MAVİ TÜNELDE SU KALDI MI? GÖKSU HALA NİYE AKDENİZ’E DÖKÜLÜYOR?

Bugünkü yazımızı belli bir kesim beğenmeyebilir.

Ama uzun lafın kısasında en sonunda Sayın Cumhurbaşkanımıza bile yanlış eksik bilgiler vererek sadece şehir tarım ve su konusunda çekincelerimizi korkularımızı kısaca özetlemek istiyorum.

Ve adım UĞUR gibi biliyorum ki Konya Ovası sulama projesi, dahası Konya ovasında sulama ile ilgili projelerle tam adam gibi takip edilmediği için acele yapıldığı için bizim mavi tünel hala yarım yamalak.

Bunun 100 milyon metreküpü Konya içme suyuna ayrıldı.

Ama ne yazık ki Cihanbeyli Kulu Altınekin devreye girince bu 150 milyon metreküpe çıkartıldı.

Sulama projeleri tamamlanmadan.

İşlev görmeden.

Tarımda sadece son yıllarda değil yıllarca 40 yıldır 60 yıldır çiftçinin oyunu almak için yanlış ürün ve sulama politikaları ile bugüne geldik.

Eeee çiftçinin oyu önemli değil mi?    

Konya tarım şehri.

O zaman her ürüne, hala her su kuyusuna özetle para ve oy için her şeye göz yum.

Çiftçi kazansın.

Konya kazanır.

Sonuçta bizim parti kazanır(!)

Su bitiyor tükeniyor kimin umurunda?

…………

Çok net ifade ediyorum.

Bugünkü yazım öyle bir günlük iki günlük ya da falanca insandan bilgi alarak yazdığım bir yazı değil.

Aylardır okuduklarım dinlediklerim bir yana en az son üç aydır iktidarı destekleyen desteklemeyen cemaati şu ya da bu çiftçi, DSİ görevlisi mühendis işçi akademisyen her insanı dinliyorum.

Notlar alıyorum.

Seven sevmeyen herkese isimlerini kimliklerini yazmamak için yeminler ederek doğrusunu öğrenmeye çalışıyorum.

Buyurun notlarımdan bazı acı gerçekler.

Bunları bir tek siyasetçi yalanlasın onunla da her ortamda görüşmeye hazırım.  

Ama öyle kulağından kuyruğundan şurası şöyle böyle demeyecek hepsini birden konuşacağız.

…………….

Önce bir dostumuzun şu kurak yağışsız günlere dikkat çekmek için gönderdiği yazıdan başlayalım.

………….

“Suyun bitmesi bir felakettir.

İlerleyen yıllarda eğer ciddi bir savaş olacaksa bu, ‘temiz su” yüzünden olacaktır.

Sıcaklığın tavan yaptığı, küçücük bir esintiye ‘oh be!’ dediğimiz, kavrulduğumuz bir sıcak gününden merhaba!

Sadece ülkemizde değil dünyanın en büyük sorununun kuraklık olduğunu aklımızdan bir dakika bile çıkarmamalıyız.

Evlerdeki ve işyerlerindeki hoyratça su kullanımı ve vahşi tarım sulamaları gibi baş etkenler, bizleri kuraklığa bir adım daha yaklaştırıyor.

Suyun olmadığı yerde kavga olur, kargaşa olur.

Su, insan hayatının var oluş iksiri olduğu gibi, bütün canlıların da öz kaynağıdır.

Su, hayatımızdaki en önemli yaşam mucizesidir. Fiziksel ve ruhsal temizlenmenin olmazsa olmazıdır.

Kurak geçen yıl sonrası bu yıl kışımızın iyi olması, bahar yağışlarının az olması ve Haziran yağışlarının iyi olmasına rağmen kuraklık bölgemiz için, tarımsal üretim sulamaları için her zaman ciddi bir sorun olmaktadır.

Kuraklıkla mücadelede en önemli etkenlerden birinin de toplumların değerler eğitiminin içine ‘suya saygı’ eğitiminin de yerleştirilmesinden geçeceğini düşünüyorum.

Hemen hemen her toplumda nesilden nesile gelişen, bilinçli veya bilinçsizce öğretilen bir değerler eğitimi vardır.

Örneğin bir öz eleştiride bulunmak istiyorum.

