MURAT KEÇECİLER: ANAP BENİM PARTİM
14 Aralık 2020, Pazartesi 09:05Ali Rıza Taban’ın 02.12.2020 tarihli Konyapostası gazetesinde yazdığı ANAVATAN : NERDEN NEREYE? Başlıklı yazısına cevabımdır.
Sayın Ali Rıza Taban,
Sizin gibi uzun yıllar gazetecilik yapmış deneyimli bir gazetecinin en temel gazetecilik ilkelerine aykırı şekilde ve şahsımı tahkir eden üslup ile kaleme aldığınız yazınızı kabul etmem mümkün değildir. Sizin tecrübenizde bir basın emekçisinin çok iyi bildiği üzere bir haber veya yazı kaleme alınmadan önce görüş alınır.
Sayın Taban, hakkımdaki yazınızı şekillendirmeden önce benimle konuşma, görüşümü sorma ve yazınızda yer verdiğiniz hususları teyit etmek zorunluluktur.
Sayın Taban, kaleme aldığınız yazı benim ve ailemin nazarında, babam Mehmet Keçeciler ile olduğunu ifade ettiğiniz yakın ilişkiye ve kişisel hukuka da bir hürmetsizliktir. Yazınızı yayınlamadan önce böyle bir hukuk varsa bile bunun gereğini yerine getirmediğiniz görülmektedir.
Sayın Taban, yazında sayın Saffet Sert’in Anavatan’ın bu zor döneminde partiye katılmasını, partiye bir vefa ve tebrik edilesi bir davranış olarak kabullenirken, benim baba ocağına tekrar dönmemi neden bir kaypaklık ve şaşkınlık olarak değerlendirdiğinizi anlamak ve mantıklı bir açıklamasını bulmak gerçekten zor olmaktadır.
Sayın Taban, benim babam Anavatan’ın üç kurucusundan birisidir. Bu partinin kuruluşunda tüzüğünü ve programını yazmıştır ve tüm ömrünü bu partiye vermiştir. Çocukluğumdan itibaren tüm zamanımı geçirdiğim, uzun yıllar gençlik kollarında çalıştığım Anavatan Partisinde tekrar siyasete dönmem neden vefa olarak değerlendirilmemiştir anlamam mümkün değildir.
Yazınızda babamın siyasetinden hiçbir şey öğrenmediğimi ifade etmişsiniz. Öncelikle, Hakka hizmet Halka hizmet düsturunu ben babamdan bir siyasi ilke ve miras olarak almanın ötesinde, bizzat bu değerleri onun yanında yaşayarak öğrenmiş bulunmaktayım. Yazınızı kaleme almadan önce benimle iletişim geçme nezaketini gösterseydiniz, benim hayatımda Anavatan Partisinden başka bir siyasi partide görev almadığımı öğrenip, değerli okuyucularınızla paylaşmış olurdunuz. Gençlik kollarında siyaset yaptığım partimde, siyasete tekrardan dönmem de ne bir ilkesizlik ne de benim siyasi çizgim açısından bir yamukluk ve yalpalama vardır. Anladığım kadarıyla benim Anavatanda siyasete girmem Konya’da birilerini fena halde rahatsız etmiş ve korkutmuş.
Ak Partiden Aday Adaylığıma yazınızda değişinmişsiniz. Öncelikle değerli okurlarınıza ve size ifade etmek isterim ki, ben o dönem de dahi olmak üzere Ak Partiye hiç üye olmadım. O adaylığın hangi koşullarda ve şartlarda ne sebeple yapıldığını o dönem AK Parti Meram İlçe Başkan Yardımcısı olan M.Emin Keçeciler ve Bestami İnan beyfendiye sormanız yeterlidir.
Bu açıklamayı yapmak zorunda kalmak ise benim açımdan gerçekten üzüntü vericidir. Sizin de bildiğiniz üzere babam beyninden iki kez ameliyat geçirmiştir. Benim adaylık başvurusu yaptığım süreçte, babam ciddi sağlık sorunları yaşamaktaydı. Benim adaylığım; hasta bir babanın ricasını kırmaktansa tüm dünyayı yakarım diyen bir evlat olarak, babamın talebini geri çevirmemek için yapılmıştır. Babamı kırmamak adına ve kendi içimde ne kadar eziyet çekerek o adaylığın yapıldığına tüm yakınlarım ve Allah şahittir.
Başvuru dilekçesi ve genel merkezde yapılan mülakat dışında hiçbir parti çalışmasına katılmadığımı, kendimin aday olması için ekstra hiçbir çalışma yapmadığımı, sosyal medya dahil adaylıkla ilgili bir duyurum olmadığını ufak bir araştırma ile tespit etmeniz mümkündür.
Adaylık dilekçem dahil son gün, son saatte verilmiştir. Tutmadı, aday yapılmadı yazmışsınız. Bana bir sıra teklif edilmediği de doğru değildir, ancak bu durum benim açımdan çokta önemli değildir. Hangi sıranın teklif edildiğini, babamın neden ret ettiğini, kendisine sorup öğrenebilirsiniz. Çünkü söz konusu teklif Babama iletilmiş ve gene kabul etmeyip reddeden babam olmuştur. O süreçte bir evlat olarak babamın rızasına saygı gösterdim. Gün gelip bu konu hakkında insanların, bilip bilmeden ahkam keseceğini öngörmeme rağmen bugün de olsa “babamı kıracağıma kafamı kırarım” der, gene o aday adaylığı dilekçesini verirdim.
