Nizâmiye Medreselerinin Bâzı Özellikleri (1)
10 Temmuz 2020, Cuma 08:53Oğuzların Kınık boyundan Selçuklular, Kayı boyundan da Osmanlılar gelmiştir.(1) Selçuklular târihin 300 yılına, Osmanlılar da 624 yılına (324 yılı süper devlet) hâkim olmuşlardır. Selçuklular bugün üzerinde 19 devletin bulunduğu Ortadoğu memleketlerine, Osmanlılar da 60’dan fazla devletin bulunduğu topraklara hâkim olmuşlardır.(2) Bir milenyuma mührünü vuran Türk Medeniyetinin ilk tam teşekküllü üniversitesi Bağdat’daki Nizâmiye Medresesinin özellikleri:
1-Devlet ricâlinin (adamlarının) âlim ve öğrencilere son derece saygılı davrandığı, öğretim görevlilerinin aylık maaşa bağlandığı, bunun hâricinde öğretim görevlilerine ve talebelere büyük meblağlara varan hediyelerin verildiği ilk üniversitedir.(3)
Sultan Alpaslan’ın ilim adamlarına yılda 300 bin dinar civarında hediye verdiği, Sultan Sancar’ın 5 gün içinde ilim ve irfân sâhiplerine 700 bin dinar dağıttığı rivâyetleri vardır.(4)
Sultan Melikşah döneminde Selçuklu Türk Devleti çok zenginleşmiş, yıllık alınan vergi 500 milyar lirayı bulmuştur. O dönemlerde Tebriz şehrinin geliri, Fransa devletinin gelirinden daha fazla olmuştur.(5) Selçuklu Devletinin bütçesinden eğitime ve öğretime, askeriyeye ayrılan bütçeden daha fazla pay ayrılmıştır.(6)
Nizâmiye medresesinin bütçesinin 2000’li yıllardaki Türkiye bütçesinden fazla olduğuna dâir târihi kayıtlar da vardır.(7) Lady Montaqu, meşhur eserinde; Osmanlı zengin bey ve paşalarının Avrupalı krallardan daha zengin olduklarını yazar(8) ve Sultan 2. Mustafa’nın hasekisi Hafize Sultan’ın giyim, kuşam ve zinetlerini anlattıktan sonra şöyle der: “...Bu servetin yarısına sahip olan bir Avrupa kraliçesi tasavvur edilemez.”(9)
2-Devlet eliyle kurulup işletilen tam teşekküllü ilk üniversitedir.(10) İlim adamları Selçuklular zamanına kadar okuttukları ilim karşılığı maaş almamışlar. Fakat ilmin yanında ticâretle veya gelir getiren ek işlerle uğraşarak rızıklarını kazanmışlardır. Nizâmül Mülk, Nizâmiye Medreselerini kurunca, orada görev yapan ilim adamlarına çok büyük meblağlara ulaşan maaşlar bağlamış, bu uygulama Sultan Melikşah’a şikâyet edilmiş. Sultan sebebini sorunca:
“Benim öğretim görevlilerimin zihinleri sâdece ilimle meşgul olmalı ki, daha faydalı olabilsinler. Aklı geçim derdinde olan kişiler, kendilerini ilme veremezler”gibi sözlerle öyle güzel bir izâhatta bulunmuş ki; Sultan: “Sen bu ilim ordusunun adedini istediğin kadar çoğalt ve istediğin kadar para sarf et. Ne kadar para lâzımsa emrine hazırdır.”(11) demiştir.
3- Fred Lerner’e ve daha birçok ilim otoritesine göre; talebelere ve akademisyenlere burs verme uygulamasını başlatan ilk üniversite Nizâmiye’dir.(12) Öğrencilerin her türlü iâşe ve ibâte (yeme, içme ve yatma) işlerinin devlet eliyle karşılandığı, öğrencilere yüksek miktarda bursların, hediyelerin verildiği, daha başka câzip uygulamalarla gençlerin ilme ve okumaya heveslendirildiği ilk üniversitedir.(13)
Bu uygulama başladıktan sonra o günün insanları (âmiri-avamı) hürmet ve ta’zim husûsunda nasıl ki, ilim adamına gerekeni yapmışlarsa, maddî destek husûsunda da ilme yakışanı yapmışlardır. Normal bir işçinin, bir vatandaşın aylık gelirinin ortalama 5 veya 6 dinar olduğu zamanlarda ilim adamına 100-200 dinar aylık vermişlerdir. Bu maaşlarının hâricinde, zaman zaman büyük meblağlara varan hidiyelerle taltif edilmişlerdir.(14)
4-Kamu düzenini bozacak seviyeye gelmemek, kaba kuvvete baş vurmamak kaydıyla, ulema ve mutasavvıflar arasındaki fikir münâkaşa ve münâzaralarına devlet eliyle müdâhale edilmeyen, fikir hürriyetinin had safhalara ulaştığı, her türlü görüşe hürmet ve itibar gösterilen ilk üniversitedir.(15)
Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah ile ünlü bilgin Cüveynî arasında geçen bir olay, bilimsel otoritenin politik iktidarın nasıl üstünde olduğunu gösteriyor. Bir yıl Sultan Melikşah Hilâlin (ay’ın) gözükmesi üzerine bayram gününü ilân eder. Fakat kadı Cüveynî aksine ramazanın bitmediğini, ertesi günün ramazan olduğuna ve oruç tutulması gerektiğine dâir bir fetva yayınlar.
