MERAM’I BU HALE CA HA PE GETİRDİ

Bugün yazımıza pazartesi günkü yazımıza ek birkaç cümle ile başlamak istiyorum.

Meram’da mahvedilen Konya’nın bir yerde tarihi yok eden dahası akıllı insanın değil arabası ile yürüyerek dahi giremeyeceği hale getirenler çok net ortada.

O günkü yazımıza o kadar çok dönüşler oldu ki.

Aslında bu konuya bir daha girme gibi niyetim yoktu.

Ta ki sıkı okurumuz DOĞRU DAVUT rumuzlu dostumuzun yaptığı yoruma kadar.

O zaman eğer sizleri sıkmaz isem Meram’ı Yeşil Meram olmaktan çıkartıp mini bir Bosna yapan zihniyete yine sözlerden gelen muhteşem değerlendirmeler ile başlayalım.

YENİ TİP İNSAN MODELİ

“Arkadaş seviyeye bak. Lucifer'in çocukları crispr teknolojisi ile geri görüşlü 1,50 boyunda, 55 kg ağırlığında ısıya dayanaklı insan ırkı yetiştireceğiz diye uğraşıyor, bizim hafızlar Konya’yı nasıl paketler, abileri nasıl memnun ederiz derdinde.

Sistem çürüdükten sonra ben dediydim, oturumda itiraz ettiydim, Refik, Ahmet, Mustafa nedir yav..

Gece görüşlü demek istedim ama geri görüşlü de güzel olmuş. Isıya dayanıklı, zor iklim koşullarına uyum sağlayan, az yiyip az tüketen, dişiden kendi kendine üreyen, y kromozomu olmayan insanlar geliyor. İp ucu vereyim..

Mal, makam hikaye, eğitim şart.

Oguz Oguz”

…………

Teşekkür değerli okurumuz bir tarif bu kadar net yapılabilirdi.

RABBİMİN EMRETTİKLERİ

MERAMLI rumuzlu okurumuz ise yine bizlere olmamız gerekeni hatırlatıyordu;

“Belediyelerin ve Belediye Başkanlarının; vatandaşın giyim, kuşam ve kıyafetine karışmak gibi bir görev tanımları olmasa gerek. İnsanlarda önce ahlak olsun, Ahlak olsun derken de kimsenin giyim ve kuşamına karışsın, ona buna ahlak dersi versin demek istemiyorum.

Ahlak cami de safları sıklaştırmakla değil cami içinde ve dışında Rabbimin emrettikleri karşısında bir arada durabilmektir. Rabbim kul hakkı yemeyin demiş, rüşvet yemeyin demiş, haksız kazanç elde etmeyin demiş, adaleti emretmiş, iyiği emretmiş, vs. vs. vs. ... bunları yapmaya odaklanalım”.

………………

MAVİ BONCUKLU SİYASET

ORDAN BURDAN rumuzlu okurumuz ise şöyle diyordu;

“Gerek eski dönemde, gerek yeni dönemde, yanlış kararlara vesile olanlar, taltif edildi.

Şehre makam koltuğundan bakanlar, şahsi menfaati için mavi boncuk dağıtıp hinli siyaset yapanlar yürüdü.

Bu yılları, gelecek nesiller hiç iyi anmayacak. Evlatlarımızın geleceğini çalıp bugünden cep doldurduk. Üzgünüm.”

……………

DİYİLER…DİYİLER…DİYİLER

ERTUNÇ rumuzlu okurumuz Allah sizlerden razı olsun.

Sizi okudukça güldüm.

Allah’ta sizi güldürsün inşallah.

Bakın Ertunç rumuzlu okurumuz ne yazmış;

“Sevgili Uğur abi Belediye arsayı iki kat imarlı ilken sattıktan sonra arsanın imarı 12 kata çıkmış diyiler. Sen bunları tanıyor musun?

Bazı gazetecilerde oran daire alıverecekmiş diyiler.

Senin evin var sen almazsın ama bunlar dedikodumu doğru mu bilisen.

Açıklasa millette öğrensin”

…………….

Değerli okurumuz artık gazetecilik mesleğinin onurunu duruşu biterken aç karın tokluğuna çalışmakta bitti.

Akıllı gazeteciler ne daireler alıyorlar ne arabaları biniyorlar bir bilseniz.

40 yılda açık söylüyorum parayı İstanbul’da çalışırken İHA’da rahmetli Enver Ören abimizin sayesinde gördüm.

