Neden okumuyoruz?
05 Nisan 2015, Pazar 00:00Medeniyetin temeli ilim, ilmin temeli de okumadır. Beşer tarihinin gelişimini düşünecek olursak, insanlık yazının icadıyla apalamaya, kağıdın icadıyla da yürümeye başlamıştır. Okuyan, öğrenen, öğrendiğini de icraata döken insanlar, kendilerinden önceki nesillerin tecrübelerinin üstüne oturup, onlardan aldıkları bayrağı hedefe doğru taşımışlardır. Ama okumayan nesiller bu şansa sahip olamamışlar ve medeniyet yarışında yaya kalmışlardır.
Bunun için Rabbimiz’den Peygamberimize yani bizlere gelen ilk surenin ilk ayeti yani Allahın ilk emri OKU dur. İlim ve okuma üzerine yüzlerce hadis serdeden Hz. Muhammet Ashab-ı Suffa adıyla dünyanın ilk yatılı üniversitesini kuran, savaş esirlerinden bile okuma yazma hususunda faydalanmayı başlatan ve “Rütbelerin en üstünü ilim rütbesidir” buyuran, Cahiliye topluluğu denen ve sanki yaratıklar sürüsü telâkki edilebilecek bir toplumdan çeyrek asırda altın bir nesil çıkarmasını bilen bir insandır.
Bundan dolayı en çok okuması, öğrenmesi, ilim ve irfana değer vermesi gereken kişilerin Müslümanlar olması gerekirken; bugün neye bunun aksi bir davranış içindeyiz diye her zaman aklıma gelir. Aklıma gelen sebeplerin birincisi ve en etkili olanının da kitap fiyatları olduğunu düşünürüm. Gerçekten asgari ücretle çalışan bir işçinin günlüğünün 20 Tl. ye gelmediği, çoğu vatandaşlarımızın çocuğunun okul kitaplarını bile alamadığı, nüfusunun dörtte birinin işsiz olduğu, tarihinin en zor ekonomik zorluklarını yaşayan bir millete hangi parayla, hangi moralle, hangi hevesle kitap alın okuyun denebilir.
Bunları düşünürken de bir taraftan idarecilere buğz eder, bir millet için hava ve su kadar önemli olan ilim ve kültür hususunda niye tedbirler alınmaz, kitap, kütüphane ve ilim malzemeleri hususunda niye kolaylıklar sağlanmaz der, vebalin büyüğünü onlara yüklerdim.
Birinci dünya savaşından sonra Avrupa’da öyle krizler yaşanmış ki, para pul olmuş, hiçbir değeri kalmamış, bir ekmek sabah beş bin mark iken, akşama yirmi milyon marka çıkarmış. Bir ABD doları 3.4 trilyon marka satıldığı olmuş.([1])
Böyle çok kritik zamanlarda bile geleceğini ve nesillerini düşünen Avrupa devletleri, bazı maddeleri sübvanse ederek çok ucuza satmışlar. Kuru ekmeği değerinin altında satmışlar hiç olmazsa vatandaşlarımızın karnı katıksızda olsa doysun diye. Süte zam yapmamışlar, gelecek nesillerimiz vitaminsiz kalmasın diye. Kağıdı devlet imkânları ile desteklemişler, milletimiz fikri açlığa ve düşünce iflâsına girmesinler diye.
Memleketin ahvaline baktıkça, bunlar niye bizim memleketimizde olmuyor da, 150 sahifelik basit bir kitap, bir asgari ücretlinin bir günlük yevmiyesi oluyor diye kahroluyor, kızıyor ve idarecileri suçluyordum. Hakikaten kitapçılara girince hayretler içinde kalıp kahrolmamak mümkün değil.
250-300 sahife hacminde bir kitabın üzeri fiyatı 20-30 lira. Bir de her halimizde ve her tavrımızda olduğu gibi, kandırmaca ve aldatmaca almış yürümüş. Üzeri böyle astronomik fiyatlarla dolu kitapların önüne yazmışlar “Kısa bir müddet için % 30 indirim var” falan diye. Bu tabi müşterinin iştahını kabartmak için bir aldatmaca. Yazık, doğru dürüst midesine indirecek ekmek bulamayan talebeler, kitap alıp ta okuyacak öylemi?
Kâğıt pahalı. Baskı masrafları ona göre. Her şey pahalı. Devlet sübvanse etmiyor... diye sitem ederdim. Ama maalesef iş öyle değilmiş. Allah nasip etti çocuklara yönelik 160 sahifelik roman boyu, kitap kağıdı denen kaliteli kağıda bir kitap bastırdık ve hayretler içinde kaldık.
Bu küçük hacimli kitabı her türlü masrafı dahil 40 kuruşa mal edince şok olduk ve beddua etmeye başladık. Muhtevası değişebilir ama, bizim kitabımız hacmindeki kitapların piyasada 5-8 lira üzeri fiyatı olduğunu görünce “ El insaf” dedik. Demek ki bu işin vebalinin tamamı da devletin veya hükümetin değil.
El birlik olmuş bu devletin ve milletin tarih sahnesinden silinmesi için var gücümüzle çalışıyoruz. Öyle ya. Okumayan, cahil kalan, sürüler haline dönüşen, her hususta başkalarına muhtaç olan, her şeyi başkalarından bekleyen, kendinin hiçbir şey yapamayacağına inanmış ve kimseye güveni kalmamış bir milletin sonu başka ne olabilir? Nedir bu insafsızlık?
Atasözlerimiz arasında; “Sahhafı bî insaf” diye bir söz vardır meğer ne haklı bir söz imiş. Halbuki fiyatı ucuz tutulsa, sürümden kazanılsa satıcılar yine aynı kârı ederler. Ama o zaman vatan ve millet de kâr eder ve okuyan çoğalır, her halde bunu önlemek için bu yolu tutmuyoruz.
Allah hepimizi kanaatten ayırmasın. Kanaat tükenmez bir hazinedir.
Dipnot:
[1]- Tarih ve Düşünce Dergisi, Nisân 2002 sayısı, s. 72.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.