OLMAK YA DA OL(A)MAMAK

İslam’ın son kalesi asil Türk Milletinin bağrında yaşadığı aziz vatan Türkiye’nin tarihle yaşıt olan ömrünün ilelebet payidar kalması ve nizamı âlem ülküsü adına yaşaması en büyük temennimizdir.

Dünyanın en asaletli en insani vasıflara haiz olan kavmimizin ruhunun derinliklerinde temayüz eden saklı insanlık vasıflarını kendi uhdelerinde başka taşıyan bir millet var mıdır yeryüzünde?

İlayı kelimetullah uğruna cihadı ekber gereği kanının son damlasına kadar akıtmaktan çekinmeyen esaret altında yaşayan kitlelere de insani özellikleri gereği yardımda bulunup bu durumdan kurtulabilmesi uğruna canını ortay koyan gittiği ve her yere adalet ve hürriyeti tadımlık değil ruhlarına nakşettirip öğreten ve eğiten, gönülleri ihya eden var m ı başka bir medeniyet mensubu?

Geçmişte ortaya koyduğu bütün güzelliklerde saklı olan ahenk insanlığa sunduğu hizmetler ve yep yeni bir İslami medeniyet çizgisinde insan merkezli bir yapılanmayı şiar edinip hakikate değer veren ve ruhunun güzellikleri adına her şeyini ortaya koyan edebiyattan mimariye sanattan kültüre yaşayıştan tefekkür ve düşünüşe her adımda manevi kromozomlarındaki baskın karakterleri sonucu inancının tüm inceliklerini sergileyip insanlık dersi veren hak ve adalet kavramlarını yaşanabilir bir bir akideyle süsleyen dost ve düşmanın güvenine layık olmuş din ve kültür pınarında kaynağı gürül gürül akan beslenen besleyen büyüten ve inceliklerini gergef gibi nakış nakış işleyen insani öğretileri heybesinde azık gibi bulunduran var mı başka bir kavim/toplum/mensubiyet Türk’ün dışında?

Tarihi boyunca hep pozitif katkıları ile insanlık âleminin en yüce seçkinci bir toplumu olan adalet ve merhametiyle ilmi sanatsal ve kültürel platformda eserleriyle hizmetler sunan onların adeta taşıyıcısı ve koruyucusu olan ilim ve hikmeti ve tefekkürü yaşamanın baş yücelik emri sayan vefalı var mı başka  bir toplum?

Bu kadar gözde bu kadar güzide vasıfları olan bir toplumun ne yazık ki bunca hizmetlerine rağmen tarih içerisinde ışıktan rahatsız olan yarasaların da varlığı ve kötü kara propagandaları, emsallerinin bitmek tükenmek bilmez kötülüğü ön gören hırs ve çekememezlik endişeleriyle, İslam dışı din akidelerinin bozuk zihniyetlerinin kendinden olmayanlara karşı beslediği kıskançlık ve nefret tohumları ayran gibi kabarınca,  karşımızda bize yönelik bir o kadar da ihanet şebekesi ve uluslararası toplumsal küresel güçlerin etken olduğu kötülük varisi güçlerin varlığıyla, karşı karşıya kalmış bir toplumuz.

Her ne kadar yarasalar ışıktan rahatsız olsalar da biz iyilikten insanlıktan yana olmaya devam edeceğiz. Bizim başkaları nezdinde bizi alkışlasınlar gibi bir kaygı ve endişemiz bulunmamaktadır. Biz her ne yapıyorsak sırf Allah’ın rızasına nail olmak için kendimize yol bulmaya çalıştık. Biz çok ihanetler gördük, kötülük odakları ile karşılaştık. Lakin doğru bildiğimiz hak emirlerden sapmadan emri ilahi neyi gerektiriyorsa emri bil maruf ve nehyi anil münkeri ruhumuzun baş sayfasına koyarak onunla hasbıhal ettik. Biz hak ve hakikat hizmetine Türk’ün öz vasıflarının kendisine sağladığı güzelliklerden hareketle hak bildiğimiz doğruları baş yücelik emri görüp kim ne derse desin fasılasız karakterimizin özelliklerini yansıtmaya devam edeceğiz.

Yeri geldi şartlar gereği birbirimizle kavgasını vermiş olsak dahi memleketimize sığınanları kardeş bildik ekmeğimizi paylaştık şaka değil ensar olmaya devam ediyoruz. Biliyoruz kışkırtanlar olacaktır. Ama biz yardım elimizi yoksullar ve mazlumlara uzattıkça biliyoruz ki; Rabbim bizi koruyacak ve mazlumların duası bizim için hayırlı olan güzellikleri elde etmememizi sağlayacaktır. Ülkemizin bugün içinde bulunduğu bu olağanüstü durumlar karşısında ben eminim ki eğer bizim ülkemiz ve insanımız yerine başka bir ülke olsaydı şimdiye dek; emperyalist güçlerce talan edilir ve iç savaşla yok edilirdik. Lakin kanımızın ve yaratılış hakikatimize olan inancımızın sağlamlığına istinaden uzattığımız kardeşlik ve yardımlaşma eli sayesinde Rabbim bizleri düşmanın her türlü hile ve desisesinden koruyor. Bundan adım gibi eminim. Eğer mazlumların duası Rabbimin yardımı olmasaydı işimiz bitikti. Ama biz fıtratımız gereği düşkünün mazlumun fukaranın garibin kimsesizin ve unutulmuşların yanındayız olmaya da devam edeceğiz inşallah.

15 Temmuza sayılı günler kala millet olarak uğradığımız sayısız vefasızlıkları ve uğradığımız büyük ihanetleri asla unutmayacağız.

Geçmişte ve bugün bize yaşatılan vefasızlıklar ihanetler içten pazarlıklar nankörlükler hıyanetler vs. ve bunların altında yatan sebepleri bileceğiz ve unutmayacağız.

Sahip olduğumuz emsalsiz tarih kültür ve sanatsal varlığımız diğer kültür ve medeniyetlere beşiklik etmemiz jeopolitik gücümüz dünyanın kalbi noktasındaki siyasi varlığımız inanmış insan gücümüz en büyük sermayemizdir.

Evet, bugün içimizde az da olsa müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilen bedbahtlar da var. İçimizde İrlandalılar da kol gezmekte. Başka ülkelerin misyonlarına âşık kendi ülkesinin değerlerinden kopuk bedbahtlarda var. Ki bu müstevlilerin ülkemize yönelik manevralarını da kolaylaştırıyor. Lakin bu bizim ne siyasi varlığımıza ne de millet olma güç ve bütünleşmemize çomak sokamaz. Biliyoruz ve tarih boyunca da şahidiz su uyur düşman uyumaz. İyi ya işte düşmanın pis emelleri bizim için daha çok kenetlenme olmalıdır. Düşünün bir ilçe 15 Temmuzda niçin kahramankazan diye anılıyor? Bizim bir kahraman ilimiz vardı kurtuluş savaşında değil mi? Peki 15 Temmuzun yakın tarihimizdeki Türk kurtuluş savaşından ne farkı var?

O halde dokusu bozulan bir heyecan nasıl ki iletişim bağının kopmasına neden olursa bize düşen de böyle bir komploya maruz kalmadan sahada varlığımızı vatanda birliğimizi doktrinde kardeşliğimizi inançta bütünlüğümüzü kimseye peşkeş çektirmeden korumaktır. Unutma kendini inkâr yok oluş demektir. Biz tüm değerlerimizle ancak bir güç ve yekûn teşkil ederiz. Fiemanillah.