OKULLARDA Kİ SURİYELİ ÇOCUKLAR NE OLACAK?

Bugün yine izninizle şehrin farklı farklı konularına sizlerin destekleri ile dokunmak istiyoruz.

O zaman hemen başlayalım.

ELBETTE TASARRUF ŞART

“Bir okurumuz bize şöyle yazıyordu;

Sizin sözünüzle başlıyorum yazıma:

“NE ZAMAN ADAM OLURUZ?”

Hayatımızın her anında bu kelime geçerli.

Özellikle de şu günlerde bu kelimeyi daha fazla hatırlamalıyız ve hatırlatmalıyız.

Devletin tasarruf genelgesi yayınlayıp, kamudan tasarruf beklemesi, kamunun bu genelgeye hiç cevap vermemesi, genelgelere uyulup uyulmadığının kontrolünün yapılmaması neticesinde; her zaman olduğu gibi, her şeyi halkın üzerine yıkıp tasarrufu halktan bekleyip, sonuçlarını halktan çıkartıldığı düzenden geçiyoruz.

Kamuda aktif çalışan, alan görevleri olan çalışanların kullandıkları araçları tasarruf çerçevesinde alandan çekerseniz halka hizmet zor gider.

Devlet bir daire başkanına makam aracı tahsis etmek zorunda değil!

Makam araçları ile eve gitmek, özel iş görmek devri kapanmalı.

Daire başkanı devletten bir memurun iki katı maaş alıyor.

Devlette çalışanlar işçi-memur özel aracıyla ya da toplu taşıma araçları ile işe gidiyorsa, daire başkanı da kendi özel aracıyla işe gidip gelsin.

Kamuya ait araçları mesai saatleri içerisinde kullansın.

Sadece bir Büyükşehir Belediyesinde bu rakam 40*20=800000 aylık (sekiz yüz bin) lira eder.

Kamuda sadece bu bir örnekti bu konu.

Birçok konu var benzer.

“NE ZAMAN ADAM OLURUZ?”

“KAMU ARAÇLARIYLA EVİMİZE GİTMEDİGİMİZDE!

KAMUDA TASARRUFU DÜZGÜN YAPTIĞIMIZDA!”

…………..

Evet çok acıdır ki son uygulamalarla ekonomik dar boğaz ve para sıkıntımızı gittikçe hepimizi fazla sıkmaya başladı.

Ama diyorum ki bunlar daha iyi günler.

Hem sıkıntı biz küçükler de daha farklı iken büyüklerde zenginlerde daha fazla hissedilmeye başladı.

Bu hissedilme ve acı her geçen gün daha da artacak.

Havalar soğudukça bunu daha iyi hissedeceğiz.

Ama biz emekliler başta olmak üzere 85 milyonun gözü kulağı Reis’de

Hazar Reis yine bir iyilik yapacaktır.

Her kesime az ya da çok dokunacaktır.

…………..

Bu okurumuz Belediyeden örnek vermiş ama inşallah ben yanılıyorumdur.

Çünkü Uğur Başkan göreve gelir gelmez ilk yaptığı iş başta araç ve makam saltanatı olmak üzere çalışanlarda tasarruf politikasını uygulamak oldu.

Sizin konuyu yazmanız ile inşallah en kısa sürede Uğur Başkanın bu tasarruf politikasını öğrenip sizlerle paylaşacağız.

KERKÜK CADDESİ

SAKİNLERİ HAYALLERİNE

KAVUŞUYOR

Büyükşehir ve Uğur İbrahim Altay demişken küçük bir detayı daha hatırlatalım.

Kerkük caddesi özellikle yayalar için büyük sıkıntı idi.

Niye?

Burada ki yaya üst geçidi yürüyen merdivenli değildir.

Ama biz Konyalılar artık yürüyen merdivenli yaya üst geçitlerine alıştık.

Kim adım atarak yorulacak üst geçide çıkıp inecek ki? 

O yüzden de bu üst geçit kullanılmaz hale gelmişti.

Birde bölgenin okulunu sağlık ocağını parkını göz önüne getirin.

Burada yoldan karşı karşıya geçiş hem yayalar hem de sürücüler için adeta kabus haline gelmişti

Bunun sonucu olarak da bu yolda Kerkük caddesinde istenmeyen pek çok kaza meydana geldi.

Dün bu bölgede yürürken gördüm ki Büyükşehir buraya yürüyen merdivenli bir yaya üst geçidi için kazmayı vurmaya başlamış.

Bu mahallenin sakini değiliz.

Ama bize gelen şikayetlerden biliyordum ki bu yol gerçekten kötü idi.

Şimdi son durum itibari ile mahalle sakinleri adına Başkan Altay ve ekibine teşekkür ederiz.

