MESCİD-İ AKSA VE KUDÜS- 2
27 Aralık 2017, Çarşamba 07:39
Mescid-i Aksa, Müslümanların ilk kıblesi, en kutsal sayılan üç mescidden biridir. Mescid-i Aksa Arapça'da Beytülmakdis olup “mukaddes ev” demektir; ilk kuruluşundan beri taşıdığı bu ad sonradan şehrin tamamını kapsamına almıştır. Şehir için müslümanların benimsediği Kudüs adı da aynı kökten gelmekte ve aslında şehri değil mâbedi ifade etmektedir.
İslâm âlimleri, Kur’ân-ı Kerîm’de el-Mescidü’l-aksâ adıyla anılan ve çevresinin mübarek kılındığı belirtilen yerin (el-İsrâ 17/1) Beytülmakdis olduğu konusunda ittifak halindedir. Arapça aksâ “uzak” anlamındadır ve mâbedin Mekke’ye uzaklığından dolayı bu ad verilmiştir (Taberî, Câmi'u’l-beyân, XV, 5 vd.).
Bir hadise göre ise burası, Mescid-i Harâm’dan sonra içinde insanların Allah’a ibadet etmeleri amacıyla yapılan en eski ikinci mâbeddir (Buhârî, “Enbiyâ”, 10, 40; Müslim, “Mesâcid”, 1, 2). Bugün Kâbe’ye çevresiyle birlikte Mescid-i Harâm denildiği gibi Mescid-i Aksâ’ya da çevresiyle birlikte Harem-i şerif denilmekte ve bununla eski Kudüs’teki kuzeyi 321, güneyi 283, doğusu 474 ve batısı 490 m. uzunlukta olan ve yer yer 30-40 m. yüksekliğe ulaşan surlarla çevrili bulunan, içinde Kubbetü’s-sahre’nin de yer aldığı kutsal mekân kastedilmektedir.
Hz. Peygamber’in mi‘rac yolculuğuna çıkmadan önce müslümanların kıblesi olan Mescid-i Aksâ’ya getirildiği İsrâ sûresinin ilk âyetinde açıkça belirtilmektedir. Hicretin ardından buranın kıble oluşu on altı-on yedi ay kadar sürmüştür.
Bu durum İslâm’da Mescid-i Aksâ’ya verilen değeri göstermekte ve Kudüs’ün ele geçirilmesinden yıllar önce Resûl-i Ekrem’in söylediği, ibadet ve ziyaret maksadıyla gidilmesi gereken üç mescidden birinin Mescid-i Aksâ (diğerleri Mescid-i Harâm ve Mescid-i Nebevî) olduğu (Buhârî, “Fażlü’ś-śalât fî mescidi Mekke ve’l-Medîne”, 1,6; Müslim, “Ĥac”, 511-513), bu mescidlerde kılınan namazın kişinin evinde tek başına eda edeceği namazdan elli bin kat daha çok faziletinin bulunduğu (İbn Mâce, “İķāme”, 198) yolundaki hadisleri bunu pekiştirmektedir.
Hz. Ömer, Kudüs’ün anahtarını teslim aldığında kendisi de bizzat çalışarak Mescid-i Aksâ’nın (Süleyman Mâbedi) Hıristiyanlık döneminde molozlar altında kalmış olan yerini temizletip Sahre’nin güneyindeki düzlükte cemaate namaz kıldırmış (Taberî, Târîħ, II, 450), daha sonra da buraya bir mescid yaptırmıştır. İlk dönem İslâm kaynaklarında bu mescid hakkında fazla bilgi bulunmamakta, ancak 50 (670) yılı civarında burayı ziyaret eden bir hıristiyan hacının anlattıklarından müslümanların haremin doğu duvarına yakın bölümünde yer alan harabenin üzerini kalaslarla kapatarak 3000 kişinin namaz kılabileceği büyüklükte basit bir mescid yaptıkları öğrenilmektedir. (Nebi Bozkurt, "Mescid-i Aksa", DİA, c. 29, s. 268)
O halde Mescid-i Aksa'ya ve Kudüs'e hep birlikte sahip çıkalım. Birleşmiş Milletler genel kurulunda 128 ülkenin Kudüs ile ilgili haksız ve hukuksuz kararlara karşı çıkması ve İslam İşbirliği Teşkilatı'nın İstanbul'da yapılan olağanüstü toplantısında oybirliği ile alınan Küdus kararı çok sevindirici gelişmelerdir. Bu konuda daha fazla gayret gösterelim. Allah Mescid-i Aksa'yı ve Kudüs'ü zalimlerin ve işgalcilerin zulüm ve işgalinden kurtarsın. Hepimize dünya ve ahirette iyilik versin.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.