NEDEN BU ÜLKE İLE UĞRAŞIYORLAR (1)
08 Nisan 2020, Çarşamba 09:57Uğraşıyorlar hem içerden hem de dışarıdan. Çünkü Ülkemizin mutlu müreffeh ve güçlü olmasını asla istemiyorlar.
Yaklaşık yüz yılı aşkın bir süredir içimizde bir çıban gibi büyüyen batılı anlayışın karşısında bugün milli temeller ve değerler üzerine bina edilen bir yaklaşımı ve kendimize, özümüze dönmeyi şiar edinen bir milli işaret fişeğini milletin basiretine sunan ve bunda da başarılı olan bir iktidarı, bunca hizmetine, bunca fedakârlığına rağmen, nankörlük derecesinde inkâr yoluna sapıp görmezlikten gelerek sırf içindeki kin ve nefret algısı ile hareket edip, Cumhurbaşkanlığı makamına saldırıya geçmelerinin ana nedeni; ellerinden bunca yıl sonra alınan bürokratik iktidar olma güçlerinin yaşadığı kayıpla düştükleri durumun, dünyalarının kararmasına ve yüzlerine vurduğu şaşkınlık ifadesi ile oluşan tahammülsüzlük sendromlarına uğramalarıdır.
Onlar istediler ki; Türkiye 3.Dünya ülkesi olsun. Kendileri karşısında el pençe divan dursun. Borç para alsın IMF’den Dünya Bankasından. Kısaca bağımlı olsun. Emir eri olsun. Varsın ülke karanlıkta kalmış, aç kalmış vatandaş, susuz kalmış umurlarında değil bu zihniyet fukaralarının. Hâlbuki bilmiyorlar mıydı bunlar “yardım almaya alışan emir almaya da alışır.”
Bu zihniyet ki; menfaatine düşkün ve hortumları lağvedilen konumda bulunduklarından, kaybettiklerinin elem ve ızdırabı ile saldırganlıklarını her cephede ve çeşitli faaliyetler ve aralarındaki işbirliği atılımları ile kendilerine emredilen ve tevdi edilen vaatlerle Ülkemiz üzerinde oyun üstüne oyun girişiminde bulundular. Ki bunlar yani bahsettiğim bu zihniyet, Yüzyıldır içimizi ahtapot gibi sarıp sarmalamış, kuşatmış tabir yerindeyse köşe başları tutulmuş ve her kademe ye her kesime zihniyetlerinin türevinde adamlar konularak söz hakkı bulmuşlar ve medyayı yanlarında ve emirlerinde bularak ta güçlerini zinde hale getirmek için var güçleriyle çabalamışlardır. Peki, neden bu çabanın fedakârlığını yaptılar?
İşte esas mesele burada yatmakta zaten. Kendi kimliğine düşman hale getirilen mankurtlardan başka ne beklenir ki diyerek cevaplamak istiyorum. İnsan kendini inkâr ederse kendine baş kaldırırsa, batı kültürünün emrinde kendi kültürel değerlerini hiç sayarsa bu mankurtluktur değil de nedir? Başka bir isim bulmak mümkün müdür?
Kendilerine uşaklık edecek kadro ve zihniyeti yetiştiren ve olupbittilerle iş başına getiren batının üst aklı, bunlar üzerinden ülkemizi teslim almaya çalıştı. Medya, İş dünyası hatta zaman zaman askeri bürokrasiden de temsilcileri olan çevik birilerini kafa kola alan bu akıl, gezi olaylarından tutun da akla hayale gelmeyen nice çetrefilli, matruşkalı işlere kalkışıp, diz çöktürmeye ve ağaç bahanesiyle milli değerlerin üzerine gelmeye ve iktidardan uzaklaştırmaya çalıştılar. Gezide ki kalkışma ile aynen Yunan Ordusunun ülkemizden çekilirken yaptığı tahribatları yaptılar. Ne yaptılar? 500 araç tahrip ettiler, 25 bina kundakladılar, 6 kişi öldürdüler. Gözlerini kan bürümüştü bu hainlerin. Bunlardan güya sanatçı elbisesi senfonisinden ihanet kasırgaları estiren bir elebaşı da “Arkadaş, ağaç bahane hâlâ anlamadın mı? Asıl maksadımız Erdoğan’ı indirmek” diyordu. Bunlar Çekirge sürüleri gibi parklarımızı, bahçelerimizi talan ettiler, yağma etmeye kalkıştılar. Ve bu alçaklığı yaparken de ihanetlerine bir vatanseverlik elbisesi giydireceklerdi:
Mustafa Kemal’in askerleriyiz!
Bugüne kadar hep bu bilindik sözleri referans yapıp güya devletin, milletin bekasını savunma ve bekçisi imiş gibi rolleri başarıyla üstelenmediler mi? Üstlendiler hem de ziyadesiyle. Çünkü bunları yaparken emir aldıkları batıya uşaklıklarında bir taviz vermeden, kendilerinin halkın üzerinde egemen oldukları varsayım ve kanıksamaları ile hep kendilerini dokunulmazlık zırhında gördüler. Menfaat her şeyin üstündeydi bu zihniyet kesiminde. Bunlar menfaat saltanatlarının yıkılmasından, hortumlama sistemlerinin bozulmasından endişe ettiklerinden ülkemizde uydurdukları hayali düşman söylemlerle bilhassa zamanında çok kullandıkları irtica söylemleri ile yapmadıkları eziyeti bırakmadılar ve bu halka her olumsuzluğu, baskıyı hakareti, aşağılamayı dışlamayı sadece çeçimden seçime adam yerine koymayı reva gördüler. Bunlarım maksadı halkımızı soymak ekmeğini elinden almak ve ona yetinecekleri kadarını vermek ve bununla idare edin demekti.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.