MEDENİYET
07 Eylül 2015, Pazartesi 00:00Üstümüzde üç kıtanın kayıdı
Tarih dizimizde doğdu büyüdü
Duymamışken medeniyet neyidü
Garba ışık verdi Şarkımız bizim
Bekir Sıtkı Erdoğan
Medenî: Kelimesi Arapça bir kelimedir ve bilgili, görgülü, kültürlü, şehirli manalarına gelir. Eski dönemlerde şehirde yaşayanlar azınlıkta olduğu için imrenilecek bir durum idi, ama günümüzde çoğunluk şehirlere kaydı ve her türlü kötülükler, olumsuzluklar çokluğun olduğu şehirlerden çıkmaktadır. Dolayısıyla şehirli olmak günümüzde bir avantaj değildir, bilakis, birçok sterisin, sıkıntının kaynağı olmaktadır. Ahir zamanda; “şehirlerden taşraya hicretin başlaması, kıyamet alameti olarak” bildirilmiş, her halde o günler yaklaştı. Çünkü artık özellikle büyük şehirler insanı sıkmakta, cendereye çekmektedir. Şu sözler bu sıkıntıyı dile getiren cümlelerdir:
“Medeniyet lüzumsuz ihtiyaçların sonsuz sayıda çoğalmasıdır.” Mark Tawin
“Modern hayat, insanların günün yarısını vücutlarına yağ pompalamak, ikinci yarısını da o yağları eritmek için harcadıkları garip, akıl dışı bir oyundur.” Mustafa Özel.
“Hiçbir çağda insan bugünkü kadar isteklerinin kölesi haline getirilmemiştir.” A. Özdenören
Tarihte Babil, Asur, Aztek, Maya, İnka, Mısır, Pers, Yunan, İslâm medeniyeti gibi birçok medeniyetler gelmiş geçmiştir. Bugün için revaçta olan Batı medeniyetidir. Batılılar kendilerinden başka milletlere, hele hele Müslüman Türklere barbar gözüyle bakarlar ama, hakikatte onların düzenine de medeniyet denmez, Akif merhumun dile getirdiği gibi, “tek dişi kalmış canavar, sömürü ve vahşet” düzenidir.
Lozan Konferansında İngiliz Başvekili Loyd George; “Türklerin Anadolu da nesi var birkaç kerpiç ve balçıktan evi var Orada medeniyet vesikası olarak ne varsa hepsi Yunan ve Roma’ya aittir” diye beyanat vermesi üzerine Eugene Pitard isimli bir ilim adamı şöyle demiştir: “Efendiler, Konya’daki İnce Minarenin kapısı ile, İstanbul’daki Muhteşem Süleymaniye’nin kubbelerini yapan millete karşı böyle söylenemez. Haddinizi biliniz”([1])
Bunların yani Batı medeniyetinin kültürü ile yetişip imanına, inancına, milletine, örf ve adetlerine hor bakan hatta hakaret eden insanlarımız bu hususta o kadar ifrata kaçmışlar ki, şaire şu sözü haklı olarak söyletmişlerdir:
Medeniyet dediğin ilim irfan demektir
Bizdeki medeniyet düpedüz b… yemektir
Bu irfansız ilimcilere, bu inançsız maskaralara, “kampus kapısından elimden gelse inançlı bir sineğin bile içeri girmesine müsaade etmem” diyen sözde aydınlara ve ateistlere Abdürrahim Karakoç şöyle sesleniyor:
Öyle bir devir ki sakar mı sakar
İçi de dışı da hep bizi yakar
Sözde ilim satan ocaklarından
Dine virüs diyen eşşekler çıkar
Allah bazen malı, mülkü, serveti, yetkiyi, mevki ve makamı bu tür yaratıklara da veriyor ki, her halde hem bizi, hem de onları imtihan için. Malum Firavun’a bile ne nimetler ne yetkiler vermiştir.
Cemil Meriç rahmetli; “medeniyetin tek ölçüsü var, insana verdiği değer” der. Bu ölçüye göre en büyük medeniyet İslâm medeniyetidir. Çünkü o; rengi, derisi, soyu, sopu, cinsi, cibilliyeti ne olursa olsun üstünlüğün takva ile olacağını ilân etmiştir.([2]) Sırf derilerinin renginden dolayı Avrupalılar bazı kişilere bugün bile insan gözüyle bakmazken, dedelerimiz asırlar öce o siyah derili insanlara devletin en büyük mevkilerini teslim etmişler ve Padişah saraylarının en güzide görevlileri onlardan olmuştur. Haçlılar bugün bile bu siyah derili insanları ve Kızılderilileri sadece olimpiyatlarda altın madalya kazandıkları zaman insan zannedip alkışlıyor.
Rus fizikçiler yerin 100 metre altında bakır tel bulduklarını, bunun ise atalarının bundan 1000 yıl öncesinde telefon şebekelerinin olduğunu kanıtladığını duyurmuşlar. Bu olaydan bir hafta sonra Amerikan gazetelerinde ilginç bir manşet: Amerikan bilim adamları yerin 200 metre altında 2000 yıl öncesine ait fiberoptik kablolar bulduklarını, bunun ise, Amerikan toplumunun Ruslardan 1000 yıl öncesinde gelişmiş dijital haberleşme sistemleri olduğunu söylemişler... Bir hafta geçmeden Trabzon, Araklı' da yerel Taka gazetesinde yeni bir manşet: Trabzonlu bilim adamlarının yerin 500 metre altına kadar kazdıklarını ve hiçbir şey bulamadıklarını, bunun Atalarının 5000 yıl öncesinde kablosuz (wireless) iletişim sistemlerini kullandığının ispatı olduğunu belirtmişler!..
Dipnotlar
1-Yakın Tarihimiz, c. 3, Vatan Gazetecilik AŞ İst. 13 Eylül 1962 sayı 29, s. 91; İbrahim
Refik, Tarih Şuuruna Doğru-2, Albatros Yay.İst.2001,s.61
2-Müsned 5/441
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.