Mİ?RAÇ
15 Mayıs 2015, Cuma 00:00Cenâb-ı Allah'ın, sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa’yı huzuruna davet edip, O'na lâhûti âlemleri gezdirip, O'nunla görüşüp konuşup tekrar yeryüzüne iade etmesine Miraç diyoruz. Ayet-i Celile ve Hadis-i Şeriflerle sabit olan bir olaydır.
Yüce Allah'ın; "Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Hak ve hakikati anlamazlar..."([1]) Ayetinin muhatabı olan insanlara yine faidesi olmaz ama; her şeyi mantık ölçüleri içinde değerlendiren günümüz Müslümanlarından, iman ve inancı olduğu halde tereddütleri, istifhamları olanlar da vardır.İşte bu yersiz düşüncelerini izale eder umuduyla, Miraç olayını ilim ve mantık açısından izah etmeye çalışalım:
İsra Suresinin birinci ayetinde şöyle buyurulur:"Kulu Muhammed'i bir gece Mescid-i Haram'dan, kendisine bir kısım ayetlerimizi göstermek için, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa'ya götüren Allah'ın şanı yücedir. Doğrusu O işitir ve görür.” ([2])
Bu mevzu ile ilgili Allah Rasûl'ü de şöyle buyurur:
"Ben Kâbe'de uyku ile uyanıklık arası bir hâlde iken, Cebrail geldi, göğsümü yardı, içini temizleyip hikmetle doldurdu ve kapattı.Sonra beni Burak isimli bir binite bindirdi ki; bir adımını gözün görebildiği en son mesafeye atıyordu.Kudüs’teki Mescid-i Aksâ’ya geldik. O'rada iki rekât namaz kıldım Daha sonra göğe yükseldim. Yedi kat semayı, cenneti, cehennemi gezdim ve Rabbim’e mülaki oldum. Sonra tekrar dünyaya döndüm. Bütün bu olaylar çok kısa bir zamanda olup bitti.”([3])
Hadis-i Şerifi şöyle biraz tahlil edersek;
1-İman fukarası kişiler 1400 sene bağırdılar: "vay efendim adamın göğsü yarılır da sonra kapatılır mı?" diye. Ama bugün buna beşikteki çocuklar da hayret etmiyor. Çünkü bugün açılıp kapatılmakla da kalınmıyor, organ nakilleri yapılıyor, sun'î (yapay) kalpler insanlara takılıp, hastaların yaşamaları sağlanıyor.
2-En süratli vasıtanın deve olduğu bir çağda Allah Resûlü’nün süratle ilgili, söylediği bu sözleri de, müşrikler ve çağımızın mülhitleri tarafından çok tenkit edildi; "Bakın İslâm neden bahsediyor, bu hayal ve masaldan başka bir şey değil" dediler. Ama bugün saatte yüz binlerce km. hız yapan uydular var. Nitekim 1989 da fırlatılan Galileo uydusu 3,7 milyar Km yol aldıktan sonra 1995 Aralık ayı sonlarında 170 bin Km. hızla Jüpiter’in atmosferine girdi ve oradan fotoğraflar gönderdi.([4])
Bu mantıkçı beyler; Rus kozmonotlarının dört ay uzayda dolaştıklarına inanır. Amerikalıların aya çıkmaları mantıklarına ters düşmez. Voayyöjör-1 ve 2 uydularının uzayın milyarlarca km. derinliklerinden gönderdikleri haberler ve fotoğraflar garibine gitmez.Ama her şeye Kadir olan Allah'ın sevgili Peygamberini semalarda bir müddet gezdirip yere indirmesini, yani Miraç olayını mantık dışı tuhaf bir iddia olarak görür. İstisnaları hariç tutarak şairin böyleleri için söylediği şu söz ne kadar yerinde:
Öyle bir devir ki sakar mı sakar
İçi de dışı da hep bizi yakar
Sözde ilim satan ocaklarından
Dine virüs diyen eblehler çıkar.
Ben senin aydın ve bilinçli ilim adamı olduğunu bileyim ki; "Benim Peygamberim Sidretül Müntehaya kadar çıktı. Ben de O'nun ümmeti olduğuma göre, oraya kadar çıkacağım, çıkabilirim" azmi ve gayreti ile teknoloji devrimini tamamla. O ecnebilerden önce semaları fethet. Yeni yeni âlemler keşfet de alnından öpeyim. İlimde ilerlemenin ölçüsü, bazılarının zannetti gibi din düşmanlığı da değildir.
3-Bu olayların çok kısa bir zamanda cereyan ettiğinin söylenmesi de hayret edilecek bir şey değil. Çünkü atom bombasının mucidi Albert Anştayn ispatlamıştır ki, zaman göreli yani izafidir. Her yerde ve mekânda aynı değildir. Hız arttıkça zaman mefhumu değişmekte veya tamamen ortadan kalkmaktadır. Avrupalı bunu laboratuara getirip "Dilation" adı altında incelemekte ve bu mevzu üzerinde epeyce mesafe kat etmiş durumdadır.Nitekim Milliyet Gazetesinin 28. 9. 2001 tarihinde: “Işınlama Gerçek mi Oluyor” başlıklı verdiği bir haberde bu hususta epeyce mesafe alındığı hatta son safhalara gelindiği haberi Bilim Dergisi NATURE’den iktibasla, “Kuantum-Atom Işınlaması” mevzuu geniş bir şekilde veriliyordu.
Böylece Tasavvuf kitaplarında sık sık rastlanan Tayy-i Mekân (Mekânın dürülmesi, kısalması), Bast-ı Zaman (Zamanın genişlemesi) masalımsı bir düşünce olmaktan çıkmış, müspet ilmin konusu içine girmiştir. Daha geniş bilgi almak isteyenler Prof. Dr. Ahmet Yükselin Çağdaş Fiziğe Giriş ve Dr. Şevket Özkök'ün Atom Fiziğine Giriş isimli eserlerine bakabilirler.
4-Bu olay Mekke Müşriklerine anlatıldığında inanmamışlar, daha önce Kudüs’e hiç gitmeyen Allah Resûlünü; Mescid-i Aksa'da namaz kıldığını söylediği için imtihan etmişlerdir.
Mescidi detayıyla inceleyecek kadar orada eğleşmeyen Resûlullah, sorulan sorular karşısında tedirgin olmaya başlayınca, Cenâb-ıAllah Mescid-i Aksa’yı karşısına getirmiş, Hz. Peygamber de oraya baka baka soruları cevaplandırmıştır.Böylece Bugünkü naklen yayın 1400 sene önce gerçekleşmiştir. İslâm’a çağ dışı diyen sözde çağdaşların mantıklarına yine de muhalif düşebilir.
Bu vesileyle mübarek Mirac kandilinizi tebrik eder,İslâm âlemine,birlik ve beraberliğimize vesile olmasını Cenab-ı Hak’tan niyaz ederim.
Dipnotlar:
1- Bakara Sûresi, 18.
2- İsrâ Sûresi, 1
3- Tecrîd-i Sarîh Tercemesi, DİB Yay. 1971, Ank. c. 10, s. 60.
4- Milliyet Gazetesi, 09.12.1995.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.