MEVKİ MAKAM
25 Ocak 2016, Pazartesi 09:26Kurudu vakti geçti
Nice Han nice Sultan
Tahtı bıraktı geçti
Dünya bir penceredir
Her gelen baktı geçti
Yunus
Konuyla ilgili Yunus’un beyitleri insanı tatmin açısından yeter de artar bile. Ama bu hususta o kadar güzel şöyle söylenmiş ki; bazılarını söylemeden geçemeyeceğiz. Meselâ, yine Yunus’un şu ibretamiz sözleri görmezden gelinebilir mi?
Hani Kârun malı netti
Hani Lokman canı netti
Hani Cengiz şanı netti
Yalan dünya yalan imiş
Cenâb-ı Allah; “her şeyin fani, ancak kendisinin bâki”([1]) olduğunu ayetleri ile haber veriyor.
Aynı konuyla ilgili Kıbrıslı Kamil Paşa şöyle demiştir:
Dehr-i dûnun istemem ikbâlini
Cîfe-i dünyaya yoktur rağbetim
Bu husustaki güzel sözlerden bazıları:
“İnen yükselir, yükselen iner. Parlayan söner ve yürüyen durur.” Kutatgu Bilig
“Unutma ki, yüksekte yer tutanlar aşağıdakiler kadar emniyette değillerdir.” Şeyh Edebali
“Meşhur olan kimsenin başına kırbadan su dökülür gibi isabet-i aynlar, gazablar ve hasedler boşanır.” Hz. Mevlânâ
“Adamlar bilirim ki, rozetleri yüreklerinden büyüktür.” A. Nihat Asya
Mevki ve geleceğini düşünen insanlardan fedakârlık beklemek saflık olur.
Hz. Ömer’e vefatına yakın; “senden sonra oğlun Abdullah’ı halife nasb edelim (seçelim)” demişler, o büyük insan “bir evden bir kurban yeter” buyurmuş.
Mevki ve makamın, görev ve yetkinin sorumluluğunu idrak eden insanlar böyle düşünürken, bunun bilincinde olmayan kişiler ise, nokta kadar yükselmek için virgül gibi eğilmektedirler.
Hz. Ömer’in torunlarından ve Emevi halifelerinden Ömer b. Abdülaziz, şöyle diyor: “Benim yüklendiğim sorumluluğu yıldızlar yüklenseydi dağılıp gideceklerdi, dağlar yüklenseydi eriyip giderlerdi, yeryüzü yüklenseydi yarılıp giderdi. Vallahi ben bu mevkii hiçbir zaman Allah’dan istemedim.” ([2])
Kanuni Sultan Süleyman Şair Bakî’ye kızmış ve görevinden azledilip Bursa’ya sürülmesine şu manzum beyti ile ferman etmiş:
“Bakî bed, azli ebed, nef’i beled, Bursa’ya red”
“Bakî kötüdür, ebedi olarak azledilip Burra’ya sürülsün”
Bakî bu emri alınca hemen şu cevabı yazmış ve cihan padişahına göndermiş:
Bakî bed, azli ebed, nef’i beled oldu isen ey Bakî
Cihan mülkü Süleyman’a değil baki
Azlimde ısrar ve tehevvür eyledin amma
Buna çerh-i kemîn derler ne sen bakî ne ben Bakî ([3])
“Bugün kötü duruma düşüp Bursa’ya sürüldün ise de ey Bakî; bu dünyada Sultan Süleyman’a baki değil. Benim azlimde ısrar ve acelecilik eyledin amma, buna yalan dünya derler ne sen bakisin, ne ben bakiyim, hepimiz öleceğiz.”
İnsanlar çeşit çeşittir. Kimileri vardır, mevki ve makam elde edebilmek için yapamayacağı bir şey, feda edemeyeceği bir kutsal varlık yoktur. Giritli Aziz Dede şöyle demiş:
Saâdet terk-i servet, câ-yı râhat, genc-i uzlettir
Cihânın devletinden fâriğ olmak başka devlettir
Giritli Aziz Efendi
Dipnotlar:
1-Kasas Sûresi, 88.
2-İmadüddin Halil, “Ömer b. Abdülaziz”, Terceme Ubeydullah Dalar, İst. 1984, s. 72.
3-Bunun üzerine affedildi. Hilmi Yücebaş, Hiciv ve Mizah Edebiyatı Antolojisi, L & M
Yay. İst. 2004, s.157.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.