Nizâmiye Medreselerinin Bâzı Özellikleri (2)
13 Temmuz 2020, Pazartesi 08:50Fred Lerner’e ve daha birçok ilim otoritesine göre; talebelere ve akademisyenlere burs verme uygulamasını başlatan ilk üniversite Nizâmiye’dir.(1) Öğrencilerin her türlü iâşe ve ibâte (yeme, içme ve yatma) işlerinin devlet eliyle karşılandığı, öğrencilere yüksek miktarda bursların, hediyelerin verildiği, daha başka câzip uygulamalarla gençlerin ilme ve okumaya heveslendirildiği ilk üniversitedir.(2)
Bu uygulama başladıktan sonra o günün insanları (âmiri-avamı) hürmet ve ta’zim husûsunda nasıl ki, ilim adamına gerekeni yapmışlarsa, maddî destek husûsunda da ilme yakışanı yapmışlardır. Normal bir işçinin, bir vatandaşın aylık gelirinin ortalama 5 veya 6 dinar olduğu zamanlarda ilim adamına 100-200 dinar aylık vermişlerdir. Bu maaşlarının hâricinde, zaman zaman büyük meblağlara varan hidiyelerle taltif edilmişlerdir.(3)
4-Kamu düzenini bozacak seviyeye gelmemek, kaba kuvvete baş vurmamak kaydıyla, ulema ve mutasavvıflar arasındaki fikir münâkaşa ve münâzaralarına devlet eliyle müdâhale edilmeyen, fikir hürriyetinin had safhalara ulaştığı, her türlü görüşe hürmet ve itibar gösterilen ilk üniversitedir.(4)
Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah ile ünlü bilgin Cüveynî arasında geçen bir olay, bilimsel otoritenin politik iktidarın nasıl üstünde olduğunu gösteriyor. Bir yıl Sultan Melikşah Hilâlin (ay’ın) gözükmesi üzerine bayram gününü ilân eder. Fakat kadı Cüveynî aksine ramazanın bitmediğini, ertesi günün ramazan olduğuna ve oruç tutulması gerektiğine dâir bir fetva yayınlar.
Sultan bu durum karşısında Cüveynî’yi nezaâketle saraya dâvet eder. Görüşme sırasında büyük bilgin: “Saltanata âit konularda Sultana ve fermânına itaat görevimizdir. Ancak fetvaya âit konularda Sultanın bize sorması gerekir” der. Bu cevabı haklı gören Melikşah fetvaya uyar ve bilgini saygı ile uğurlar.
5-Devlet eliyle kurulup işletilse de, ilerde başına bir hal gelmemesi, eğitim ve öğretimin sekteye uğramaması için, kendisi için büyük vakıfların kurulduğu ilk üniversitedir.(5)
6-O dönemde dünyâ ve şehir nüfuslarının çok az olmasına rağmen 6000 den fazla öğrencinin ilim tahsil ettiği ve maddîyat proplemi olmayan ilk üniversitedir.(6)
Bu faaliyetlerin temelinde de Allah ve Rasûlü’nün hayra, hasenâta (vakfa) teşvik eden emir ve tavsiyeleri yatmaktadır:
Yüce Allah şöyle buyurur: “iyilik yapın ki, saâdete erişesiniz”,(7),“hayırlara koşunuz”(8),“Sevdiğiniz şeylerden sarf etmedikçe iyiliğe erişemezsiniz”(9)
Efendimizin konuyla ilgili tesirli hadisi: "Bir insan öldü mü, onun ameli (sevabı) kesilir. Amel defteri kapanır, ancak üç sınıf insanın amel defteri kapanmaz, sevap ve fazilet yazılmaya devam eder, bunlar:
1- Sadaka-ı, câriye (çeşme, köprü, câmii, okul gibi eserler yaptıran kişiler.
2- ilim sâhibi olup, bu ilminden insanları (çeşitli şekillerle) faydalandıran kişiler.
3- Kendisine duâ eden ve ettiren hayırlı bir evlat yetiştiren kişiler."(10)
İlim ve medeniyetin rehberi ve kaptanları olan âlimlere ve onların sanatlarına gösterilen bu aşırı hürmet ve saygı, Selçukluları Medeniyet yarışının bayraktarı yapmıştır. Kurdukları devlet düzeni, adâlet sistemi, eğitim ve medrese teşkilatları, hanlar, hamamlar, kervansaraylar, sanat âbideleri, vakıflar, daru’ş-şifalar, tıp kurumları, çağını aşan uygulamalarıyla dünyâya bugün bile parmak ısırtmakta, takdir toplamaktadır.
Büyük Selçukluların devamı olan Anadolu Selçuklularının güzîde (seçilmiş) eserlerinden bazıları şunlardır: Konya’da Altunaba, İnce Minâre, Sırçalı ve Karatay Medreseleri, Sivas’ta Gök Medrese, Muruciye Medresesi, Sivas Dâruşşifâsı, Kayseri Çifte Medrese, Gevher Nesibe Hatun Medrese ve Dâruşşifâsı, Erzurum Çifte Minâreli Medrese, Kırşehir Caca Bey Medresesi, Harput Dâruşşifâsı, Çankırı Dâruşşifâsı, Kastamonu Yılanlı Dâruşşifâsı, Divriği Darüşşifası, Divriği Ulu Câmii,(11) Bu eserler, bugün bile görenleri hayran bırakan Selçuklu emanetleridir.
Anadolu Selçuklu Devleti sultanlarından l. Gıyaseddin Keyhüsrevin kız kardeşi Gevher Nesibe Sultanın Kayseri’de yaptırdığı Dâru’ş-Şifası, o kadar mükemmel ve Avrupalının bugün bile hayallerini süslediği, çağını aşan bir kurum olduğu için,(12) NASA’nın uzay haritasında, Venüs’ün bir bölgesine “Gevher Nesibe” ismi verilmiştir.(13)
Dipnotlar:
1- Fred Lerner, “Kütüphânelerin Hikâyesi’, Bileşim Yay. Çev. Dilek Çenkciler, İst. 2007, s. 99.
2- Ahmet Nezihi Turan (Editör), “Târih El Kitabı”, Grafiker Yay. Ank. 206, s. 110.
3- Kâtip Çelebi, “Keşf’üz Zunûn”, c. 1, s. 15.
4- Mehmet İbşirli’nin Armağanı, “Osmanlı’nın İzinde-2”, s. 335.
5- Saffet Bilhan, a. g. e. s. 13.
6- Mustafa Sibai, “İslâm Medeniyetinden Altın Tablolar”, Türkçesi: Nezir Demircan-M. Sait Şimşek, Sebat Ofset, Konya 1979, s. 144.
7- Hacc Sûresi, 77.
8- Mâide Sûresi, 48.
9- Âl-i İmrân Sûresi, 92.
10- Müslim, Riyâzü's-Sâlihîn. c, 3, s. 7.
11- Sivas'ın Divriği ilçesinde 785 yıl önce, yâni 1228 yılında inşa edilen ve Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütünün (UNESCO) "Dünya Kültür Mirası Listesinde yer alan Divriği Ulu Câmii ve Dârüşşifâsında, ecdâdın asırlar önce alttan ısıtma sistemi kullanıldığı ortaya çıkmıştır, [1].
12- A. Ragıp Akyavaş, “Üstad-ı Hayat-2”, TDVYay. Ankara 2005, c, 2, s. 184.
13- İbrâhim Refik, “Târih Şuuruna Doğru-5”, Albatros Yay. İst. 2007, s. 46.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.