MİSYONERLİK VE MİSYONERLER (3)
07 Ocak 2020, Salı 08:24Papalık yani Vatikan devleti ve Avrupa’nın diğer devletleri misyonerlik ve sömürgeciliği o kadar meşru görmüş ve benimsemiş ki; 1662 de Vatikan’da Propaganda Kongregasyonu (Misyonerlik Bakanlığı) kurmuştur. Her ülkede yerli Hıristiyan misyonerler yetiştirilmesi için okullar kurmuş, masraflarını Papalık karşılamıştır. Misyonerler çalışmalarının en acı sonuçlarını bizim açımızdan Rusya’da almıştır. Göçlerle Karadenizin Kuzeyinden Avrupa’ya doğru eğilen birçok Türk kavmi bunlar sayesinde Hıristiyan olmuştur. Bulgarlar, Macarlar, Gagavuzlar... Müslüman olduktan sonra Türk kavimleri üzerinde bu yıkıcı tesirlerini icra edememişler ama, Müslüman olmadan önce birçok Türk kavmini Hıristiyan yapıp Türklerin yani kendi soydaşlarının başına belâ etmişlerdir.(1) Fakat kendi yaptıklarını hiç görmeyen bu riyakârlar, Osmanlının uyguladığı Devşirme Usulü ile, Hıristiyan çocukların en iyi şekilde yetiştirilip devletin en üst kademelerinde görev verilmesi olayını dillerinden düşürmezler, en ağır iftira ve ithamlarda bulunurlar.
Misyonerlikte; Hem dinî bir görevi yerine getirme, hem de aşırı menfaatlere nail olma söz konusu olduğu için, her kılıkta, her meslekte, her yerde, her şartta, her zaman... misyoner görmek mümkündür... Öğretmen, asker, doktor, arkeolog, parlament, elçi, hemşire, kâşif, tacir, işçi, gönüllü kuruluş temsilcileri, sanatçı... Her meslek ve kisvede bunlarla karşılaşmak mümkündür.
Okullar, hastaneler, yabancı dil merkezleri, yurtlar, sığınma evleri, pansiyonlar, basın, yayın, filimler, tiyatro eserleri, sanatsal etkinlikler, kermesler, televizyonlar, radyolar, kitapevleri vb. her yer ve araç bunların hareket alanlarıdır. Zahirde kutsal bir amaç için çalıştıkları söylenen ve insanlığı buna inandıran misyonerler, hakikatte kendilerinin ve devletlerinin menfaatinden başka bir şey gözetmezler.
Avrupa’da bir misyoner okulunda bir müddet eğitim görüp memleketi Polinezya’ya dönen ve misyonerlerin oralarda neler yaptığını fark eden Tuivaii şöyle demiştir: “O misyonerler bizi kandırdı. Çünkü beyaz adamın gerçek Tanrısı kendisinin ‘Para’ adını taktığı yuvarlak metal veya kâğıt paradan başka bir şey değildir.” (2)
1963’te bağımsızlığına kavuşan Kenya’nın ilk Başbakanı Kamau Kenyatta’nın şu sözleri misyonerlerin durumlarını trajik biçimde çok güzel dile getirir: “Misyonerler geldiğinde, İncil onların, topraklar Afrikalıların elindeydi. Bize, gözlerimizi kapayarak dua etmeyi öğrettiler. Neden sonra gözlerimizi açtığımızda, İncil bizim, topraklar onların olmuştu.” (3)
Misyonerlik faaliyetlerinin sadece bir din hareketi değil, bunun bir menfaat ve Haçlı faaliyeti olduğuna en bariz delillerden birisi de şudur ki; Fransa Lâiklik ve Lâik idare tarzını da göz önüne alarak, içerde kilise ve din adamlarına fazla ehemmiyet ve fırsat vermediği halde, dışarıda yani misyonerlik faaliyetleri hususunda bunları var gücüyle desteklemektedir.(4) Çünkü bu faaliyet Fransa’nın maddi çıkarlarını deruhte eden, sömürü dünyasının menfaat şebekesini döşeyen hareketlerdir. “Fransa evinde lâiktir ama dışarıda emperyalizmin ajanları olan papazları korumaktadır. Misyonerlerin İncili soktuğu her yere Haçlıların menfaat ağları da girmiştir.”(5)
Dış memleketlerde, barış gönüllüsü adı altında, sanki melekleri kıskandıracak bir masumiyet içinde, zahirde çok iyi niyetli ve insancıl maksatlarla çalıştığı zannedilen batılıların bile nerdeyse hepsi misyonerdir, kendilerinin ve memleketlerinin maddi çıkarlarından başka bir şey düşünmeyen, yaptıkları insancıl faaliyetleri sadece esas gayelerini gizlemek için kalkan olarak kullanan insanlardır.
Barış gönüllüsü adı altında gidiyorlar silah tüccarlığı yapıyorlar,(6) kabile, aşiret ve devletleri birbirine takıp silah satıyorlar.(7) Irak’a aynı ad altında gelip Saddam’ın generallerini satın alıp, tüfek patlatmadan Bağdat’ı teslim alıyorlar.(8) Afganistan’a gidip, ithal bir kabine ile Rusya ve Çin’in kulağının dibine sokulup onlara gözdağı veriyorlar. Sudan’a gidip devleti ikiye bölüp, yepyeni bir Hıristiyan devlet doğurtuyorlar. Türkiye ye gelip, depremzedeleri(9), 28 Şubat mağdurlarını, fakir, öksüz ve yetimleri Hıristiyan yapmaya çalışıyorlar. Kürtleri iğfal edip PKK belasını ihdas etmeleri yetmemiş gibi şimdi de, Alevi vatandaşlarımızı kandırıp onları da isyana teşvik ediyorlar.
Dipnotlar:
1-Yusuf Uralgiray, “İslâm Aleminde Misyonerlik Faaliyetleri”, Mütercim: Ank. 1977, s. 8.
2-Gökhan Tok, Keşiflerin Öteki Yüzü, TÜBİTAK, Bilim ve Teknik Dergisi, Nisan 2003, sayı 425, s. 60.
3-Bayram Küçükoğlu, Türk Dünyası’nda Misyoner Faaliyetleri, İst. 2003, s.110-116.
4-Leyla Tavşanoğlu’nun röportajı, 24 Mayıs 1998 Cumhuriyet Gazetesi.
5-Halil Halid, a. g. e. s. 28, 95.
6-İkinci Dünya savaşından sonra meydana gelen 641 çarpışmanın 243’ünün arkasında Batılıların, 20 sinin arkasında da komünistlerin parmağının olduğu ortaya çıkmıştır. Paul Harrison, Üçüncü Dünyanın Batılılaştırılması, Pınar Yay. İst. 1990, s. 30.
7-Z. Gazetesi 25 Ekim 1990; İbrahim Refik, “Tarih Şuuruna Doğru-2”, Albatros Yay. 7. Bas. İst. 2001, s. 73.
8-Tarih ve Düşünce Dergisi, Mayıs 2003, s, 76-77
9-Milliyet Gazetesi, 03. 01. 2005;01-05. 2005.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.