Sultan bu durum karşısında Cüveynî’yi nezaâketle saraya dâvet eder. Görüşme sırasında büyük bilgin: “Saltanata âit konularda Sultana ve fermânına itaat görevimizdir. Ancak fetvaya âit konularda Sultanın bize sorması gerekir” der. Bu cevabı haklı gören Melikşah fetvaya uyar ve bilgini saygı ile uğurlar.
5-Devlet eliyle kurulup işletilse de, ilerde başına bir hal gelmemesi, eğitim ve öğretimin sekteye uğramaması için, kendisi için büyük vakıfların kurulduğu ilk üniversitedir.(16)
6-O dönemde dünyâ ve şehir nüfuslarının çok az olmasına rağmen 6000 den fazla öğrencinin ilim tahsil ettiği ve maddîyat proplemi olmayan ilk üniversitedir.(17)
Bu faaliyetlerin temelinde de Allah ve Rasûlü’nün hayra, hasenâta (vakfa) teşvik eden emir ve tavsiyeleri yatmaktadır:
Yüce Allah şöyle buyurur: “iyilik yapın ki, saâdete erişesiniz”,(18),“hayırlara koşunuz”(19),“Sevdiğiniz şeylerden sarf etmedikçe iyiliğe erişemezsiniz”(20)
Dipnotlar:
1- Yavuz Bülent Bâkiler, “Sözün Doğrusu-1”, s. 22.
2- Mevlâna Celâledin-i Rûmî, Makaleler, Konya Büyükşehir Belediyesi Yay. Konya 2005. s. 80; Yavuz Bülent Bâkiler, “Sözün Doğrusu-1”, s.169.
3- Mehmet İbşirli’nin Armağanı, “Osmanlı’nın İzinde-2”, s. 335.
4- Ahmet Turan Yüksel, a. g. e. s. 144.
5- Nevzat Kösoğlu, a. g. e. s. 60, 90.
6- Ziya Demirel-Avni Arslan, “Târihten İlginç Hikâye ve Anekdotlar”, Akçağ Yay. Ank. 2010, s. 250.
7- M. Niyazi Özdemir, “Mevlânâ Güldestesi”, Konya B.Şehir Bel. Yayın no; 7, s. 147.
8- Sâmiha Ayverdi, “Türk Târihinde Osmanlı Asırları”, Damla Yay. İst. 1977, s. 261.
9- Sâmiha Ayverdi, “Türk Târihinde Osmanlı Asırları-2”, Damla Yay. İst. 1978, s. 179.
10- Caner Arabacı, “Konya Medreseleri”, s. 16.
11- Aydın Taneri, “Türk Devlet Geleneği”, MEB Yay. İst. 1997, s. 240-242.
12- Fred Lerner, “Kütüphânelerin Hikâyesi’, Bileşim Yay. Çev. Dilek Çenkciler, İst. 2007, s. 99.
13- Ahmet Nezihi Turan (Editör), “Târih El Kitabı”, Grafiker Yay. Ank. 206, s. 110.
14- Kâtip Çelebi, “Keşf’üz Zunûn”, c. 1, s. 15.
15- Mehmet İbşirli’nin Armağanı, “Osmanlı’nın İzinde-2”, s. 335.
16- Saffet Bilhan, a. g. e. s. 13.
17- Mustafa Sibai, “İslâm Medeniyetinden Altın Tablolar”, Türkçesi: Nezir Demircan-M. Sait Şimşek, Sebat Ofset, Konya 1979, s. 144.
18- Hacc Sûresi, 77.
19- Mâide Sûresi, 48.
20- Âl-i İmrân Sûresi, 92.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.