Mukaddes Emânetler
11 Temmuz 2018, Çarşamba 07:351-Hırka-i Saâdet: Kâ’b b. Züheyr; Müslüman olacağında İslâm’ı ve Peygamber Efendimizi öven sözleri ihtiva eden, “Kaside-i Bürde” diye meşhur şiirini okuyunca, Peygamber Efendimizin Kâ’b’a hediye ettiği hırkadır. Her yıl Ramazan ayının 15’inde Pâdişah ve üst düzey devlet erkânının, büyük bir törenle Hırka-i Şerîf’i ziyaret etmeleri adetten idi.(1)
2-Sancak-ı Şerîf.
3-Dendan-ı Saâdet: Peygamberimizin Uhut savaşında kırılan mübârek dişinin parçası.
4-Lıhye-i Saâdet: Peygamberimizin mübârek sakalları.
5-Kadem-i Şerîf: Peygamberimizin ayak izleri.
6-Hz. Mûsâ’nın asası.
7-Keman-ı Saâdet: Peygamberimizin yayı.
8-Mızab-ı Saâdet: Kâbe’nin altın oluğu.
9-Hacer-i Esved çerçeveleri.
10-Hz. İbrahim’in tenceresi.
11-Mühr-i Saâdet: Peygamberimizin mührü.
12-Teyemmüm taşı.
13-Name-i Saâdet: Peygamberimizin mektupları.
14-Na’l-i Saâdet: Peygamberimizin tahtadan terliği.
15-Hz. Fatıma’nın seccadesi.
16-Mushaf-ı Şerîfler. Hz. Osman şehit edilirken okuduğu ve kanının bulaştığı Kur’an-ı Kerim ve diğer bazı târihî Mushaflar.
17- Süyûf-ı Mübâreke: Peygamber Efendimize, âit kılıçlar.
18-Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer ve Hz. Ali’ye âit birer kılıç, Hz. Osman’a âit iki kılıç, Hz. Cafer Tayyar, Hz. Halid, Hz. Muaz b. Cebel, Hz. Talha’ya âit kılıçlar.
19-Kâbe-i Muazzama’nın kilitleri.
20-Hz. Yûsuf’un sarığı.
21-Gasl-i Nebevî Suyu: Peygamberimizin cenazesinin yıkandığı sudan kalan bir miktar.(2)
22-Şuayb Peygambere âit olduğu söylenen bir tencere.
23-Hz. Yûsuf’un gömleği.
24-Hz. Davud’un kılıcı.
25-Hz. Ebû Bekir’in gömleği.
26-Hz. Hatice ve Hz. Hüseyn’e âit gömlekler.
27-Veysel Karanî’nin tâcı.
28-Kâbe kapıları ve Hz. İbrahim makamının gümüş kapağı...(3)
Yavuz Sultan Selim’in İstanbul’a naklettirdiği Mukaddes Emânetlerin dışında, târihin her döneminde en büyük İslâm devleti olan Osmanlının başkentine, kutsal ve târihî eserlerin akışı devam etmiştir. Özellikle bu akış 19. yüzyılda fazlalaşmıştır.
Hicaz bölgesine Vehhâbîlerin hâkim olması bu akışı hızlandırmıştır. Çünkü bu görüş mensupları kutsal veya târihî eserlere hiç kıymet vermeyen, hattâ cehalet ve taassupları gereği, nerde gördülerse tahrip veya yok eden bir tutum içinde olduklarından dolayı, bazı yerlerde Müslümanlar bu kutsal hatıraları, Vehhâbîlerin eline geçmemesi ve Osmanlı elinde muhâfaza edilmesi için, gönüllü olarak İstanbul’a göndermişlerdir.
Târihî hadiseleri cereyan ettiği zamanla değil de, günümüz kafasıyla değerlendiren bazı kişiler, bu tip davranışların sebep ve hikmetlerini bilmeden tenkitte bulunurlar. Meselâ: Yavuz’un Mukaddes Emânetleri alması hususunda da birçok şeyler söylenmiştir. Hâlbuki o çağlar; Avrupa’da Sömürgecilik hastalığının yükselmeye başladığı yıllardır.
Portekizliler kendi topraklarından yüzlerce kat büyük olan Angola ve Mozambik gibi Afrika bölgelerini işgal etmişler, ta Güney Amerika’da kendi memleketlerinin onlarca katı büyük olan Brezilyayı bile sömürge haline getirmişlerdir.(4) Yemen ve Aden bölgelerinden asker çıkarıp Hicazı da işgal ederek, en büyük dinî düşmanları olan İslâmiyet’i ortadan kaldırmak ve onun baş temsilcisi Osmanlının belini kırmak istemişlerdir.
Bunun için Yavuz Avrupalıların karşısında durabilecek büyük bir İslâm devletinin kurulması gayesiyle İran, Suriye, Mısır ve Hicaz’ı topraklarına katmıştır.(5) Aynı tedirginliği Mekke Emiri de duyduğu, yani Avrupalıların böyle bir tecavüzü esnasında Mukaddes Emânetlerin Haçlıların eline geçebileceği tehlikesine binaen Onları Yavuz’a kendi gönlü ile göndermiştir.(6)
Kutsal Emânetler Odasında Fasılasız Kur’an Ziyafeti:
Yavuz bu kutsal emânetlerin bulunduğu mekânda, geceli-gündüzlü Kur’an okunması için kırk hâfız tayin eylemiş, kırkıncıya da kendini yazmıştır. İşte o günden bu ana kadar 400 küsur senedir, (Cumhuriyetin ilk yıllarından i’tibâren bir müddet fasılayı saymazsak), Topkapı Sarayında Kutsal Emânetlerin bulunduğu bölümde devamlı gece-gündüz Kur’an okunmuştur ve hâlâ okunmaktadır.(7)
Dipnotlar:
1- Esat Efendi, “Osmanlıda Töre ve Törenler”, Tercüman 1001 Temel Eser, İst. 1979, s. 30; Erol Özbilgen, “Bütün Yönleriyle Osmanlı”, İz Yayıncılık, İst. 2003, s. 517.
2- Süleyman Beyoğlu, “Ravza-i Mutahhara Müdâfii Fahrettîn Paşa”, Târih ve Medeniyet Dergisi, Mayıs, 1997, sayı, 38, s. 12.
3- Hüseyin Algül, “Hz. Muhammed”, T. D. V. Yay. Ankara 1994, s. 215.
4- Banu Avar, “Hangi Avrupa”, Truva Yay. İst. 2008, s. 265, 270.
5- Mustafa Halidi- Ömer Ferruh, “Misyonerler-İslâm Ülkelerinde Emperyalizm ve Askerleri”, Araştırma Yay. İst. 1991, s. 31.
6- Mustafa Armağan, “Geri Gel Ey Osmanlı”, Ufuk Kitap, Ekim 2007, İst. s. 150.
7- Aydın Taneri, “Türk Devlet Geleneği”,MEB Yay. İst.1997, s. 292; Algül, a. g. e. s. 216.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.