MERAM (!) AYANBEY MAHALLESİ, KONYALI’NIN RUH HALİ VE GERÇEK YÜZÜ(!)
26 Eylül 2023, Salı 00:00Allah’a çok şükür bu şehrin insanıyım.
Kütük Hadim’de.
Babam Hadimli.
Anam Silleli.
Ben ise Konya merkezde Şems Parkı’nın orada zamanın tek İmam Hatip Lisesi olan Merkez İmam Hatip’in bir arka sokağında dünyaya geldim.
1.5 katlı altı izbe odunluk mutfak üstünün yarısı iki oda bir hol diğer yarısı teras olan bir evimiz vardı.
Odunluk dedim ama ben çocukken hiç odun kömür yaktığımızı hatırlamıyorum.
Biz talaş yakardık.
Sobamız talaşlı idi.
Rahmetli anneannemin çamaşır makinesi de bir yağ tenekesinin çamur ile çamaşır tenekesi haline gelmesiydi.
Artık buzdolabı yerine tel dolabımızı filan yazmama gerek var mı?
Ancak terasta ki asmalarla kaplı çatımızı üzümlerin arasından bazen üzerimize düşen kertenkeleleri hiç unutamam.
……………
Uzun lafın kısası öz be öz doğma büyüme Konyalıyız.
40 küsur yıldır Konya Ankara ve İstanbul ardından tekrar Konya hala sözüm ona gazetecilik yapmaya çalışırız.
Allah için vakti zamanında bayağı iyi gazetecilik yapıyormuşuz.
Herifmişiz.
Adammışız.
Şimdi sadece üç maymunu oynayarak rol yapıyoruz.
Konya-Ankara ve İstanbul hattında Türkiye’nin bütün illerinde önemli stratejik ilçelerinde dolaylı olarak görev yaptım.
Geldiğimiz noktada meslek yüzünden o kadar çok günaha girmişiz ki.
Yüce Rabbim ömrümüzün kalan günlerinde bizi yine Konya’da imtihan ediyor(!)
KONYA BU ÜLKENİN EN ZOR ŞEHİRLERİNDEN BİRİSİDİR.
Bugünlerde meydanlarda fır fır döndüğümüz inandığımız ya da inanırmış gibi yaptığımız(!) Hazreti Mevlana neden bu şehrin insanlarına “OLDUĞUN GİBİ GÖRÜN YA DA GÖRÜNDÜĞÜN GİBİ OL” demiş?
Hiç bu soruyu kendimize soruyor muyuz?
…………..
Vallahi yüzyıllar önce söylenen bu söz için bugün yeniden söylenmesi gerekseydi acaba ne denirdi?
……….
Bir de bu şehrin büyük manevi şahsiyetlerinden birisi bir rivayete göre “İSLAM’IN ALTINCI ŞARTI OLSAYDI O DA KENDİNİ BİLMEK OLURDU” demiş.
………….
Peki günümüzde refah seviyemiz tavan yapmış iken.
Hayal edemediğimiz dünyalıklara doymuş iken,
Sizce “Olduğumuz gibi görünebiliyor muyuz?”
Ya da “kendimizi biliyor muyuz?”
…………..
Bu soruların cevabını samimiyetle Cenab-ı Allah’a verin yeter.
Çünkü bugün gariban kesimin dışında hiç kimsenin bu sorulara samimi olarak cevap vereceğine inanmıyorum.
(Onlarda maalesef inançları gereği büyük tiyatro oyunundan habersizler)
…………..
Sabah sabah yine böylesine derin kederlendim.
Sadece birkaçını söyleyeyim.
Hukukçu bir abimiz aradı.
…………..
Abimiz önce Sayın Cumhurbaşkanımızın ve AK Parti’nin medyadaki yazıları ve ekranlardaki programları ile destekçisi Sayın Ahmet Hakan’ın köşe yazısını attı.
…………..
Ahmet Hakan’ın dünkü köşe yazısı şöyle başlıyormuş(!)
“KADIN YÜZÜNÜ BUZLAMA
Konya Karatay Müftülüğü, hafızlık diplomaları dağıtım töreni yapmış.
Müftülük, törende çekilen fotoğrafları servis etmiş.
Aaaa! O da ne?
Fotoğraflardaki kadın hafızların yüzleri buzlanmış!
*
O zaman soralım sorularımızı bu buzlamacı kafalara:
*
- Tesettürlü kadının yüzünü buzlarsan, bu kadınlar tesettürleriyle toplumun her alanında nasıl var olacaklar ey Karatay Müftülüğü?