Eğer Konya’da biraz helal olsun biraz da yasal olsun derseniz karın tokluğuna çalışmak zorunda kalırsınız.

Siz beni anladınız değil mi?

Ben böyle diyirim.

O SAADETLİLERİ VE O AK

PARTİLİLERİ ÇOK ARARSINIZ

BİR BİLEN rumuzlu okurumuz Konya siyasetinin gerçek yüzüne şöyle bir dokunmuş.

Bakın okurumuz ne yazmış;

“Refik döneminde rahmetli Ali Güneri’nin yeni yol üzerinde ki ticari başvurusunu otopark yeri yok diye reddeden meclis bir ay sonra bir meclis üyesinin başvurusunu uygun gördü.

Üstelik daha küçük bir parseldi.

O zaman itiraz eden 3 Saadetli 3 Ak partiliydi ve grup kararı var diye o garipler dışlandı.

Bunlar meclis kayıtlarında var.

Çok yalvardık etmeyin bu yanlış diye ama işin arkası gelmedi.

Niye gelsin ki 3 liralık mülkler bir değişiklikle 300 değil 3000 lira oluyor belediyede 3 5 kuruş sakal parasına razı oluyordu.

Şehircilik planlama filan Ak parti siyaset akademisinde ders olarak okutuldu ama orada kaldı.

Bu işte Refikten Mustafa’ya vebali var.

En son o saçma yerin iş merkezi olacağını bile bile satan kim?.

Bu iş öyle basit değil çok ortaklı organize bir yapı ve inanılmaz paralar var.

O dava açan şahıs kimse ellerinden öperim Allah razı olsun.

Meramın içine edenler sadece başkanlar değil daha organize bir yağma şebekesi olmuştur.”

…………………….

Buraya kadar herkesin şahsi görüşüdür fazlası var eksiği yok. Eksiği var şurası da şöyle denilebilir.

Ancak değerli dostumuz sıkı okurumuz DOĞRU DAVUT “Ne oldu abi, babasını 40 yıldır tanırım, kendisine kefilim vs diye yere göğe koyamıyordun başkanı , hangi dediğine inanacağız şimdi.? Diye başlayan ve “Sayın başkan ailesi ile beraber bir ikindin-akşam vakti geçsin o Meliksah’ta yeni açılan kafeler bölgesinden, ortalık bodrum gibi olmuş, giyinik gezen yok.

Az ötede de Hoca Fakih türbesi var,

Mübarek dört dönüyordur mezarında.

İnşallah Sadrettin Konevi civarına da aynı dönüşümü uygulamaz adaşın büyük başkan ve diğer hafız başkan, yoksa Konevi bölgesi de çıplaklar kampına döner.”

……………..

Doğru Davut rumuzlu okurumuz yorumunun ikinci bölümüne peki derken birinci bölüm için ise yani;

“Ne oldu abi, babasını 40 yıldır tanırım, kendisine kefilim vs diye yere göğe koyamıyordun başkanı , hangi dediğine inanacağız şimdi.?” Bölümüne bir kez daha dönelim.

Evet Sayın Mustafa Kavuş ve ailesi için daha Başkan olarak sandıktan çıkmadan yazdığım bu ifadelerin arkasında idim ve bugün hala dimdik bu sözlerimde duruyorum.  

Meram ve yazımıza söz konusu olan bölüm araba ile değil yürüyerek bile geçilemez halde mi?

EVET

Ama bu işte en az vebali olan belki de tek satırlık dahli olmayan tek AK Partili isim Sayın Kavuş’tur.

Şemsiye işini bilmeyenimiz var mı?

Sayın Kavuş şimdi o büyüklerinin pislediği yeri temizleyebilmenin.

Durun orası artık temizlenmez de çevresine laleler güller dikmenin uğraşında.

BİR BİLEN ne diyor?

Bu işler ÇOK ORTAKLI ORGANİZE İŞLER(!)

Okurumuzun yazdığı gibi KONYA ORGANİZE YAĞMA ŞEBEKESİ ni göz ardı edemeyiz.

………………..

Bu konuyu benim baş vekilim Sayın Hasan Angı ile de konuştuk.

AK Parti yokken partinin A sı konurken işin başında olan ve farklı parti içi görevlerinden sonra bugünde bu işin başında bulunan Hasan Abi çok iyi bir siyasetçi olduğu için bu bölgenin 40-50 yıl önce bu hale getirildiğini söyledi(!)

