ÖĞRETMENLİK MESLEK VE KARİYER (1)
05 Ocak 2022, Çarşamba 09:05Sınav olmasa hayatın anlamı olur mu? Zaten hep sınavda değil miyiz? İsmi sınav olmasa bile yapacağımız/yapmak istediğimiz her işi bir ölçü bir ahenk bir düzen ve tertibat içerisinde yapmamız gerekmez mi? O halde niye korkuyoruz sınav var diye? Hatta sınavı protesto edip girmeyenlerin sayısını artırma çabaları facebook+instagram sayfasında doludizgin gitmeye bile başladı.
Herkesin bi gerekçesi var. Kendince haklı olan yönleri var. Nedenleri var. Hep bir geç kalınmışlık var, dahi zaman aralığında kendini gösteren tükenmişlik sendromu gibi adını vermekten çekindiğimiz bir durum sanki. Geç kalınmışlık diyorum eğitimin başında bulunanların şimdiye kadar sisteme şekil verme uğruna kendi biliş görüş ve düşünüşlerini uygulama safhası ile geçirilen bunca vakitler ve bu vakitler hengâmesinde harcanan boşa giden yılar ve enerjiler.
Türk eğitim sisteminde hep bir resmiyetçilik hep bir tek düzelik hep bir kalıpçılık hep bir batıcılık ep bir baskıcılık furyası ve hep bir taklitçilik serüveni takip edildi. Kim ne derse desin bunun böyle bir macera olarak sunumunu herkes yaşadı. Kimse inkâr edemez.
Bizde resmi teamüller hep emir telakki edildi. Hâkim zihniyet neyi taklit edip öngörmüşse lütfen kabul ve gereği ihmal edilmeden sorgulanmadan uyar mı uymaz mı bünyemiz bunu kaldırır mı kaldırmaz mı denmeden alel usul harbiden uygulandı.
Biz hep bize nedense bize uymayan dar gelen sadece maddi kalıptan teşekkül ettirilmiş zinde güçlerin hööööööt içerikli kaş göz eğen bakışlarından mülhem önümüze sunulan garabetlerle yetindirildik. Ne zaman isteklerimiz dense hemen karşımıza dikilen azgın azınlığı bulduk. Demek ki bizim konuşmaya hakkımız yokmuş ki ya da bize söz söyleme hakkı tanınmamış ki, hep susmayı ve içimizden sessizce düşünmeyi yeğledik. Bugüne kadar hep böyle oldu.
Bizi hep başkaları yönetti bizim adımıza. Onlar söyledi biz uyguladık kendimizi uyarladık veya. Neyse bugün kabuk değişti mi dersiniz? Bence pek değişmedi sayılır. Şöyle alel usul küçük nüanslar olsa da resmi söylem hakkının çerçevenin dışına taşırılmadan uygulanmaya devam ettirildiğini görmekteyiz. Eğitimde anlayacağınız yine bildik işler, resmi işlem formatları yok o olmadı şu, yok bu olmadı böyle vs.değişe değişe ite kaka yürütülüyor.
Kervan yolda düzülür yani bir düzene girer demişler lakin bugüne kadar hep böylelerini hayatımızın her safhasında görmedik mi? Gördük tabi’i ki. Kervan dediğimiz içerik bize ait olanların verildiği bir maddi manevi mekanizma katarı olmadı hiçbir zaman. Hep yukarıdakilerin dediği uyguladı. Hep onlar her şeyin en iyisini bilirdi. Biz ne bilek beyim böyükler bilir hesabından dolayı sesi kısıklar olarak kaldık gönlümüzde.
Şimdilerde malumunuz bir öğretmenlik meslek kanunu denildi. Müjdeler verildi. Gelin görün ki halkın ve muhatapların anladığı sanki hemen hayata geçecekmiş gibi ilke ve rakamlar şimdiden büyük bir algı oluştururken içeriğini masa başında dolduranların kafa yapısının eğitimin ülke şartlarına ne kadar uyan gerçeklerini yansıttığı hala büyük bir muamma olarak ortada durmakta.Yani paydaşlarından bu büyük ailenin derse giren en yetkili ismi olması gereken/olan öğretmen camiasından acaba gerçekçi bir görüşü alındımı hatta bununla ilgili bir anket hazırlanıp görüşü soruldu mu demiyorum çünkü muhatap bile alınmadılar.Çünkü onlar adına sözde sendikalar vardı.Onlar da bunu karşılayabilecek yani içeriğini doldurabilecek Türkiye gerçeklerinden ne kadar içlerinde taşıyorlardı.? Ve ne kadarını öneri olarak vereceklerdi.Yahut verebileceklerdi.Sendikaların ikbal beklenti hesapları var mıydı?
Evet, az önce yukarıda söyledim. Öğretmenlik meslek kanunu diye önümüze getirilen sadece kariyer basamaklarınının ve artı bin liranın sunum reklamını içermekteydi. Şöyle söyleyim öğretmen bin lirayı cebine koyduğu zaman bu sistem düzelecek mi? Çark daha mı iyi dönecek. Hatırlıyorum da nöbetler paralı olsun diye uzun uğraşılar sonucunda değişen hiç bir şey olmamıştı da yine bildiğini okuyanlar, yan çizenler çıkmıştı. Kısaca size en basitinden bir örnek veriyim dedim. Biz bu kafayla, bu sistem öngörüsüyle, bu tek düze akıl ve zihniyet baskınlığı ile bu resmiyet çerçevesinde sadece ve sadece öğrenciyi teste hazırlayan mantıksal argümanlarla uğraştığım müddetçe ne eğitim düzelir, ne sistem rayına oturur, ne de eğitimin sorunları sağlıklı çözüme kavuşur.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.