*
- Ne yani? Yüzü görünen tesettürlü kadınlar, yanlış mı yapıyorlar? Böyle bir yaklaşım, en azından biraz ayıp kaçmıyor mu hocalar?
*
- Yüzü buzlamanın mantığı nedir? Hangi kitabın hangi sayfasından buzlama sonucunu çıkardınız? Sizin hiç başka işiniz yok mu hacılar?
*
- O toplantıya katılan erkekler var. O erkekler o kadınların yüzlerini gördüler. O toplantıdaki erkekler için de bir “buzlama” yöntemi bulmanız gerekmiyor muydu?
*
Aşırı sinirlendim bu saçmalığa. Sanırım yaşım ilerledikçe bu tür lüzumsuzluklara karşı tolerans eşiğim düşüyor. Neyse... Biraz sakinleşeyim ben.
*
NOT: Törene katılan bazı kadınlar, kendilerinin tanınmasını istememiş olabilir. Buna saygı duyulur. Ancak bu tür durumlarda yapılması gereken “buzlama” değil, fotoğrafı servise koymamaktır.”
………….
Abimiz ardından da sol görüşlü olarak tanınan bilinen Mehmet Yılmaz’ın da bu konuda yazdığını bize gönderdi;
“KADININ ARTIK YÜZÜ DE YOK!
Buradan kadınlar şunu mu anlamalı: Tesettür kurallarına uysanız bile kendiniz olarak bir fotoğrafın içinde yer alamazsınız!
Konya Karatay Müftülüğü’nde düzenlenen hafızlık diploma töreninde çekilen fotoğraflar, Karatay Müftülüğü’nün internet sitesinde ve Konya Müftüsü Ali Öge’nin sosyal medya hesaplarında yayınlandı.
Bir Türk geleneği sayılması lazım gelen “plaketlerin” katılımcılara dağıtıldığı sıradan, normal bir tören.
Dikkat çeken şey, hafızlık belgesi ve plaketi alan kadın katılımcıların “yüzsüz” olmaları.
Sözlük anlamında “yüzsüzlükten” söz etmiyorum.
Zaten bu yazıda öyle bir yüzsüzlükten söz ediyor olsaydım, o cümlenin öznesi kursu başarıyla tamamlayan kadınlar değil, töreni düzenleyenler olurdu.
Fotoğraflarda kadınların yüzleri “buzlanmış”, hangi fotoğraf kime aittir belli değil.
Konya’da hafızlık diplomalarının dağıtım töreninde çekilen fotoğraflarda kadınların yüzleri buzlandı
Oysa fotoğraflarda yer alan ve kursu başarıyla tamamlayan kadınlar, tesettür kurallarına harfiyen uymuş gibi görünüyorlar.
Saçları filan görünmüyor; başları, boğazları örtülü. Üzerlerinde yerlere kadar inen ve vücut hatlarını saklayan siyah renkli “pardösü – kaftan” arası bir şey var. Belki o giysinin de bir adı vardır, ben bilemiyorum.
Buradan kadınlar şunu mu anlamalı: Tesettür kurallarına uysanız bile kendiniz olarak bir fotoğrafın içinde yer alamazsınız!
Erkekler sizin için ne kadarını uygun görüyorlarsa o kadar!
“Kadının adı yok” filan derken, “kadının yüzü de yok” faslına geçmişiz belli ki.
Dikkatinizden kaçmamış olmalı: İstanbul Valiliği, geçtiğimiz yıl 16 Eylül’de İran’da polisin işkenceyle öldürdüğü Mahsa Amini için yapılmak istenen anma törenine izin vermedi.
BU BİR TESADÜF OLABİLİR Mİ?
Valilikten yapılan açıklamada “bahse konu etkinliğin düzenlenmesi uygun görülmemiştir” deniliyordu. (Anayasal bir hakkın idari bir kararla “uygun görülmemesine” de dikkatinizi çekerim.)
İstanbul Valiliği, başörtüsü talimatlarına uymadığı için öldürülen bir kadının anılmasından niye rahatsız oluyor? Uygun bulmadığı nedir?
Bir yandan Erdoğan diğer yandan seçim ortaklığı yaptığı partiler, yerli yersiz her yerde “aile hukukunda yapılacak düzenlemelerden” söz ediyorlar.
Uzunca bir süredir rejimin klerikal yaması gibi davranan Diyanet İşleri Başkanlığı’ndaki zevatın kadın hafızların yüzlerini görünmez hale getirmelerini de bu çerçeve içinde okuyabilirsiniz.
Taliban da aynı “aile hukuku düzenlemeleri çerçevesinde” kadınların okula gitmelerini bile engelliyor.
