Mehter
31 Ocak 2016, Pazar 11:53Yiğitler kan döker, bayrak olmaya,
Anadolu başlar, vatan olmaya...
Kızılelma’ya hey... Kızılelmaya!...
En güzel marşını vurmada mehter:
Ya Allah... Bismillah... Allahuekber!...
Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu
Mehter kelimesinin; Farsça ulu, en büyük, pek büyük manalarına olan “Mihter” kelimesinden geldiği veya yine Farsça “mah-ter” yeni ay, küçük ay, hilâl manalarına gelen kelimeden türediğiyle ilgili rivayetler vardır. Mehter elemanlarının diziliş şekli de Hilali andırdığı için verilmiş olabilir.
Türkler Müslüman olduktan sonra başlayan ve asırlar boyu devam eden bir mefkûrenin, bir gaye ve idealin adına Kızılelma denmiştir. Bu bir aşk, bir kara sevda olmuş, Allah Resülünün “İstanbul mutlaka Fethedilecektir” ([1]) sözü bu aşkın ana teması, Mehter’de rüzgârı olmuştur.
Ama bu sadece İstanbul ile sınırlı bir sevda değil, arkasından Roma, arkasından bütün Avrupa, neticede Endülüs Müslümanları ile kucaklaşma, Teslis’in belini kırma şeklinde mayalaşmıştır.
Bu sebeple; Fatih dönemine kadar cihat ruhumuz sönmesin diye, beş vakit namazdan önce mehtere nevbet vurdurulmuştur.([2])
40 km. den duyulan o köslerin, davulun, insanın tüylerini diken diken eden o namelerin ayakta dinlenmesi teamüldür. Bu durum İstiklâl Marşımızın da ayakta dinlenmesine kaynak ve dayanak teşkil etmiştir.
Prof. Dr. Beynun Akyavaş, Mehter’in vurduğu bir nevbet gözlemlerini şöyle ifade ediyor:
“Geçen son baharda müzeyi (Askeri müze) gezdiğimiz bir gün konser salonuna girdiğimizde, davullar, zurnalar, nakkareler, borazanlar, ziller, çevkanlar, ve hamam kubbesi kadar kös’ü ile hilâl şeklinde açılmış Mehterhane hamasî havalar yeri göğü inletiyor.
“Allah yoluna cenk edelim” velveleleri, “Estergon Kal’ası” gümbürtüleri, “Genç Osman dediğin bir küçük uşak” kükremeleri cihanı tutuyordu. Dikkat ettim, salonu dolduran yabancılar heyecanlı, hayranlıkla alkışlıyor, millî hisleri coşmuş Türkler ise ağlıyorlardı!...”([3])
Halk arasında; “ölümüze bile ağlatmadılar” diye bir söz vardır. Bir dönem geldi bizi ölülerimize bile ağlatmadılar, şimdi bari ağlayalım. 600 sene millî marşımız olan, o ruhları coşturan, ölüme tereddütsüz koşturan, insanı lâhutî âlemlerde dolaştıran, Asakir-i Osmanî’yi zaferlere ulaştıran, bugün gayri Müslimleri bile kendine hayran bırakan, gittiği her yerde gösteri müddetini 3’e, 4’e katlayan millî marşımız Mehter’i senelerce yasaklamışız, susturmuşuz, zillerine ot tıkamışız, adını bile ağızlara aldırmamışız. Bunu can düşmanımız sayılan ve asırlarca kendileri ile savaştığımız düşmanlarımız bile yapmamışlardır.
Mareşal Markgraf Ludwig, neticesinde bozguna uğradığımız İkinci Viyana muhasarasından sonra Mehteran bölüğünü esir olarak memleketine götürmüş, sık sık konserler verdirmiş, bu konserleri Türk elbise ve kıyafetleri giyerek dinlediği için kendisine “Türk Mareşal” lâkabı takılmıştır.([4])
Bir gün Padişahın atı saray ahırından kaçmış, çarşıya dalmış, tabi bakımından, görkemliliğinden, üzerindeki eğer ve koşum takımlarının, tezyinatından Padişah atı olduğu belli olunca kimse bir şey yapamamış, o hayvanda gelmiş arpa, kepek, saman gibi şeyler satan bir Ermeni’nin arpa ezmelerinden hapazlamaya başlamış. Ermeni’nin canı gidiyor ama bir şey yapamamış. Eskiden terazilerin bakır tepsileri olurdu, onları almış birbirine vuruyor ki, hayvan ürksün, kaçsın, arpayı yemesin!
Yan taraftaki Yahudi komşusu gelmiş ve “Hata ediyorsun, bu hayvan nice savaşlara, arbedelere Mehter nameleri duyarak katılmıştır. Şimdi sen bu kefeleri vurdukça Mehter çalıyor, her halde savaşa gideceğiz, belki birkaç gün bir şey yiyemeyeceğiz diye daha çok yer, en iyisi sen hayvanı haline bırak” diye tiyö vermiş. Hey gidi günler hey.
Avusturya ile yapılan bir savaşta, bir haberci koşarak İmparatora gelmiş ve “müjde haşmetmeab, Osmanlıların toplarını susturduk” deyince İmparator: “Ulen beyinsiz herifler, topları susturacağınıza Mehter’i susturun, Mehter çaldığı müddetçe adamlar tereddütsüz ölüme koşuyorlar” demiş.
ll. Viyana kuşatmasında Padişah ve serdar-ı ekremin emriyle gece gündüz devamlı Mehtere nevbet vurdurulur. Kuşatma bitip Osmanlı ordusu çekildikten sonra papazlar şöyle demişler: Eğer hücuma kalkmayıp ta iki gün daha Mehter çaldırsaydınız, Viyana’yı teslim etmeye karar vermiştik”([5])
Bu belki de bir söylentiden ibaretti ama, Mehterin etkisini dile getirmek açısından önemlidir.
Dipnotlar:
1-Ahmed b. Hanbel, “Müsned”, c. 4, s. 225.
2-Hammer a. g. e. c. 1, 71.
3-Beynun Akyavaş,“Sultanîyegâh İstanbul”, T.D.V.Yayını Ankara,2001, s. 86.
4-İbrahim Refik,“Tarih Şuuruna Doğru-3”,Albatros Yay.İst.2001, s.174.
5-İskender Paşa, “İki Dirhem Bir Çekirdek”, Kapı Yay. İst. 2008, s. 140.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.