Biliyorum aslında Hasan abim bu söylediğine kendisi de inanmadı, inanmıyor ama siyaset böyle bir şey işte.

İnanmasan da siyaseten bunları böyle söylemek zorundasın.

Çünkü okurumuzun bahsettiği o meclis grubu bu işlere imza atarken Hasan abim vekil idi.

Meram, Selçuklu, Karatay…

Bir sorun varsa bu işi tek başına Belediye Başkanları hedef gösterilerek yapılmamalı.

Çünkü bu başkanların üzerinde Bakanlarımızdan tutun vekillerimize, Meclis üyelerine, partinin il ve ilçe yönetim kurulundaki güçlü isimlere kadar herkes var.

Okurumuz onun için ORGANİZE diyordu.

Bu Meram işinin bugünlük sonuna gelmek isterken ben hala aynı yerdeyim.

Sayın Kavuş bu işin en günahsız olanı.

Çünkü o makama oturduğu zaman atı alanlar Üsküdar’ı geçtikleri gibi sıcak paranın da sayımını yapıyorlardı.

Buradan AK Partili dostlara küçük bir hatırlatma yapmak isterim.

Eğer hala bu işleri biz yapmadık derseniz o zaman bize gizli dahası kamuoyunda belli bir kesimin zaten bildiği ortaklıkları da yazmak zorunda kalacağız.

Haaaa Meram için suçlu mu arıyorsunuz?

Ya da bizim hiç kabahatimiz yok mu diyorsunuz?

Haklısınız Meram’ı bu hale CA HA PE getirdi.

Unutmuşum.

BANA UTANMAM GEREKTİĞİNİ HATIRLATAN DOSTLAR

Dünkü yazıma sabahın erken saatlerinde ilk tepki sevgili iş adamı abimiz Çetin Soydemir’den geliyordu. Küfür olayı bana yakıştıramadığını söyleyen Çetin abim daha sakin olmamı tavsiye ediyordu.

Ardından değerli büyüğüm siyasetin Konya derin siyasetinin efsane ismi Hasan Hüseyin Karapınar abim ise “Trafikte canını epeyce sıkmışlar. Geçmiş olsun. Konya’da şoför olan manen derece sahibi olur diye ümit ederim” derken o ince üslubu ile yine abiliğini yapıyordu.

Dr. Muzaffer Temel.

Tecrübeli hekimliğinin adamlığının dürüstlüğünün yanı sıra muhteşem bir fotoğraf sanatçısı da olan hocam ise beni ayıplayarak “Sayın Özteke bu yazdığınız yazı beni şaşırtıyor. Ne demek abi arabadan inip kavgaya gitmek. Bir daha böyle bir şey duymak istemiyorum Sayın Özteke Bey….”

Utandım…Utandım…Utandım…             

Yerden göğe kadar haklısınız dostlar.

Ben yeteri kadar utandım.

Bütün söylediklerinize peki diyorum.

BİR ŞEFİK CAN VARDI !!!

Bizim Sille’den şehre inerken daha az günaha girmek adına son dönemlerde Şefik Can caddesini tercih ediyordum.

Ama buranın trafiği arttıkça klasik Konya sorunları da büyümeye başladı.

Mesela esnaf dükkanlarının olduğu cadde yönünde uygunsuz park işi gittikçe abartılıyor.

Üç şeritli yol otomatik olarak ikiye düşmüş durumda kalıyordu.

Geçen gün burayı Başkan Uğur İbrahim Altay Beye de aktardım.

Bu caddede ışık ve kurallara uyum diye bir şey kalmadı.

Kırmızı ışıklarda geçen geçene.

Uğur Başkanda ekibine bu yola kameraların konması yönünde talimat verdi.

Ve dün sabah saat 08.30 civarları.

Şefik Can’da Belediyenin bir çalışması var.

Yolun sağ şeridinde çalışma araçları.

Yolun sol şeridi de çalışacak işçi kardeşlerimizin güvenliği için kapatılmış.

Ve herkesin tam mesai saatinde üç şeritli Şefik Can olmuş size tek şerit.

Ne güzel değil mi?

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Ne garip değil mi? Kiminin yanında zaman geçmiyor. Kiminin de yanında yetmiyor.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Otopark görevlileri ile ücret konusunda tartışmadığımız zaman daha iyi ADAM oluruz.