İran’daki rejim de aynı çerçeve içinde saçları göründü diye kadınları katlediyor.
Kadınların, tesettür kurallarına uymaları bile, kendilerini toplum içinde bir birey olarak ifade edebilmeleri için yeterli olmuyor.
“Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun ile ilgili olarak “kırmızı çizgimiz” diyen Özlem Zengin’in başına gelenleri de hatırlayın.
Adalet Bakanı’nın “nafaka konusunu ele alacağız” demesinin üzerinden de daha bir ay bile geçmedi.
Yani aslına bakarsanız memleketimizin Siyasal İslamcıları ile Taliban ya da IŞİD arasındaki ideolojik mesafeyi ölçmek için “bir tık” ölçüsü yeterli olacaktır.
Bütün bunlar kadınlar için “kıyamet alametleri”.
“Bizim memleket Afganistan değil, İran değil” diye kendinizi avutmayın.
Konya’daki profesör unvanlı müftünün internet sitesi, gelecekte neler görebileceğimizin “fragmanını” yayınlamış!
…………………
Bu zıkkım olay zaten olay sosyal medyada iki üç gündür trend topic olmuştu.
Allah var sosyal medyayı o kadar kazımıyorum ama konu yazılı basına yani Türk tarihine arşivlere giriyorsa korkarım.
………….
Arkadaş niye bu tür işlerde hep KONYA…KONYA…
Bizi yönetenler sizler okurlarımız, eşimiz, dostumuz Konya’nın hep bu tür haberler ile ülke gündemine oturmasına bunları Sayın Cumhurbaşkanımızın da görmesinden rahatsız olmuyor musunuz?
…………
Dolaylı olarak Hukukçu abimizde bize sabah sabah diyordu ki;
“Sayın Özteke Konya’da ki bir konu sosyal medyasından ekranlara, ekranlarından gazete köşe yazılarına böylesine haber olurken siz ya da Konya basını bu konuda niye tek satır yazmaz.
Yazamaz.
Yazmıyorsunuz?”
…………
Hadi gelin hukukçu, aklı başında, öz be öz Konyalı bir büyüğümüze samimi olarak kıvırmadan evirip çevirmeden tek cümle doğruyu söyleyin,
……….
Diyemedim.
Diyemem de.
Eğer gerçek anlamda Allah’tan korkuyorsak insanlardan utanmayı hala becerebiliyorsak doğruyu söyledim.
Söylediklerimi yazabilir miyim?
Ne olur bu konuda bana fazla yüklenmeyin.
YAZAMAM.
………………
İşte mesela bu bizim Konyalı olarak bu konuya işin neresinden bakarsanız bakın, neresinden tutarsanız tutun buna en başta bende dahil ki yüzlülüğümüzün bir parçasıdır…
…………
Yazımıza Meram’dan başlıyorduk.
Üç aşağı beş yukarı Konya ve Konyalı olarak lafı buralara getirecektik ama hukukçu abimiz bizi raydan çıkardı.
İnşallah bu konuya dahası başlığını attığımız yazıya yarın devam edebiliriz.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
İyi olanların kıymetini bir gün size iyi olmayanlar anlatacak
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Hava karardıktan sonra trafikte farları yanmayan araçlar ile yol almadığımız zaman daha iyi ADAM oluruz?
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.
Yorumlar
bir bilen
26-09-2023 16:52çok değerli rektörün havadan civadan prof yapıldığı sonrasında rektör olduğu geçmişinin desen karmakarışık olduğu ulusal basına yansımış olup yerel medyadan bunları haber yapacak babayiğitler aramaktayız.
Oguz Oguz
26-09-2023 15:18Bir kadın için en kötü şey, kendi kurabileceği mükemmel dünyayı bir başkasından beklemek, ve kılık kıyafet, yaşam tarzı, yüzünün gözünün buzlanması işgüzarlıkları ile kendilerine karışılması ve insanlık adına saygısızlığa uğramaktır. Aklı hür, vicdanı hür, irfanı hür, bilimi rehber edinmiş, sürekli kendisini güncelleyen ve gelişim içinde olan, önce kendilerinin sözcüsü olan gençlerimiz olsun inşallah. Yaşasın Cumhuriyet.
Oguz Oguz
26-09-2023 15:12Dünya üniversiteler sıralamasında dereceye giren, ülkemizin yüz akı üniversitelerimiz İTÜ,ODTÜ, Boğaziçi, Hacettepe yi tebrik ederim. Evrensel bilim dili olan İngiliz dilinde eğitim veren ve araştırmalar yapan öğretim üyelerini, İngiliz dilinde eğitim gören, Türkiye çapında derece yapmış öğrencilerini, ve tüm akademik kayıt ve duyuruları İngiliz dilinde hazırlayan idari personel ve alt yapılarını takdir edelim. Konya bu...Torpille, adam kayırma ile, siyasi atamalarla daha çoook oyalanır, bu sularda daha çok vakit geçirir.
