmeler çaresizliğe sürükler. Tedavi veya çözümsüzlük hâkim olur. Bu duruma sebep olan etkenler çoktur ama birkaç tanesine dokunalım.
Liyakatsizlik, naçar kalmanın en önemli sebebidir. İş bilmez, bozuk niyetli ve torpille iş başına gelenlerin iş yapıyor görünerek yapmadığı işlerin sonucunda yokluk-kıtlık ve bozulma zuhur eder.
İsraf ekonomisi uygulamaları, ülkeyi ve milleti zora sokan telafisi mümkün olmayan acze düşüren etkendir. Yapılan israf zayi olmuş gitmiştir, geri gelmez.
Tedbirsizlik ve öngörüsüzlük de yokluğun ve kıtlığın kapsını aralar. Aç kalmaya mahkûm eder.
Merkezi idarelerin ekonomiyi genellikle yavaşlatma yönünde tüketim, üretim, ithalat, kredi vb. gelişmeleri düzenlemek ve dengelemek amacıyla önlem niteliği ağır basan, genellikle geçici olan kararlar-uygulamaları zamanında almazlarsa duvara toslarlar. Bu gün yaşadığımız acı veren hayat pahalılığının ana sebeplerinden biri tam da budur. Yani tedbirsizlik ve öngörüsüzlük.
Aklım ereli beri ekilen tarlalar, üretilen bahçeler 8-10 senedir artık bomboştur. Köylü ve çiftçiler hiç iş yapmıyorlar. Herkes bir şekilde devletin kasasına maymuncuk uydurmuş, onunla yetinmiş, bu bana yeter anlayışı hüküm sürmüştür.
Yaşlı maaşı, dul maaşı, hasta maaşı, hasta bakma aylığı, hiç olmadı okula giden çocuklar için yapılan ödemeler, davar kulağı primi v.b pek çok gelirler, insanları tembelleştirmiştir.
Kimse üretmiyor, kimse çalışmıyor. Herkes tüketici olmuş. Çok az miktarda büyük çiftçi tüzel kişilikler biraz üretim yapıyorsa da yeterli değildir.
Hal böyle olunca,
- Her şeyi ithal edeceksin.
- Döviz bulacaksın.
- Borç alacaksın
- Üretime ve yatırıma gidecek imkânları buralara sarf edeceksin.
Sonuçta dövizi uçuracak, o da tüm malları havalandıracak ve bu gün duçar olduğumuz acı sonuçları kucağında bulacaksın.
Peki o zaman ne yapmalıyız ki bu girdaptan çıkalım.?
En önce acilen MAKRO İHTİYATİ TEDBİRLER alacaksın.
Öncelikle lüks tüketimi teşvik eden doneleri ortadan kaldırın.
Binaenaleyh Çoban, çocuk, çoluk herkesin akıllı telefonu olması çılgınlıktır. Akıllı TV, Akıllı fırın, akıllı mutfak, akıllı bina ve ev. Her şey akıllı olunca bu defa insanlar akılsızlaşıyor. Ayağını yorganına göre uzatmayı dahi bilmez oluyor. Bunun yani çılgınca tüketim ve israf ekonomisinin önlenmesi lazım.
Bu gün olmazsa yarın aç kalacağız. O halde; şöyle şöyle yapmalıyız anlayışı gelişmesi lazım.
Eskiden un sandıklarımız vardı. Besleme yoğurtlarımız vardı. Yağ tulumlarımız vardı. Bulgur dağarlarımız vardı. Zaten bunlar bir evde varsa yıl boyu o ev aç kalmaz. Şimdi nasıl her gün markete koşup, ekmek alıp gelen insanlar olduk. Ekmek yanında o da bu da alınca her gün gereksiz harcama oluyor.
Elbette kişi bazına indirmiş oldum ama bunlar kişilerin alacağı makro tedbirlerdir. Kısaca bana lazım değil zihniyeti gelişmelidir. O da lazım bu da lazım. Komşu almış ben de alırım. Tv de gördüm almam lazım derseniz sonuç budur.
Devlet olarak “YASAK” kanunlarını getirmeliyiz. Herşey serbest, herşey olur, varsın olsun zihniyetini benimseyen devletler yok olmaya mahkûmdur.
- Sınırları iyi tutmalı devlet,
- Yargıyı iyi tanzim etmeli devlet
- İthalatı kısmalı devlet
- Üretimi daha çok teşvik etmeli devlet. (Organizede yatırım yapmak isteyen bir iş adamı trilyonlar verip arsa alırsa veya aylığı yüz bin lira kira öderse bu olmaz. Dağlar araziler bomboş. Ver sana yatırımcıya)
- Çılgın tüketim alışkanlığını azaltmalı devlet. Para politikalarını tutmalı.
- Dövize rest çekmeli devlet.
- Devleti yıkmaya azmeden pahalılığı sürdürenleri yok etmeli devlet.
- Kısaca yumruğunu vurmalı devlet.
KITLIK GELMEDEN….
Mehmet KARAGÖZ
Gazeteci Yazar
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.