Oruç Sıhhat Kaynağıdır (1)
25 Mayıs 2018, Cuma 07:36Çağımızın hastalığı şişmanlık ve ondan kaynaklanan kalp, damar, kollestrol, tansiyon ve benzerleridir. En çok ölümler bunlardan olmaktadır. Buda tabi ki, çok yemekten, oburluktan, aşırı beslenmekten ve az hareket etmektendir. Bazı hadislerden anlaşıldığı üzere Resûlullah şişmanlığa pek sıcak bakmamaktadır. Az ve öz yeme, doymadan kalkma ve fazla kilolu olmama hususunda birçok tavsiyeleri vardır.
“Az yiyiniz, hasta olmayınız”, “İnsanoğlunun bedenine midesinden daha zararlı bir uzuv yerleştirilmemiştir”, “Sofradan daha iştahınız varken kalkınız. Tıka basa midenizi doldurmayınız”(1), gibi tavsiyeleri vardır.
Beş bin sene önce yapılan Mısır Piramitlerinde: “İnsan yediklerinin üçte biri ile yaşar, üçte ikisi ile doktorunu geçindirir” diye yazıyor. Yani çok yemenin zararları günümüzde değil, asırlar öncesinden bilinen bir gerçektir.
Romalılar savaşçı ve sömürgeci insanlardı. İşgal ettikleri yerlerdeki insan gücünü ve zenginlikleri Roma’ya aktardıkları için aşırı bir konfor içinde yaşarlardı. Hatta oburluk hususunda o kadar ileri gitmişlerdi ki, bir sofrada tıka basa yerler, bir kenarda yediklerini yanlarında taşıdıkları kartal tüylerini boğazlarına sokmak suretiyle çıkarırlar, sonra tekrar sofraya oturup yeniden yerlermiş.
Üstelik hiç çalışmaz, her işlerini kölelere yaptırırlar, kendilerini bile tahterevalli üzerinde esirlere taşıtırlarmış. Fakat ortalama ömürleri 35-40 yaşa inivermiş. Yapılan tarihi ve tıbbı incelemeler bunu çok yemelerine ve çalışmamalarına bağlamaktadır.(2)
Yakın tarihe kadar Avrupalılar hep böyle idiler. İçki ve oburlukları yüzünden hantal bir yapıya sahip bu insanlar ecdadın karşısında tutunamamışlardır. Busbecg isimli tarihçi bu hususta şöyle der: “Bizim bir günde yediğimizle bir Osmanlı on gün geçinir”(3) Hatta Napolyon’un savaş meydanında bile çok fazla yiyip mide fesadına uğradığı için birkaç defa muharebe kaybettiği rivayetleri vardır.
Osmanlı ise bunların tam aksine az ve öz yiyen, sıhhatli insanlardır. Osmanlı kuvveti diye meşhurdur. Bir tokatla düşmanı öldüren ve bugün bizim yerinden bile kaldırmakta zorlandığımız kılıçları düşmana sallayan dedelerimizin iki övünle iktifa ettiklerini, üç övün yemeğin bize batıdan geldiğini yine ecnebi eserler yazar.(4)
İslâm Fıkhında “fıtra” hesap edilirken de günlük iki övün yemeğin nazar-ı dikkate alınması, insan fıtratının günlük iki övüne daha uygun olduğuna bir delildir.
Rahmetli Arif Etik hocamız şöyle bir hatırasını naklederdi: Mevla’na gösterileri münasebetiyle Paris’e gitmişler. Akşam gösteri geç saatte bitince, otobüslerini hatalı park ettikleri için arkasına birkaç taksi konmuş. Sahiplerini bulmak mümkün değil. Çıkmaları da şart. Son çare olarak taksileri bir kenara kaldırmak kalmış ve gençler tuttukları gibi çekivermişler. Buna şahit olan Parisliler“La Forte de Turce –Türk kuvveti” diye alkışlamışlar.
Londra Üniversitesi Prof. Elex Comferd, Dr. Alex Carel, ABD Cornelle Ünv. İlim adamları ve birçok klinikte ömrü uzatmak maksadıyla senelerdir çalışmalar ve değişik hayvanlar üzerinde deneyler yapılıyor ve netice olarak ömrü uzatmanın ancak az ve öz beslenme ile mümkün olabileceği gerçeği ile karşılaşıyorlar. Devlet yardımıyla çıkan TÜBİTAK’ın Bilim ve Teknik Dergisinde de: “Şimdiye kadar yapılan deneyler ve çalışmalar neticesinde canlıların ömrünü uzatmanın ancak aldıkları kaloriyi azaltmakla mümkün olabileceği hükmüne varıldı” denmektedir.(5)
Peygamberimiz: “Oruç tutun sıhhat bulursunuz”(6) hadisinin esprisi böylece daha iyi anlaşılabilmektedir. Plütark isimli filozof asırlarca önce “İnsanlar doktora gideceklerine oruç tutsalar ya” demiştir. Gerçekten İslâm'ın bu emri bugün Avrupa’nın bile kurtuluş reçetesi olmuştur. Meşhur Alman Dergisi PM: “Oruç dünyaya hızla yayılıyor. Şu anda Batı Almanya’da 29 klinikte oruçla tedavi yapılıyor. Araştırmalar vücutta biriken zehir, toksin ve pisliklerin oruçla dışarı atıldığını gösterdi. Oruç bıçağa gerek duyulmayan bir ameliyattır” diye yazıyor.
Dipnotlar:
1- Tirmizî, Zühd, 47 (2381); İbni Mâce, Et’ıme, 50 (3349).
2- Tahirül Mevlevi, “Mesnevi Şerhi”, cilt 6, sayfa 9.
3- “Türkiyeyi Böyle Gördüm”, 1000 Temel Eser Serisinden, s. 58-145.
4- İsveç’in İstanbul Büyükelçisi Dohson, 18, y. y. “Türkiyesinde Örf ve Adetler”, 1000 Temel Eser Serisinden, İsmail Hami Danişmend, “Tarihi Hakikatler”, c. 2, s. 251.
5- Tercüman Gazetesi, 01. 11. 1971, Zafer Der. sayı: 90, s. 22, 113/10, TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi, sayı: 400, s. 61.
6- El Makasıdül Hasen sh. 236, hadis no 549.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.