Rgndgd
26-09-2023 10:21Uğur bey o hukukcu abimiz adalet yok adalet. Mülkün değil mülk adaletin temeli olmuş diyebiliyor mu ? Benim nacizane tespitim hetkes başkasıından tepki (donkişotluk) bekliyor benim düzenim bozulmasın diye
Vatandaş
26-09-2023 10:03Yazamadığın için yazarsın işte. Yazamıyorsan ne diye milleti oyalıyorsun. Goygoycusun.
VATANDAŞ
26-09-2023 10:00Kadını özgür olmayan toplumların evlatları silik yaşamaya mahkumdur. Baktığınız zaman tüm islam aleminde kadınlar 2. planda. Allah cenneti vaat ederken biz erkekler kadınlara cehennemi yaşatıyoruz. Nedense kadınların sorunlarını tartışmak ve oluna koymak biz geri zekalı erkeklere düşüyor. Namus konusu da aynı. Kadının namusu erkekten sorulur lafı. Her kadın kendi namusunu kendisi korur. Namus iki bacak arası ise erkeğe de kadına da tecavüz ederler. Amma namus kafadadır. Kimin ne yaptığını yalnız ALLAH bilir. UNUTMAYIN Kİ BİZ ERKEKLERİ DE BİR KADIN - ANA DOĞURDU.Ondan utanmayalım. onları el üstünde tutalım
Düşünen Adam
26-09-2023 04:04Sizi ilgiyle takip edenlerdenim fakat bu kadının iş hayatına atılma konusu çok değişik bir konu. Atatürk zamanında dünya iki farklı görüşe ayrılırken kendi ideolojisini Fransız devrimi ve Ukrayna narodnik devriminden faydalanarak yaratmıştır. O dönemlerde tarım toplumu iken de yani toplumun yüzde 90'ı tarımla uğraşırken insanlar padişahın kölesi olmasın din ile kandırilmasin istemiş ve modernizme hızla geçişi düşünmüş. Ne var ki ideolojiyi destekleyenler aşiretler vs olunca devrim biraz karışık olduğu gibi 1929 buhrani gibi meseleler olayın rengini değiştirmiş devletçilik ön plana çıkmış falan. Atatürk kendisi de kadınlar calismalidir ama ben eşimi asla çalıştırmam demiş. Her kadının her işi yaptığı dönem ekonominin ve bütün araçların devletin kontrolünde olduğu kreşin bedava olduğu komünizm döneminde gerçekleşmiştir. 80lere gelecek olursak dünyada neoliberal ekonomiyi yerleştirmek için uğraşmışlar bizde de çıkıntı insan kalmasın diye gençleri spor ve erotizme yönlendirmişler. Amerikanin kendi toplumu için uyguladığı romantizm ön plana çıkmış. Erkekçe dergisini çıkarmış mesela Mehmet Yılmaz falan. Bu modernist düzende kadın ve erkek ölene dek 3-4 evlilik geçiriyor. Tabi din işin var mı içine nasıl girecek mecburen Amerikada yüzlerce tarikat cemaat olduğu gibi bizde de fetö devletin içine katılıyor. Aynı senelerde de ortadgouda darbeler olduğu için kürt devleti gibi şeyler uyandıriliyor pkk canlanıyor. Sscb dağılıyor. Fulda boşluğu için yapılıyor bazı şeyler de. Günümüzde ise tekno demokrasi var Amerika ve batı destekli ve ona karşı Çin İngiltere vs devletlerin desteklediği tekno otokrasi yani şirket sosyalizmi var. Bizim devlet olarak birçok şeyimiz ozellesince kölesi oluyoruz küresel güçlerin. Kaç tane liman satildi hiç duyan eden yok. Bana göre tekno otokrasiyi Rothschildler destekliyor diğer güçleri de Rockefeller. Örneğin Cebelitarık boğazı İspanyada ama kontrolü İngiltere'nin elinde. Deniz yolları doğalgaz kime ait anlamak mümkün değil. Azerbaycan gazını kim çıkarıyor kim satıyor mesela. Asıl güncel konulardan biri ise çok büyük rezervin olduğu sanılan Kıbrıs bölgesi Akdeniz sahası. Amerika ve diğer devletler buradan karını almadan bırakmaz. Son zamanlarda da yeni bir tren yolu ya da kanal açmayı düşünüyorlar Yunanistan ve Bulgaristan üzerinden geçerek Avrupa ya ulasacak Türkiyeyi bypass edecek. Çinden çıkan hızlı tren