NEBBAŞ-I EVVEL?E RAHMET OLSUN
16 Ekim 2015, Cuma 00:00
Nebbaş: Yeni defnedilen cenazeleri çıkarıp, kefenlerini soyup satarak geçimini sağlayan ahlâksızlara verilen isimdir.
Vaktiyle bu adi ve ahlâksızlığı meslek haline getirenlerden birisi vefat etmiş. Oğlu babasının elini alıp, aynı işi devam ettiriyor ama annesi iki de bir: “Babana rahmet okutamıyorsun. Hayırlı evlât değilsin…” gibi sözlerle oğlanı küçümsermiş. Nihayet genç nebbaş babasına rahmet okutmaya karar vermiş ve ölüleri soyduktan sonra bir de üzerlerine işemeye başlamış. Duruma muttali olan mevta sahipleri: “Nebbaş-ı evvele (Babasına) Allah rahmet eylesin. İyi adammış. Hiç olmazsa o sadece kefenlerini soymakla yetinirdi. Ölülerimizin üzerine bir de bu hakareti yapmazdı...” diyerek başlamışlar rahmet okumaya. Beterin de beteri var derler. Gerçekten doğru.
On beş senedir milletimize kan kusturan, çiçeği burnunda öğretmenlerimizi, hayatının baharında Mehmetçiklerimizi, yaşlı-çocuk-kadın-kız demeden sivil vatandaşlarımızı katleden, hayvanları makineli tüfeklerle tarayacak kadar canavarlaşan, hatta çiçeklere bile hücum edecek kadar gözünü kan bürümüş, insanlık ve âli duygulardan uzaklaşmış PKK sadist ve manyakları ile uğraşırken, şimdi neredeyse onlara rahmet okutturacak, ikinci nebbaş misali yaratıklar türedi. En çok ağırımıza giden de, Neyzen Tevfik’in :
Zalim idbara düşünce dinden istimdâd eder
Adile fırsat düşerse kinden istib’âd eder
beytinde olduğu gibi, daha öncekiler her ne kadar dini istismar etseler, dara gelince dinden faydalanmaya kaksalar, saf dindarları kullansalar da, yaptıkları alçaklık ve canavarlıkları kendi adlarına yapıyorlardı. Bunlar maalesef ve maalesef bu şeytanlıklarını, bu nemrutluklarını İslâm adına yaptıklarını lanse ediyorlar.
Halbuki Kur’an-ı Kerimde Yüce Allah şöyle buyurur: “Kim bir mümini kasden öldürürse cezası, içinde ebediyen kalacağı cehennemdir. Allah ona gazab etmiş, onu lânetlemiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır.”([1])
Mâide Suresinde: “...Kim haksız yere bir cana kıyarsa, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Her kim de bir canı kurtarırsa bütün insanlığı kurtarmış gibi olur...”([2]) buyurur.
Peygamberimiz de bu hususta şöyle buyurur: “Göktekiler ve yerdekiler bir Müslüman’ın öldürülmesinde birlik olsalar, Allah onların hepsini yüz üstü cehenneme atar. Umulur ki Allah herkesin günahını bağışlar. Ancak kâfir olarak ölen kimse ile, bile bile mümini öldüren kimse hariç (bunları bağışlamaz).”
Hazreti Peygamber birkaç kişiyi İzam cihetine göndermişti. Bunlardan Muhallim b. Cühane daha önce aralarında düşmanlık olan Amr b. El Ahbat isimli birine rastladı. O kendisine selâm verip iyi niyetle yaklaştığı halde, Muhallim ok atarak onu öldürdü. Resûl duruma muttali olunca; “Sana selâm veren birini nasıl öldürürsün” diye çok kızdı ve: “Allah seni affetmesin” buyurdu. Bunun üzerine Muhallim çok üzüldü ve hastalanarak bir hafta sonra öldü. Gömüldüğünün ertesi günü cesedi toprağın üzerinde bulundu. Üç defa gömdüler toprak cesedini üç defa kabul etmeyip dışarı attı. Resûlullah: “Yer ondan daha kötülerini kabul etti. Fakat bununla Cenâb-ı Allah adam öldürmenin vahameti hususunda ibret gösteriyor” buyurdu.
İslâmî Cihad, İslâm Kurtuluş Örgütü, İslâm Komandoları, Hizbullah ve Daiş vb. birçok öldürme olayları icra edip, üstelik bunu da İslâm adına yaptıklarını söylemeleri, kendileri karar verip, kendileri öldürmeleri ne kadar garip bir zihniyet ve anlayış.
“Canavarları taviz analar doğurur” diye bir ata sözü vardır. Şu günlerde herkesin zihnini meşgul eden, damarlarında kanını donduran, akl-ı selim sahiplerini, iliklerine kadar titreten bir soru. Bu canavarlar ejderha oluncaya kadar niye taviz verildi? Yoksa yangını çıkaranlar mı şimdi itfaiyecilik oynuyor? Yani bunları birileri kendi kirli emelleri için hem örgütlüyor, hem kullanıyor, hem de vebali İslâm ve Müslümanların üzerinemi atıyor. Aksi halde aklı başında bir Müslüman, mahkeme kararı olmadan öldürmek hiç kimsenin hakkı ve yetkisi olmadığını bilmesi gerekir.
Kurnaz tilki, bitlerinden, pirelerinden, kenelerinden nasıl temizlenirmiş biliyor muyuz? Ağzına bir tahta parçası alır, buz gibi suyun içine ağır ağır dalarmış. Mezkur haşarat, tilki suya girdikçe, ıslanmayan yerlere kaça kaça nihayet tahtanın üzerine çıkarlarmış. Hepsi orada toplanınca tilki tahtayı ağzından bırakıverirmiş.
Devlet; bünyesini kemiren bu zararlılardan inşallah tilki misalindeki gibi, ağır ağır da olsa, çeşitli töhmetler altında da kalsa, bu mücadeleler sonunda inşallah bu asalaklardan, bu parazitlerden kurtulmuş olsun.
Dipnotlar:
[1]- Nisâ Sûresi, 93.
2- Mâide Sûresi, 32.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.