NİĞBOLU ZAFERİ (2)
25 Eylül 2017, Pazartesi 08:01Haçlı ordusu sayılarına güvenmişler, vurdumduymaz bir tavır sergilemişler, hatta Osmanlı Sultanı Yıldırım’ın korkusundan Mısır’a kaçtığı söylentilerini yaymışlar, Yıldırım Ordularının çok yaklaştığı haberini getiren iki gözcünün söylediklerini alaya almışlar, yalan söylediklerini iddia ederek zavallıların kulaklarını kesmişlerdir. Kimse kimseyi dinlemiyor, emir komuta diye bir şey söz konusu değildir. Etraftaki Türk ve Hıristiyan köylerinden topladıklarını yiyip, içip sarhoş olup nara atmakla vakit geçiriyorlar.
25 Eylül sabahı Osmanlı ordusunu karşılarında görünce aptallaşmışlar, Anadolu’dan şimşek hızıyla gelen Yıldırım 60-70 bin kişilik ordusunu Hilâl şeklinde yerleştirmiş, haçlı sürülerinin karşısına iman ve ihlas abidesi gibi dimdik durmuştur.
Savaş başlayınca, Osmanlının savaş taktiğini bilmeyen Avrupalı asker ve kumandanlar, Hilâlin karnına doğru hücum etmiş, Yıldırımın askerleri çekildikçe zafere ulaşıyoruz zannıyla, tedbirsiz ve ihtiyatsızca ileriye doğru koşmuşlar, Hilâlin uçlarının kapanıp arkalarının çevrildiğini anladıklarında artık iş işten geçmiştir.
Osmanlıyı tanıyan ve Hilâlin içine dalmayan Macar Kralı Sigimond, Eflak Prensi Mirce gibileri daha savaşın yarısında neticenin ne olacağını kestirdikleri için canlarını zor kurtarıp kaçmışlardır. Büyük bir imha savaşı olan Niğbolu’da birçok kral, prens ve asilzade öldürülmüş, yine birçoğu da esir edilmiştir.
Avrupa’nın tamamına tek başına karşı çıkan, inanç ve idealinin yardımıyla muzaffer olan Yıldırım'ın, esirler arasındaki Fransa Kralının amca oğlu Korkusuz Jean 'a söylediği şu sözler ne kadar manidar. O günkü izzet ve azametimize ne güzel misal: "Bana karşı bir daha silah kaldırmayacağınıza dair ettiğin yemini, sana bağışlıyorum. Bilâkis, şerefini kurtarmak üzere, bana karşı Hıristiyanlığın bütün kuvvetlerini topla. Yeniden gel. Bana şan ü şerefimi artırmak için yeni fırsatlar bahşet.’’([1])
Yıldırımın bu temennisi maalesef gerçekleşmemiş, karşısına Haçlı orduları değil de aynı soydan ve aynı dinden Timur orduları dikilmiş. Karşılarında haçlı âlemi dururken, boşu boşuna, pisi pisine bir birleri ile, bir gurur, bir enaniyet yüzünden yaptıkları Ankara savaşı neticesinde daha 43 yaşında iken, çok şeyler yapabilecek, dünya tarihinin kaderini değiştirebilecek, enerji ve potansiyele sahip olan Yıldırım, tarih sahnesinden çekilmiş gitmiştir.
İbret alınmış mı? Hayır. Günümüzde de, Müslüman devletler ve cemaatler bir birleriyle uğraştığı için, kâfirler rahat ediyor ve ilerliyorlar. 57 devlet birleşti Amerika Birleşik Devletleri oldu. 14 Avrupa devleti birleşti. Çocuğun adı AB yani Avrupa Birliği. Müslüman devletlerde de bırakalım bir birleriyle birleşmeyi, kendi içlerinde, mezheplerinde, siyasi partilerinde bile bir birlik yok. Her şeyimize tefrika hakim. Nerdeyse atomlarımıza ayrılacağız diye gayret ediyoruz. Allah sonumuzu hayreylesin.
Dipnot:
1- Hammer, “Osmanlı Devleti Tarihi”, Üçdal Neşriyat. c.1, s. 219.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.