Osmanlı Medeniyetinin Özelleri ve Çağdaşları İle Kıyası
04 Eylül 2020, Cuma 09:19Namık Kemal (1840-1888) şöyle diyor: “Osmanlı bir yeri aldı mı: önce bir mescid, sonra medrese, sonra hamam, sonra kütüphâne, sonra mezarlık yapar, sonra selvileri diker sonra da etrafında mahalle ve köyler oluşurdu. İşte ecdâdımız toprağı böyle Müslüman yapar, îmâna getirirdi.”(1)
Merhum Yahya Kemal Beyatlı’ya (1884-1958); “Türkler Viyana önlerine nasıl gittiler?” diye sormuşlar, o biraz canı sıkılarak “Mesnevi okuyarak ve pirinç pilavı yiyerek gittiler” demiş.(2) Yâni; ilimle, irfânla, askeri üstünlükle gittiler, bunlar olmazsa herhalde pilav yiyerek gidilmez mânâsına. Cehâlet ve kaba kuvvetle bâzı şeyler olsa da bunlar uzun ömürlü olmaz, kısa zamanda söner gider.
Osmanlı Târihi yazarı Prof. Dr. Vahit Çabuk’un bu husustaki değerlendirmesi şöyledir: “Osmanlı Devleti Medeniyet târihinin en büyük üç devletinden biridir. Eski Çağın devleti Roma, Orta Çağın devleti Osmanlı, asrımızın devleti de ABD’dir.”(3) Yeni Çağda yâni1453-1774 yılları arasında dünyânın en güçlü süper devletidir. 1774 târihinde yâni Küçük Kaynarca anlaşmasından sonra birinciliği İngiltere’ye kaptırmıştır.(4)
Târihçilerin duâyeni merhum Profesör Halil İnalcık (1916-2017) Hocamız Osmanlı medeniyetini şöyle tarif etmiştir: “Târihin en büyük medeniyeti Osmanlı medeniyetidir. Avrupa’nın toprağa bağladığı vatan mefhumunu bayrağa ve îmâna bağlayan bir medeniyet. Millî kinlere yabancı, her inanca hürmetkâr, insanı insana düşman yapan sınıflara uzak, alan değil veren, istismar eden değil imar eden bir medeniyet. Bu medeniyette her şey mânâdır. Maddeyi eterize eden (buharlaştıran) bir medeniyet…”(5)
İsveçli Prof. Alf Aberges bir konferansta Osmanlı ile kendi milletini kıyaslayarak "Bizim elçiler Osmanlı diyarına varınca köyden şehire inmiş gibi oldular. Yemekten önce elleri, yatmadan öncede ayakları yıkamayı ve gemi yapımını biz onlardan öğrendik" demiştir.(6)
Fanatik olmayan bâzı Avrupalı târihçiler; “Haçlı Seferlerine kadar biz doğru dürüst yemek pişirmesini bile bilmezdik, Müslümanlardan öğrendik” demektedirler.(7)
Bir buçuk asra sığan 8 Haçlı seferinde birçok Avrupalı öldü ama(8) ölmeyenler, gördükleri ve şahit oldukları İslâm Medeniyeti ile, dönüp Avrupa’yı diriltti. Avrupalılar bu seferlerde yel değirmenlerini, kanallarla sulu tarım yapmayı, top barutunu, Müslüman matematiğini, otomatik saatleri, ipekli kumaşları, ağzı dönmeyen keskin kılıçları, don ve gömlek giymeyi, kâğıt yapmayı, başta şeker olmak üzere birçok yiyecek maddesini, içecek ve süs bitkilerini, meyve ve ağaç türlerini ve daha birçok şeyi Haçlı Seferlerinde gördüler ve Avrupa’ya götürdüler. Bunlardan birçoğunun ismi hâlâ Arapça olarak Batı’da kullanılmaktadır. Haçlı Seferlerinde Batılıların Müslümanlardan öğrendiği en önemli hususlardan biri de; insanların, dinlerin ve din adamlarının esir veya kölesi olmadığı hususudur. İslâm dini ve din adamlarının hoşgörüsünü ve insanlara hüsnü muamelesini görünce, Papa ve onun temsilcilerine olan kayıtsız şartsız itaat duygusu zayıfladı, Engizisyonun sarsılmaz otoritesi kırılmaya başladı.
Dipnotlar:
1- İslâmî Değerlerin Geleceği Sempozyumu, s. 270.
2- Mahmut Erol Kılıç, “Evvele Yolculuk”, Sûfi Yay. İst. 2000, s. 160.
3- M. Nuri Yardım, “Osmanlı Sanatı Taçlandırdı”, “Târih ve Düşünce Dergisi”, Nisan, 2000, s. 8.
4- Süleyman Kocabaş, “Alman Kapanı”,Derin Târih Dergisi, 48. Sayısının Hediyesi, s.5.
5- Halil İnalcık Armağanı-lll, Târih Araştırmaları, Editör: Ahmet Özcan, Doğubatı Yay. Ocak 2017, s. 424.
6- Milliyet Gazetesi, 12. 12. l991.
7- A. Ragıp Akyavaş, “Nezihi Turan”, TDV Yay, Ankara 2005, c, 2, s. 291.
8- Birinci Haçlı Seferini organize eden Piyer Lermit isimli bir papazın önderliğinde toplanan Haçlı ordusu, 600 bin kişi ile yola çıkmış, Anadolu’da öyle zâyiata uğratılmış ki; Kudüs önlerine vardıklarında, 50 bin kişiye düşmüştür. Kalanı Anadolu içlerinde telef olmuştur. Ahmet Gürkan, “İslâm Kültürünün Garbı Medenileştirmesi”, s. 312.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.