Ak Partide tutunamamış, istenmemiş vs diye yazmışsınız. Belirtmek isterim ki, eğer ben Ak Parti’de siyaset yapmak isteseydim bunu 2004 yılında İstanbul gençlik kolu başkanlığını şahsıma teklif edildiğinde kabul eder ve yapardım. Bu olayında şahidi bana teklifte bulunan şimdinin THY Yönetim Kurulu Başkanı o zamanın Ak Parti İstanbul İl Başkan Yardımcısı olan sayın ilker Aycı ile beni Ankara’da Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmeye uğurlayan İbrahim Okka’nın oğlu Mahmut Okka’dır.
Gelecek ve Deva partisinde siyasetten bahsetmişsiniz. Öncelikle sayın Davutoğlu’nun ekibi veya kendisi ile ne benim ne de onların bir görüşmesi veya talebi olmamıştır. Benim sayın Davutoğlu ile alakalı görüşüm, yaklaşımım nettir. Çıktığım TV programlarında bunları hep dile getirdim. Kendisini Konyalı olmanın bir gereği olarak Başbakanlığında ailecek destekledik ancak ne kendisinin siyasi ne de idari karar ve eylemlerini desteklememiz ve savunmamız söz konusu değildir. Hemşerilik muhabbeti ve hukuku dışında siyasi bir birlikteliğimizin olması düşünülemez. Davutoğlu ve arkadaşlarının siyasi savrulmalarının sağlıklı ve millette karşılık bulacak bir savrulma olduğunu düşünmediğimi ifade etmeliyim.
Deva partisine gelince, sayın Babacanla Abdullah Gül’ün tavsiyesi ile birden fazla kez ve uzun bir dönem görüştüm. Karşılıklı istişarede bulunduk. Benim o partide yer almamamın sebebi Beşir Atalay, Nihat Ergün ve en önemlisi Sadullah Ergin ismine yer vermesine itiraz etmemdir. Kendileri ile bu konularda uzlaşamadım. Sayın Babacan’ın bu ekiple bir başarı elde edeceğine inanmadım. Bu kadar Ak Partinin içinde olup, karar mekanizmalarında yer alan isimler ile yeni bir siyasi hikâyenin başlamasını mümkün görmedim. Yazınızı kaleme almadan önce bu konuları bana sorsaydınız Allah’ın bildiğini kuldan esirgemezdim.
Konyalıların reyine ve kararına ilişkin değerlendirmelerinizi tasvip etmem, eleştiri sınırları içinde kabul etmem ve saygı duymam asla mümkün değildir. Siz ve sizin gibi düşünenler ne kadar uğraşsanız da Keçeciler ismini ne Konya’dan ne de Konyalıların kalbinden ve zihninden silemezsin. Sizin Konya ve Konyalılara ilişkin benim siyasi değerlendirme ve kararıma tahakküm koyma niteliğindeki ifade ve görüşlerinizi kabul edemem. Yazınızın bu kısmını anlamam ve kabul etmem kesinlikle mümkün değildir.
Neden Anavatan? Sorusunun cevabına gelirsek. Benim çocukluktan itibaren içinde olduğum bir siyasi partide, kendi evimde, kendi siyasi akrabalarım ile siyaset yapmam kadar doğal bir şey olamaz. Anavatan ismini ve Özal’ın siyasi mirasını tarihe gömmek isteyenlere inat 10 arkadaşımız ile Anavatan Partisinin MKYK girerek partide yeniden siyaset yapmaya karar verdik. Bu isimler arasında Partinin 1983 tarihindeki kurucularından İbrahim Özdemir oğlu Seçkin Özdemir ve Halil Şıvgının kızı Lale Şıvgın Dündar da vardır. Kongreden Önce sayın Yıldırım Akbulut, Kaya Erdem, Orhan Demirtaş, Işın Çelebi, Şükrü Yürür, Hüsnü Doğan, Oltan Sungurlu, Talat İçöz, Mehmet Demirel ve hemşerimiz Nazmi Sırıt gibi simge olmuş isimler ile bizzat tarafımdan görüşülmüş ve onların da destekleri alınmıştır. Anavatan Partisinin içinde bulunduğu durumun farkındayız ve bu partiyi Özal’ın tarihi misyonuna yakışır bir şekilde yeniden inşa edeceğimize olan inancımız tamdır. Genel Başkan İbrahim Çelebi tüm siyasi hayatı boyunca Anavatan’ın çeşitli kadrolarında görev almıştır. 9 yıldır Anavatan Partisinin siyasi varlığını sürdürmesi için önemli bir çaba ortaya koymuştur. Tüm Anavatanlılar olarak bu bayrağın ve bu ismin devamı için kendisine teşekkür borçluyuz.
Türkiye’nin içinde bulunduğu bu amorf siyasi gündemden ve yapıdan çıkaracak olan Anavatan Partisinin değer ve ilkeleridir. Dünya yeni bir değişimin arifesindedir. Anavatan Partisi ise Türkiye’yi yeniden dönüştürecek genetik mirasa ve hafızaya sahiptir. DP birleşmesi ile Özal’dan nefret eden siyasi bir geleneğe teslim edilen partimizin yeniden siyasete dönmesinden rahatsız olanlar iyi bilsinler ki korkunun ecele faydası yoktur. Benim siyasetin nereye evirileceğine ve gençlerin siyasetten beklentilerine ilişkin görüş ve değerlendirmelerim hem katıldığım programlarda hem de kaleme aldığım yazılar ile ortadadır. Türkiye’nin dürüst ve namuslu siyasi bir dile ve figürlere ihtiyacı vardır. Allah’ın lütfu ve milletin teveccühü ile Konya’ya ve necip Türk milletine hizmet etmeye talip bir kardeşiniz olarak selam ve saygılarımla
Anavatan Partisi
Seçim İşleri Başkanı
Av.Arb.Murat Keçeciler
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.