MİSYONERLİK VE MİSYONERLER (1)
03 Ocak 2020, Cuma 08:10Misyon kelimesi: Görev, vazife, yetki, vekâlet... gibi manaları ifade eder.
Halk dilindeki anlamı: Hıristiyanlık dinini yayma faaliyetinde bulunan kişiye misyoner, Bu
faaliyetlere de Misyonerlik Faaliyetleri denir.
İncil’de kaydedildiğine göre Hz. İsa Havârilerinden Petrus ve Andreas’a (dolayısıyla sonradan
gelecek Hıristiyanlara) şöyle demiştir: “Ardımca gelin, sizi insan avcıları yapacağım”(1), “Gökte ve
yerde bütün hâkimiyet bana verildi. Şimdi siz gidip bütün milletleri şahit tutun. Onları baba, oğul ve
Rûhü’l Kudüs ismi ile vaftiz eyleyin, size emrettiğim her şeyi tutmalarını onlara öğretin ve işte ben
bütün günler, dünyanın sonuna kadar sizinle beraberim” (2)
Bu sözler misyonerliğin özünü teşkil etmiştir. Hıristiyanlık inancına göre Baba (Allah) oğula
(İsa’ya), oğul da Havariler ve bütün Hıristiyanlara misyonu (görevi, vekâleti) vermiştir. Buna göre; ilk
misyonerler Havârî’lerdir ve bütün Hıristiyanlar misyonerdirler. Çünkü bu görev bütün Hıristiyanlara
verilmiştir. Fakat günümüzde kendini bu uğurda feda eden, maddî, mânevî ve bedenî olarak her
şeyiyle canla başla çalışan, dünyevî ve nefsânî zevklerinden bile yerine göre feragat edip(3) gece
gündüz gayret eden, kendine göre kutsal olan bir davayı omuzlamak, hedefe varabilmek için meşru,
gayri meşru her türlü vasıtayı kullanan... kişilere Misyoner denmektedir.
Meşru-gayri meşru diyoruz çünkü bu olumsuzluklar Hıristiyanlığın mayasına-cevherine
sokulmuştur. Yahudileri gelenlerinden olup, ilk İsevî’lere olmadık eziyet ve zulümleri yapan, daha
sonra Hıristiyan olan ve Teslis, Günah çıkarma, vaftiz vb. akla ve mantığa sığmayan, Hak dinlerin
inanç ve akîde sistemine aykırı olan birçok fikri Hıristiyanlığa sokan, aynı zamanda Misyonerliğin
mûcidi kabul edilen Pavlus’un şu sözleri buna ibretli bir misaldir:
“Ben özgür kimsenin kölesi değilim. Ancak daha çok kişi kazanayım diye herkesin kölesi oldum.
Yahudileri kazanmak için Yahudilere Yahudi gibi davrandım. Kutsal Yasanın (Musa Şeriatı) altında
olmadığım halde yasa altındakileri kazanmak için onlara Yasa altındaymışım gibi davrandım.
Mesîh’in yasası altında olan birisi olarak, Yasaya sahip olmayanları kazanmak için Yasaya sahip
değilmişim gibi davrandım. Güçsüzleri kazanmak için güçsüzlerle güçsüz oldum. Ne yapıp ne edip
bazılarını kurtarmak için herkesle bir şey oldum.” (4) Bu duruma göre; “Amaca giden her yol
mubahtır” diyen Makyavellist düşünce sisteminin babası da Pavlus’tur.
Hıristiyanlar Misyonerliği meşru gösterebilmek için, Müslümanlıkta da, İ’lây-ı Kelimetullah
(Allah’ın yüce ismini her yere duyurma, ulaştırma) veya Cihad mefhumlarının olduğunu sık sık
söylerler. İslâmiyet’te cihat ve Allah’ın yüce ismini her yere yayma ve ulaştırma görevi vardır ama,
bunlar misyonerlikten çok farklı kavramlardır. İslâm’da bunlar; tebliğ ve davet yoluyladır. Meşru,
gayri meşru her yolu ve metodu deneyerek, insanları İslâm’a kazandırma anlayışı yoktur. Cenâb-ı
Allah: “Dinde zorlama yoktur.”(5), “(Ey Muhammed!) Sen, Rabbin yoluna hikmet ve güzel öğütle
çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et”(6) buyurarak Hak dinlerin mücadele metodunu
göstermiştir.
Müslümanlar cihada çıkarken, bir beldeyi alırken: “Burayı alalım, halkını Müslüman yapalım,
kendi inanç ve geleneklerimizi onlara zerk edelim…” niyetiyle almazlar. “Aldığımız, fethettiğimiz
bölge insanına İslâm’ı anlatalım, onun yüce öğretilerini insanlara arz edelim, kabul ederlerse
kardeşimiz olurlar, etmezlerse kendilerini koruduğumuz için az bir miktar vergi (cizye) vermeleri
karşılığında içimizde huzur ve emniyetle yaşasınlar” düşüncesiyle alırlar ve uygulama da bu yönde
olur.(7) Tarih buna şahittir.
Müslümanlar bu hususta o kadar âdilane davranmışlardır ki; herhangi bir sebeple geri çekilmeleri
söz konusu olursa, bir yerleşim merkezini boşaltmaları, yani cizye vergisini alma sebepleri, zamanı
dolmadan ortadan kalkarsa aldıkları bu vergiyi “Artık biz çekiliyoruz, sizleri koruyamayacağız” diye
geri verdikleri tarihi gerçeklerdendir. Meselâ;
Ebû Ubeyde Şam’dan çekileceğinde halkı toplar ve onlara şöyle der: “Sizden cizye topladık. Bu
cizyeye mukabil sizi korumamız gerekirdi. Ancak şimdi buradan çekiliyoruz ve sizi koruyamayacağız.
Onun için aldığımız cizyeyi size iâde edeceğiz. Etmezsek haksızlık olur.” Bunun üzerine toplanan
cizyeler sahiplerine iâde edilir.
Dipnotlar:
1-Matta, 4-19.
2-Matta, 28, 19-20, Markos, 16-15.
3-Meselâ: Bizim çoğumuzun resmî görev yapmaya bile gitmediği, birçok sosyal imkânlardan mahrum olan Doğu ve
Güneydoğu illerimiz, misyoner kaynamaktadır.
4-Paulus’un Korintiler’e yazdığı mektup, 1. Kor. 9/19-22; Gazi Erdem, “Misyonerlik ve Misyonerlerin Çalışma Metotları”,
Diyanet İlmi Dergi, Nisan-Mayıs-Haziran 2002, Ankara s. 38.
5-Bakara Sûresi, 256.
6-Nahl Sûresi, 125.
7-Bu vergi sadece gücü yeten erkeklerden alınırdı. Kadınlardan, çocuklardan, fakirlerden ve gayri Müslim din adamlarından,
hastalardan, özürlülerden… alınmazdı. Bkz: Talat Sakallı, Diyanet İlmi Dergi, Peygamberimiz Hz. Muhammed Özel sayısı,
Ankara 2000, s. 411.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.