çok kısa sürede ingiltereye varıyor mesela bir kuşak bir yol projesinde buna alternatif bulacak gibiler. Velhasıl kelam bizde Hristiyanlık gibi ruhban sınıfı yok insanalr gidip haftada bir günah çıkarsın. Müslümanlık din 24 saat yaşanıyor ve bir sürü kuralı var. Protestanlik gibi Kayseri İslamı gibi dünyada ticarette ya da alanimda ne kadar başarı elde edersem öteki tarafta derecem o kadar yüksek olur anlayışı yok. Gerçi protrstanlar aşırı dürüst bir anlayisa sahiptir. İşin aslına bakacak olursak Korsan çingene gibi bir kültür birikimine sahip örneğin Rothschildler ait Hollanda veya Portekiz İspanya gibi ülkeler zorda kalırsa yani Afrika gibi yerleri somuremezse batar. İspanya Portekiz turizm ile ayakta kalıyor. Bize de turizmi yerleştirmişler 80lerden itibaren ve aslında Avruapnin arka bahçesi tatil merkezi yapmışlar. Eskiden bedava tatil yaparken bizler şimdi tatil yüzü bile göremiyoruz. Bizde hafız diyoruz sanki yabancıların ruhban sınıfı gibi olmasını beklerken yemin ediyorum ayda bir sevgili değiştiren kapalı hafız kız komşumuz var ve bir de hafız erkek var ki sürekli yattığı kadınları paylaşıyordu telefonunda videolar mevcuttu. Tıpkı yetmislerin sonu gibi bir özgürlük dalgası diye seks furyasinin yaşanıp dünyada her şeyi bizim üzerimizde denedilmkleri bunun karşılığı olarak bize sözde yatırım yaptıkları oysa tam bir misyonerlik olan şeyleri seve seve yaşıyoruz İstanbul sözleşmesi ile beraber özellikle. Atom bombası vs caydırıcı şeyler yüzünden sanırım bir kendimiz olamıyoruz. İngiltere onunla birlik olalım diye her türlü silah geliştirmemize destek oluyor da acaba nereye kadar gider. Amerika ve ingilterede nüfusun yüzde 80i müstakil evlerde yaşarken bizde değersiz ve 40 sene sonra ömrünü bitirecek evlere insanları tikip ömrünün sonuna kadar o evler için çalıştırıyorlar. Ne desek boş, ferasetli yönetenler yok. Herkes magazin ve oyun peşinde. Avam kesim hiç büyümüyor, hep çocuk gibi kalacak ömrünün sonuna kadar bu neoliberal düzende. Eskiden kız tavlamak kızla gezmek çok büyük maharet ve değer taşırken şimdi parklarda herkesin gözünün önünde kızların erkekleri resmen "becerdigine" şahit oluyoruz. Bunun adına ne deniyor merak ediyorum. Kadınlar her çeşit kıyafeti giyip sanat eseri gibi gezerken ve insanalr sadece dünyalık kendi yaptıkları metalara ve kadınlara taparken sitelerin içinde doğadan yaradandan bihaber sebe süresinde belirttiği gibi yaşayıp gidiyorlar. Sadece küçük bir kavim gerçek imanlı olarak ölecek sanirim, diğerlerine her şey serbest. Yahudiler nasıl dinine bağlı, bir ara makarna fabrikasında makarna urettirdiler üretimin sonuna kadar içine yabancı madde katılmasın diye iki kişi nobet tuttular, meyvesuyu fabrikasında oldu yine aynı şey. Bizlere haram olan faiz başta olmak üzere her şeyi yediriyorlar sonra niye böyle oldu diye soruyorlar sonra bir de dincilikten para kazanıp dinin hiçbir kuralına uymayıp dindar görünmeyeni en ufak hatasında linç ediyorlar. Ne desek boş bundan sonra ne din ne iman kalır kadınları böyle yetiştirmeye ve Asya krizinde battığı için seks turizmini seçen bazı uzakdoğu ülkeleri gibi davranmaya iterken.
Doğru Davut
26-09-2023 00:07Uğur abi, Hafize kızların kendileri ve aileleri çocukların yüzlerinin medyada vs. görünmesini istememişler ve bu yönde bir istekte bulunmuşlar, buna saygı duymak bu kadar mı zor, sen de din iman toz duman tayfanın gazına gelip yardırmışsın, olmamış