Benim çocuklarıma servetler vaat etseniz, yerdeki bir ekmeği çiğnetemezsiniz, bayrağı yerde bıraktıramazsınız.

Domuz eti yediremezsiniz.

Ben dâhil, biz bu değerler eğitiminin içinde ‘suyu bilinçli ve idareli kullanma’ eğitimini de gereğince vermiş olsaydık kuraklıkla mücadele etmemiz daha kolay olurdu.

EKMEK KUTSAL DA SU KUTSAL DEĞİL Mİ?

Su olmadan yaşam mı olur?

Aksine ekmek olmadan başka besinlerle yaşanabilir ancak susuz?

Ekmeği yerde gördüğünde üç kez öpüp başına koyduktan sonra yüksekçe bir yere koyan toplum, gözünün önündeki şırıl şırıl akan musluğu kapatmadıkça, kuraklıkla mücadele edemeyiz.

Bu büyük bir felaket ey millet!

Kuraklıkla mücadele etmek gerek!

O bizi ve memleketimizi bitirmeden!

Sağlıcakla

…………..

Şimdi gelelim bir üst düzey bürokrat ve mühendisin dediklerine;

…………..

“Bilim adamları fili körün tarif ettiği gibi tarif ediyorlar

ALTEKİN’DE toprak susuzluktan yarılıyor.

KTÜ görmüş SÜ ziraat fakültesi görmüş yorum yapıyorlar.

KTÜ zemin etütlerini bilen bir üniversite ya da koca koca profesörler değil ki

Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi burada, eskiden beri Tarım İl Müdürlüğü var, bunun daha üzerinde de DSİ var.

Niye DSİ zeminde su ile tarımsal olaylarla hem tarım il müdürlüğü ve hem de DSİ birlikte çalışmış yıllarca kamu kurumlarıdır.

Yorum yapılırken düdenlerle ilgili artı çöküntülerle ilgili artı çatlaklarla ilgili yorum yapılırken hatta jeoloji mühendisleri odası da toplantı yapıyor.

Ama herkes bir tarafından çekip kendine göre yorumluyor.

Yani tam körün fil tarifi.

Hiç kimse DSİ’den suyla ilgili yer altı suları ile ilgili faylarla çatlaklarla obruklarla ilgili yorum yapmıyor.

Hiç kimse konuşmuyor.

Hiç kimse açıklamıyor.

….

KTÜ DSİ’den bilgi almalı öğrencileri eğitip ilim erbabı yapabilmesi için.

DSİ’den de bilen insandan ilim alınmalı.

Bu çatlaklar yarıklar faylanmalar obruklar tedbir alınmadığı müddetçe artarak devam edecek şehre gelecek.

Konya ovasında derin kuyu bende kazdırırım.

Şu anda sıkıntılı olan derin kuyular.

Şakır şakır derin kuyular kazdırılıyor. Ne DSİ ne hukuk bunun önüne geçebilir.

Herkes seyrediyor.

Parası olan toprağı olan basıyor kuyuyu çekiyor suyu.

İnsanlar sıkıntılı kuyuyu açacaklar.

Tamam benim de bir yarım çiftçi su lazım.

DSİ önceden kurak periyodun olduğunu söylemeli ve çiftçi buna göre tedbir almalıydı.

Kimse konuşamıyor siyasetten korkuyorlar.

Ziraat odalarının bile sesi çıkmıyor.

Yahu hava, güneş ne ise su odur.

SUSUZ HAYAT OLMAZ. OLMAZ…

Konya Ovasında sulama ile ilgili projeler takip edilmediği için hep acele yapıldığı için bizim Mavi tünelden çekeceği su 300 milyon metreküp idi.

Bunun 100 milyon metreküpü Konya içme suyuna ayrıldı.

Ama ne yazık ki Cihanbeyli Kulu Altınekin devreye girince bu 150 milyon metreküpe çıkartıldı.

Sulama projeleri tamamlanmadan.

İşlev görmeden.

Ve dolayısıyla artı Beyşehir gölünde de 1121 idi su alma kodunu kod 1122.60’a çıkartıldı

Ve Beyşehir’den alabildiğimiz suda sulamaya 300 milyon metreküp su idi.

Sahadan temin edilen sularla birlikte Konya Ovasında 650 bin hektar alan sulanacaktı.