İKİ ARADA BİR DEREDE

KALMAK HERHALDE

BÖYLE DURUMLAR

İÇİN SÖYLENMİŞTİR        

Duyarlı hassas vicdanlı bir okurumuz bize şu fotoğrafları çekip bunları yazıyordu

İstasyon caddesi.

İhsan Özkaşıkçı’nın istasyon tarafındaki yol.

Bir kadın çöpten açtığı torbalardan ekmek çıkarıyor.

Sonra önüne biriktirip, çantasına koyuyor.

Yanında ki çocuğu da çöpten çıkardığı hikaye kitabını oturmuş okuyor.

Saat 21.30 civarı.

Fotoyu bilerek kalitesini bozarak çektim.

Yüzleri belli olmasın, rencide olmasınlar diye.

Bir tarafta şatafatlı akan trafik, diğer tarafta bu manzara.

“Kenar-ı Diclede bir kurt kapsa koyunu, Gelir de adl-i ilâhi Ömer'den sorar onu!”

Zor bir hesap, hem de çok zor.”

……………….

Okurumuzun iyi niyetine hassasiyetine büyük saygı duyuyorum.

Bizi düşünüp bu durumu bizimle paylaşması da ayrıca onur verici bir durum.

Yalnız burada şunu söylemek isterim.

Bu çöp bidonlarının yanında gece gündüz sabah akşam çocuklu ya da tek başına.

Çöp bidonlarının yanında oturup dilenmek artık moda oldu.

Duygu sömürüsünün son hali bu.

Ya da ben böyle biliyorum.

Yanlış biliyorsam da özür dilerim.

EĞİTİM BU ÜLKENİN

ORTAK SORUNU

Dünkü yazdığımız yazıma o kadar çok ve etkili dönüş oldu ki anlatamam.

Allah sizlerden bir değil bin kere razı olsun.

Ama herkes kendi çapında haklı olsa da artık yapacak bir şey yok.

Dönem ve bundan sonrası zevk alma dönemi.

Ne olur sizde bu moda girin.

Mesela bize yazan dertlerimize ortak olan okurlarımızdan SABRİ Bey diyordu ki

“Abi zorunlu eğitim ve mantar gibi açılan üniversiteler sonuç bu”

…………….

Bence işin özeti bu kadar açık ve net.

Tabii bir de şöyle bir kesim var;

HALİL EFENDİ;

“ilk ve orta öğretim okullarında özellikle şehir merkezinde sınıflarda bizim çocuklar azınlığa düşmüştür.

Eğitim seviyesi çok düşüktür.

Okul idarecileri parasızlıktan bir pencere kolu dahi alamayıp velilerden istemektedir.

Sonra idareci veli birbirine düşmektedir.

Liseler çok kötü durumdadır.

Normal lise yoktur

İmam hatipler desen tamamen komedidir.

İçlerinde bir ikisini saymazsan tamamen vakit kaybıdır.

Eğitim resmen sabote edilmiş adeta yok edilmiştir.

Sizin de buyurduğunuz üzere İngiliz gelse bu kadar olmadığı gibi en azından İngilizce öğrenen çocuklarımız olurdu.

Ülkenin en az 3 kuşağı yok edilmiştir ki bu 15 /20 sene kayıp demektir.

Üniversiteler desen eşe dosta kadro dağıtan çiftliklerdir.

Çiftlikte yaşayanlar dışında kimse memnun değildir.

Yurt yoktur özel yurtlar yıllık 100 den 200 e kadar gitmektedir.

Özel liseler en az 50/60 bin yemek servis kitap parası istemektedir.

Memleket şahlanmaktadır.”

……………….

Bence ilk başta ilkokullar olmak üzere artık Türk öğrenci Suriyeli öğrenci kavram kargaşasından kurtulmalıyız.

Belki 10 belki 20 sene sizin bugün dediğiniz gibi Suriyeli kökenli Türk öğrenci nüfusu bizimkilerin en az iki katı hatta üç katı olacaktır.

Bunu bilmek için de kahin olmak gerekmez.

Ülkedeki şehirdeki doğum oranlarını bilin yeter.

O zaman ne kendinizi üzün ne de yorun.

Bu bir ülke politikası idi ve artık girmiştir.

Şimdi zevk almalıyız.

Karşı çıkmak kimseye bir fayda sağlamaz.

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

İNSANA OLANLAR DEĞİL, O İNSANIN İÇİNDE OLANLAR ÖNEMLİDİR

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Ankara yolundan şehre giriş istikametinde hız sınırlarına uyduğumuz zaman ve yolda zik zaklar yapmadığımız zaman daha iyi ADAM oluruz.