MİLLET ÜMMET MİLLİYETÇİLİK(2. Bölüm) 6
05 Kasım 2016, Cumartesi 09:19
Değilse kimse ben ülkemi sevmiyorum diyemez. Cat Stevens iken, Yusuf İslam olan muhtereme sormuşlar.”Bir Müslüman ülkeye mi yerleşeceksiniz? Diye” hayır, demiş; “Kendi ülkemde kalıp İslami okullar açacağım ve öğrenciler yetiştireceğim” diyor… Yani ilmi cihat’tan bahsediyor. Bugün hangimizin eli cebine gidiyor. Masum, fakir, kimsesiz yetimler için. Çoğu derki “Allah versin” be hey cahil, Allah sana vermiş, sende infak etsene? Yok olmaaaaaz. Benimle mi kazandı, der. Ömer Bin Abdülaziz döneminde insanlar dünya hayatıyla ilgili konuşmalarında ilim irfan, İslam insan, edep hayâ, yardım, dostluk kardeşlik güzellikten, Kur’an ve hadis’ten konuşurlarken, daha sonraki dönemlerde ise,”bugün kaç lira kazandın? Kimi dolandırdın? Ne çaldın çırptın? Gibi üçkâğıtçılık işleri ve aşırı dünya sevgisi bağlılığı taşıyorlardı” Şimdi de aynı durum değil mi? Öyleyse neye layıksanız onunla idare edilirsiniz! Gerçeğini unutmayalım. Ülkemizin önde gelen İslam Hukukçusu ve branşı(alanı) fıkıh olan Prof.Dr. Hayrettin Karaman hoca şöyle bir tespitte bulunuyor.”Aynı tarihi, kültürü(dini, dili ve adetleri, zevkleri) yurdu, mensubiyet şuurunu paylaşan insanların millet kavim gibi bir isim altında bir gurup teşkil etmelerine, bu gurup içinde birbirini daha ziyade sevmelerine, korumalarına, dayanışmalarına, kültürlerini(ümmet camiasına nispetle alt kültürlerini) geliştirmelerine ve bir değer, bir zenginlik olarak insanlığa takdim etmelerine “bu manada bir milliyete, hatta gerektiğinde milliyetçiliğe İslam’ın bir diyeceği yoktur, yeter ki; bu milliyetçilik, ümmetin diğer guruplarıyla(diğer İslami kavimleri ve bugünkü realiteye göre milletleriyle) ilgisini kesmeye, bütünlüğü bozmaya, onlara ve diğer insan guruplarına haksızlık etmeye, İslam öncesi inanç ve adetlerine dönerek tabii ve hukuki düzenin bozulmasına sebep olmasın. Şüphe yok ki; İslam’ın öngördüğü toplum yapısı ümmet’tir. Ümmette, Hz. İbrahim(a.s.)’in adını koyduğu, geliştirdiği, soyundan gelen son Peygamber Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) Efendimiz ile tamamlanan dine(İslam’a ve bu manada millet’e) mensubiyet rabıtası ile birbirine bağlı insanların ve gurupların oluşturduğu, toplum yapısıdır. Bu toplumun fertleri de birbirinin kardeşidir. Bu toplumun yurdu bütün mü’minlerin yurdudur. Bu toplum İslam dışı yaşayanları kendi camiasına davet eden, insanlığa alternatif bir hayat düzeni sunan bir ümmettir. Siyasi, sosyal, ekonomik, hukuki bağlar ve bağlantılar yanında bir üst kültüre bağlılık bu ümmetin guruplarını birleştirmiş ve bütünleştirmiştir. Bir kavmi, bir etnik guruba mensup olmayı ileri sürerek ümmet bütünlüğünü bozmak ve tefrika çıkarmak, Hz. Peygamber ‘in(s.a.v.) lanetlediği bir davranıştır…”diyor, Sayın Hocamız. Yine Mehmet Akif Ersoy “İslam bağı bütün bağların üstündedir. Kavmiyyeti bugünkü manada milliyeti bir ideoloji haline getirip, ümmet birliği bozulunca, artık her parça kendi başının çaresine bakmak durumunda kalınca bir geçiş dönemi olmak üzere, kavmiyetin, ırk asaletinin, İslam’a hadim bir milliyetçiliğin müspet manada olabileceğini vurgular ve bu cümleleri de, istiklal marşının dizelerinde görürüz…
Kahraman ırkıma bir gül, ne bu şiddet bu celal,
Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlal “ gibi, ifadelere yer verir.
Sayın Hayrettin Karaman Hoca’nın milliyetçilik konusundaki açıklamalarında yer verdiği husus lara beraber bakalım. Diyor ki hocamız “Milliyet ya da Milliyetçilik, İslam’ın mensuplarını davet ettiği camianın(ümmet) dışında kalmaya iten/ittiği ve sebep olduğu zaman- İslam yönünden- meşruiyetini kaybeder. Böyle bir camia fiilen gerçekleşmemiş ya da bozulmuş olursa, Müslümanların guruplar(bu arada kavimler, milletler)halinde birlikler, toplum yapıları oluşturmaları, birlik ve değerleri korumak için gerekli tedbirleri almaları tabii ve zaruridir. Bu zaruretle karşı karşıya kalan/bulunan gurup(topluluk-toplum) bugün anlaşılan manada bir millet ise, milliyetin temel unsuru(kimliğin belirleyici ögesi) İslam olacaktır. Toplum mevcut yapısını tarihi bir zaruret ve arıza olarak görecek, imkânların elverdiği ölçüde ümmet yapısına geçmeyi bu yapıda birleşmeyi amaç edinecektir. Bu kayıt ve şartlar içerisinde ve bu manada bir milliyet ve milliyetçilik meşrudur ve günümüzde zaruridir. Dünya’da elliden fazla İslam Ülkesi var.(halkının çoğunluğu Müslüman-Y.E.)ve bu Müslümanların kimlikleri üç unsurdan oluşuyor. Dini/kavmiyeti ve ülkesi. Şimdi örnekler;
1-Günümüzde bir Müslüman T.C.vatandaşı-Müslüman-Türk, Kürt, Çerkez,
2-Günümüzde bir Müslüman İran vatandaşı-Müslüman-Farisi
3-Günümüzde bir Müslüman ABD vatandaşı-Müslüman, Zenci vs. şeklindedir. Müslüman hangi ülkenin vatandaşı, hangi kavmin etnik gurubun üyesi olursa olsun her şeyden önce müslümandır. Bir ülkenin vatandaşıdır. Bir etnik gurubun mensubudur. Bu sıra bozulmadığı, bölünme değil birleşme bütünleşme olduğu müddetçe, Müslümanlar arasında kimlik farkı kısmen tabii, kısmen zaruri ve meşrudur, zararsızdır, faydalıdır.”Tanışmanız, tanımlanabilmeniz için “buyruğuna uygundur. Bugün Türkiye’de yaşayan insanların kahir çoğunluğu Türk olduğu için(az çoğa tabidir, kuralına göre)milletin adına Türk milleti, ülkenin adına Türkiye demek sakıncalı değildir ve tefrika konusu yapılmamalıdır, ancak, bu milletin bütün fertlerine Türk demeyi gerekli ve haklı kılmaz”diyor, Sayın Hayrettin Karaman hocamız.(devam edecek)
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.