MİNİMALİST MİYİZ?..

      Günümüz dünyasında, son zamanlarda en çok telaffuz edilen önemli kavramlardan bir tanesidir ‘minimalist’ kelimesi. Fransızca “minimum” kelimesinden türeyen ‘minimalizm’, süsü, gösterişi olmayan, fazlalıktan arınmış anlamına gelir. Yaşamdaki pratiğine baktığımızda minimalist yaşam: Hayatı kolaylaştırma adına; fazla eşyalardan ve fazlalıklardan kurtularak, daha pratik ve hafif bir yaşam tarzını benimsemek olarak algılayabiliriz.

       Maalesef; son zamanlarda hayatımız, içinden çıkılmaz bir yoğunluğun ve dağınıklığın pençesine girdi. Gördüğümüz her eşyayı, tıka basa evimize ve dünyamıza alma ihtiyacı hissettik, her tarafımızı bir yığıntı yumağı haline getirerek, içinden çıkılmaz bir hale dönüştürdük. Ruhumuzun o engin kalıplarını, dünyevi süprüntülerle, doyurabileceğimizi ve doldurabileceğimizi fehmettik ve bütünüyle kaybettik…

       Anlamlı bir yaşam arayan insan, önce kendini sıkışmış hissettiren ve gelişimlerinin önüne engel olan zincirleri tespit etmekle işe başlamalı. Bu zincirleri küçük ve büyük olarak ikiye ayırdıktan sonra, çözdüğü her zincirin bir diğer zincir için kaynak olduğunu keşfedecektir. Zamanla çözdüğü her zincirin özgürlüğüne giden yolu açtığını ve daha hafif hale getirdiğini görecektir. Vazgeçmenin kendisini özgürleştirdiğini görecektir. Hayatındaki her maddi varlığın bir zincir olduğunu ve zamanla hayatını zorlaştırdığını, içinden çıkılmaz hale getirdiğini görecektir. Kırdığı her zincirin ve kaydın kendisini özgürleştirdiğini ve bağımsız hale getirdiğini fark edecektir.

       Minimalist yaşamın en önemli faydaları ise; zamanı geri almak, fazlalıklardan kurtulmak, anı yaşamak, önemli olana odaklanmak, daha fala oluşturup daha az tüketmek, dağınıklıktan uzak bir ev ortaya çıkarmamıza sebep olur. Minimalist yaşam, bizi tüketim çılgınlığının   beraberinde getirdiği doyumsuzluktan ve ihtiyacımız olandan fazlasına sahip olmamıza rağmen; yaşadığımız tatminsizlik hissinden kurtarır. Bu vesileyle, tasarrufun hayatımızda daha çok yer alacağına sebep olur. Aynı zamanda zihnimizi ve hayal dünyamızı basit ve anlamsız şeylerden boşaltarak daha rahat ve huzurlu bir hayatın kapısını aralayabiliriz.

      Hz. Ali’ye atfedilen bir söz vardır: “İnsan inandığını yaşamaz, yaşadığına inanır.” ‘Gönüllü sadelik’ de bir yaşama biçimine dönüşürse iç dünyamızı duru hale getirecektir. Sadelik hayatımızın her alanında bize yardımcı olabilir. Örneğin ihtiyacımızdan fazla eşyaya sahipsek; daha azıyla yaşamımızı devam ettirmeyi deneyebiliriz. Eğer zihnimizde dolaşan çok fazla düşünce var ise biraz yavaşlayabiliriz. Böylece, zihnimizi berrak hale getirebiliriz.

      Ayıklamaya ve sadeleşmeye iç dünyamızdan başlamak iyi bir seçim olacaktır. Zihnimizde dolaşıp duran ve bize ait olmayan kıskançlıklar, endişeler, korkular, pişmanlıklar ihtiyacımız olan huzuru bulmamızı zorlaştırır.

       Minimalist hayatın, zihin sağlığımızı korumaya yardımcı olan bir diğer faydası ise; daha az karar almaktır. Özellikle kendi uzmanlık alanımız ve kişisel sınırlarımız dışında kalan konularda daha az kararlar vermeyi deneyebiliriz. Daha doğrusu zihinsel hijyen, zihin sağlığını korumanın önemli bir yoludur. Dikkat dağıtıcı şeylerden uzaklaşmak, iyi bir başlangıçtır. Sürekli uyaranlara maruz kaldığımız modern yaşamda kaybettiğimiz en büyük şeylerden biri de dikkatimizdir. Dikkatimizi korumak için daha sade bir ortam inşa edebiliriz. Hatta günümüzün önemli vakitlerini ekranlardan uzak durarak; dikkatimizi, hayatımıza, eşimize, çocuğumuza ve bizim için kıymetli olan şeylerin hakkını vermeyi deneyebiliriz.

        Hayatımızda kıymetli olan şeylere yer açmak için, fazlalıklardan kurtulmalıyız. Boşa harcadığımız zamanları azalttığımızda, değerli insanlar ve idealler için hayatımızda daha fazla alan açılır. Bu süreçte belki de en faydalı olabilecek adım, beklentilerimizde sadeleşmeye gitmek olmalıdır. Yaşadığımız bu karmaşık dünyada ‘gönüllü sadelik’ en iyi çözüm olabilir. Hayatta kendimize soracağımız en önemli soru şu olmalı: “Buna gerçekten ihtiyacım var mı?” sorusu karşısında cevabımız eğer: “İhtiyacım yok” şeklinde tecelli ediyorsa, hayatımızda kıymetli olana yer açmak için çok mükemmel bir fırsat sunabilir.

          Hayatımızdaki bu gerçeğe ister ‘kanaat’ diyelim ister ‘minimalist hayat’ diyelim. Asıl meselemiz, değerli olana odaklanarak hayatımızdaki gereksiz fazlalıklardan kurtulmak olmalıdır. Öncelikli olan ayıklamaya ve sadeleşmeye dışarıdan değil, iç dünyamızdan başlamak olmalıdır. Sanıyorum zamanı gelmiş…