Sonuçta DSİ’de projeler doğru dürüst takip edilmediği için Kırelli de yapılan borulu şebeke artı Ahırlı Yalıhüyük sulamasına yapılan borulu şebeke artı ahi kanalı artı KOS 4720 bin hektar doğru dürüst takip edilmediği için inşaat sıkıntıları oluştu ve işlem göremez duruma gelindi.

Sonuçta da bu sıkıntılardan dolayı su kaçakları çok fazla oldu oluyor.

Sonuçta da DSİ’de planlama yeniden bilen insanlar tarağından takip edilmez ise planlama ve projelendirme ihalelerde doğru dürüst yapılmaz ise Konya ovasında tarımsal sulama sıkıntıya girebilir ve hepsi içme suyuna dönüşebilir.

İl Tarım müdürlüğü, Ziraat Fakülteleri, DSİ ile ortak acil çalışılmalı sulanmayan topraklara da mısır gibi yani çok su isteyen ürünler asla ektirilmemeli.

Ve sonuçta da geleceğimiz adına çok büyük ve açık tehdit devam ediyor.

Abdülhamit’ten sonra yakın tarihte Mehmet Keçeciler ile Derebucak kanalı yapıldı.

Sonuçta hala Avşar barajı Hadimi tüneli tamamlanamadığı için Göksu’ya boşa akıp gidiyor tekrar boşa boşa gidiyor sularımız.

Oradan Göksu’ya hala hazırda 150 milyon metreküp su boşa gidiyor.

Bu nasıl iş Allah aşkına?

Konya ovasına gelecek denilen su Akdeniz’e boşa dökülüyor ve herkes seyrediyor ve hiç kimse sesini çıkarmıyor.

Hamidi tüneli hala 18 km’lik doğru dürüst takip edilmediği için sadece 6 km’si tamamlandığı için gerisinin ne olacağı ne zaman yapılacağı maalesef belli değil.

………….

Su için yazacaklarımın finalini yarına sakladım.

Çünkü başınızı daha fazla ağrıtmak istemiyorum.

Sayın Cumhurbaşkanımıza yıllardır uçtuk kaçtık yaptık denilenler ortada.

Bugün külliyeye gider bilgi kaynaklarımın ismini veririm.

Şu ana kadar hep AK partili çiftçilerin, mühendislerin, bürokratların ve hocaların dediklerini toparladım.

Birde vatansever ama şak şakçı olmayanların dediklerini bir okuyun bakalım.

Sonra bana yok arabaları yıkatmayalım.

Aman çeşmeyi kontrollü kullanalım.

Dişimizi fırçalarken şöyle yapalım nasihatleri ha

Bulaşık makinesi şu saatler arasında çalıştırılmalı.

Geçin oradan sizi yalancılar.

Vatan hainliği illa dağdan kurşun atmakla olmaz.

Vatan hainliği Sayın Cumhurbaşkanımıza yanlış eksik bilgi vermek ile dağdan mermi atan arasında bence fark yoktur.

Ki bu hainlik geleceğimizi yok ediyor geleceğimizi.

Bizi değil gelecek nesilleri yok ediyor.

……………..

Son bir not.

Hafta sonu Abdülaziz Mescidi Tolun’dan anekdotları okuyordum.

“Konya valilerinden biri, Mevlevihane’ye gidip Hazreti Mevlana’yı ziyaret etmek ister.

Yanında bulunan Konyalı bilginlerden biri, ister istemez veya hulûs çakmak için valiye refakat eder. Dergâha girip türbeyi ziyaret ettikleri sırada o bilgin, Valiye Mevlana’yı küçümsemek kasdıyla

“Yirmi senedir Konya’dayım. Bir kere bile girip ziyaret etmedim” der.

Zarif, uyanık ve hazırcevap türbedar, şu cevapla ağzının payını verir:

“Ne zannettin hocam, burası ahır değil, buraya ancak insanlar girer!...”

………

Yarın su ile devam edebilmek ümidi ile hoş çakalın.

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Rabbin hoşnutluğu anne ve babanın hoşnutluğuna bağlıdır. Rabbin öfkesi ise anne ve babanın öfkesine bağlıdır.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Para için makam için sandık için özetle çıkar için büyük yada küçük menfaat için yalan söylemekten vazgeçtiğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz.