NEYİN PEŞİNDEYİZ
21 Temmuz 2022, Perşembe 00:30Bir meseleyi sadece dışa bağlı olarak yüzeysel satıhta ele almak iç dünyanın güzelliklerini keşfetmeden mevcudiyeti kavramak mümkün değildir.Ruh ve beden muvazene gerektiren, dengede tutulması gereken ve her iki iklimce de beslenmesi elzem olan bir durumdur.Görünen o ki ülkemizin siyaset arenasında güreş tutanlar anlık aldıkları rüzgarla bir anda hızına kapılıp akışkanlıklarını sürdürürken, dur durak bilmeden toplumun önüne tüm olumsuzlukları sergilemeye çalışıp bundan devşirmelerde bulunarak meseleyi vuzuha eriştireceklerini zannediyorlar.Halbuki karşılarında toplum dediğimiz bir ayna var.İnsanların belki bazılarını kandırabilir ,yanıltabilir aldanmasına vesile olabilirsiniz lakin bir toplumu aldatmanın kolay olmayacağını bilmelisiniz.Nitekim çoğu kişinin yaptığı bilinen uygulamalardan öteye geçmiyor.Çamur at izi kalsın.Ya tutarsa hesabı.Tüm bunlar günlük oynanan tehlikeli oyunların sık gördüğümüz çakma versiyonları. İnanan inanıyor nedense bazı şeylere.Özellikle kendini kaptırmış giden saplantılı ve her bildiğini doğru sayan tiplerin nazarında Ülkemizde her şey yanlış gidiyor, hiçbir olumlu durum söz konusu değil,yaptıkları yalan yanlış sözlerinde etkisiyle nasıl bir inanış biçimiyse kendileri bu konuda hep haklı çıkıyorlar ve her dedikleri de üstüne üstlük doğru.
Valla ben inanmıyorum tabi böyle düşünenlere.İnsan muhalif olabilir bazı şeyleri beğenmeyebilir hoşlanmayabilir bazı icraatlardan, lakin hep mi her şey yanlış olur ?Hiç mi işe yaramaz yapılanlar? Hiç mi bugüne kadar olumlu bir icraat olmaz ?Nasıl bir akla mantığa ufka sahipseler aldıkları zehirin beyne ve vucutlarına verdiği zarar o hale gelmiş ki böyle tipleri tüm bolluğun içinde yüzdürsen yine de seni eleştirmekten geri durmazlar,velhasıl insanları memnun etmek gerçekten zor zenaat azizim.
Bizim aydın dediğimiz efelerimizde de, halkımızın özellikle hiçbir icraatı beğenmeyen kanadı tarafından öne sürülen gerekçelerle kendilerine saplantılı bir yol çizenlerinde fikirlerine baktığınızda da aralarındaki ortak olan yan nedir biliyor musunuz ?Bunların büyük bir kısmı batı denilen illetin yani batıcılığın misyonuna hayran sıkı bir takipçileri ve onlara karşı kültürel teslimiyet derecesine varmış olan yönleri ve bakış açıları.Nedir yani bunları batı trenine bindiren ve teslim alan şey?Baktığımızda görülen odur ki bir toplumun hayati damarları kültürel şevki değil de ona muhalif olan ve altın tepsi içinde sunulan yanıltıcı zehri almışsa bunun etkisinde kalanların artık iflah olma gibi bir şansları kalmıyor.Öyle derinliğine nufuz eden bir yaklaşım ki,bu zehrin etkisiyle kendini geçmişini, atalarını kültürel değerlerini manevi dinamizmi artık her bir şeyi inkar noktasına geliyor ve acı bir muhalif zincir halkası oluşturuyor.Bu tiplerle ne tartışabilirsin nede rahatlıkla konuşabilirsin.Çünkü kırıcıdır,üstencidir,saldırgandır,hatta TV’lerde izlediğim programlardan söylüyorum örneğini öyle bir saldırgan ve kışkırtıcıdır ki onu memnun etmek asla mümkün değil ve hiçbir şeyi beğenmez.Halbuki en basit misal söyleyim bu tiplerin beslenme kaynağı kendi inanç ve değer yargıları olsaydı samimi bir şekilde asla böyle bir yol tutmaz,çözüm odaklı olur ve asla kırıcı olmazdı.
Madde de mana bedende ruh olması gerekir.Meseleyi sadec dış görünüşüne bağlı kalarak açıklamak gerçekle bağdaşmaz.Maddeye esir olan insanı insana kul addeden ve insanı insan için kurttur diyen bir zihniyetin garabet olması olağandır.Biz toplum olarak sahteliğe angaje edilmiş bir çakma versiyonu henüz anlamış değiliz.Batının içimizde besleyip büyüttüğü hainane yaklaşımlar meyvelerini öyle vermiş hale gelmiş ki insanların bir çoğu güvenirliğini yitirmiş vaziyetteler.Pılısını pırtısını zihnini iç dünyasını hatta ruhunu bile peşkeş çektirip inadına güzergah tutanlar öylesine artmaya başladıki bunu sokaktaki kıyafetlerinin çirkinliğinden tutun, sahnedeki arsız ve yüzsüzlere varıncaya kadar çağdaş geçinen yosmalarda amanin bir arttı amanin arttı sormayın gitsin.Maskaralığın ve başıboş bohem hayatı yaşamanın bedeli bu olsa gerek.Kimliksiz ve ruhsuz kaalesiz elinde it yavrusuyla güya çağdaşlık ayağında geçinen liboşlar bugün sahne aldılarsa bunların eminim ki bir besleyeni vardır.Mesele ağaç değil diyenlerin ve her türden insanları geziye davet edenlerin nasıl ki bir yerlerden beslendikleri ortaya çıkmışsa bugünde moda cambazlığında bozguncuların hedefindeki gençlik içindeki boşluğun oluşturduğu gayesizliği maalesef farkındalık oluşturmadan suyun akışına kapılıp kendilerine ziyan ederlerken umarım bir gün hatalarının farkına varmayı becerirler.İnsanın içinde manevi bir boşluk oluşmuşsa her türlü dengesiz hali görmek mümkündür.Her türlü haksızlığı ve insan avcılığını muteber gören yamyam batının hezeyanları ile kendilerini girdaba kaptıranlar bu yıkımın daha fazla etkisine girmeden akıllanmalı diyorum.İnsan kendi içinde kokuşmuşsa artık onun iflahı her ne kadar güç olsa da batının bu despotizmini sorgulamayı akıl edenler ve etrafımızda özellikle Türkiye üzerinde oynanan oyunların çok daha farklı bir boyutu olduğunu görecekler,şimdiki sıkıntıların altında yatan gerçek sebebi görecek ve batıla kul köle olmayıp değirmenlerine su taşımayacaktır.Kolay değil lakin Allah yar ve yardımcımız olsun.İnşallah bu şuursuz ruh hali ve akıl tutulması tez elden geçerde farkına varanlar bir daha böyle ucuzluklara prim vermezler.
Dikkatli olmak zorundayız.Mesele bir ağaç değildi değil mi?İşte tüm bunları görmezden gelip,Ülkemiz üzerindeki oyunları bildiği halde inadına siyaset yaptığını zannedenler ve iktidarı karalamak için TV’lerde ağzını köpürte köpürte bağıranlar ve 15 temmuz ruhundan oldukça uzakta yaşayanlar,hala batının ipnotizmasına kanıp kendini kurtaramayanlar,hele de milliyetçilik ayağı olupta bugün pekaka illetine toz kondurmayanlar veeee içinde ortak bulunduğu muhalif partinin ağzının içine bakanlar, “söz konusu vatansa gerisi teferruat değil miydi hani?” Düşmanların oyununa gelipte içimizi karartmak acaba nasıl bir duygu? Koskoca imp.yıkanların yine yurdumuz üzerindeki emellerinin söndüğünümü sanıyorsunuz?Batı tek millet ve tek küfür değil mi? Bunlar İslam düşmanı ve Türk düşmanı değiller mi? Öyleyse bu garabet hamasiliği neden?Neyin peşindeyiz ?
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.